content

21 Eyl

Doktor Gereksiz AntibiyotikYazmayacak Hasta Gereksiz Antibiyotik İçmeyecek

Tıbbın pratikte sık karşılaşılan önemli sorunlarından biri de üst solunum yolları enfeksiyonlarının virüslerden mi yoksa bakterilerden mi kaynaklandığının belirlenmesindeki güçlüktür.Tecrübeli ve dikkatli “hekimler” herhangi bir laboratuar tahliline gerek duymadan bu ayırımı özellikle salgın zamanlarında kolayca yapabilir gereksiz-antibiyotik-150x147ama aynı şeyi tüm “doktorlar” için söylemek mümkün değildir.

Bu ayırımın yapılması tedavi bakımından önemlidir; zira eğer enfeksiyonun sebebi virüsler ise antibiyotik verilmesi gerekmez ama bakterilerin işe karıştığı durumlarda antibiyotikler Allah’ ın emri gibidir.

Son senelerde yapılan birçok araştırma üst solunum yolları enfeksiyonlarına bakteriler karışmış olsa bile “hemen” antibiyotik verilmesinin şart olmadığını gösteriyor olsa da ateşi olan öksüren bir hastaya antibiyotik yazma geleneği devam ediyor.

Bu durumlarda hem doktorlar “antibiyotik yazmadan duramıyorlar” hem de bu tür hastaları veya hasta yakınlarını “antibiyotiğe ihtiyaç olmadığına inandırmak” neredeyse imkânsız gibi bir şey.

Ateşi olan öksüren bir hastaya antibiyotik yazmayan doktorun başına gelmeyen kalmaz” diyeyim gerisini siz anlayın.

12 saat içinde yüzde 90’ ın üzerinde doğru teşhis

Yeni yayınlanan bir araştırma bu meseleye büyük ölçüde çözüm getirecek, doktorları gereksiz antibiyotik yazmaktan hastaları gereksiz antibiyotik içmekten kurtaracak gibi görünüyor.

Duke Üniversitesi uzmanları tarafından gerçekleştirilen ve Science Tranlational Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmaya göre bir “kan testi” sayesinde solunum yolları enfeksiyonlarının etkeninin virüs mü yoksa bakteri olduğu 12 saat içinde ve yüzde 90’ ın üzerinde bir doğrulukla tespit edilebiliyor.

Bu yeni testte, hastalığa sebep olan etken belirlenmiyor; o etkenin genlerde meydana getirdiği değişiklikten (“genetik imza”) faydalanılarak teşhise varılıyor.

Testin temeli, çeşitli solunum yolları virüsleriyle enfekte edilen gönüllüler üzerinde yapılan bir çalışmada bağışıklık sisteminin virüs enfeksiyonlarına cevap olarak 30 genin etkilendiğini ortaya koyan bir araştırmaya dayanıyor.

Bu çalışmada 17 gönüllüye H3N2 ve 24 gönüllüye de H1N1 verildi ve çok az sayıdaki gene ait ekspresyon verilerinden istifade ederek H3N2 enfeksiyonunun yüzde 100, H1N1 enfeksiyonunun ise yüzde 87 doğruluk oranıyla tespit edildiği gösterildi.

Yeni araştırmada, hastanenin acil bölümüne ateşli solunum yolları enfeksiyonu tablosunda başvuran 102 hastanın kanlarında kısa adı RT-PCR olan “reverse transcription polymerase chain reaction” testi yapıldı; bunlar mikrobiyolojik olarak ispatlanmış viral solunum yolları enfeksiyonu veya sistemik bakteriyel enfeksiyonu olan hastalardı.

Araştırmada, RT-PCR testinin duyarlılığı yüzde 89 ve özgüllüğü de yüzde 94 olarak bulundu.

Bu araştırma çok önemli

Enfeksiyon hastalıklarını, sebep olan etkeni değil de o etkenin bağışıklık sisteminde yarattığı değişiklikleri belirleyerek teşhis eden bu araştırmayı çok dikkate değer buluyorum.

BİR: Viral ve bakteriyel enfeksiyonların ayırt edilmesiyle antibiyotiklerin doğru kullanılması sağlanacak ve gereksiz antibiyotik tedavinin riskleri (özellikle de dirençli bakterilerin ortaya çıkması) büyük ölçüde ortadan kalkabilir.

İKİ: Enfeksiyon hastalıklarının daha kısa zamanda teşhis ve tedavisi mümkün olabilir.

ÜÇ: O güne kadar bilinmeyen bir etkenin sebep olduğu enfeksiyonlar da teşhis edilebilir.

Gelelim neticeye

Bu araştırma sayesinde pratikte de rahatça uygulanacak yöntemlerin geliştirilmesiyle, enfeksiyon hastalıklarının teşhisinde adeta bir çığır açılmış olacaktır.

İlaç endüstrisi bu araştırmanın önüne taş koymaya, vatandaş da antibiyotik yazmayan doktoru dövmeye kalkışmaz  inşallah.

KAYNAK

http://stm.sciencemag.org/content/5/203/203ra126

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank