Okurumuz Emine Tetrepli soruyor "Bünyamin bey, doğum yapan kadınlara doğum için altın takılacakmış, doğru mu? Ne zamandan başlayacak, eski doğum yapanlara da verilecek mi?"
Sayın okurum, hükümetin uzun süredir üzerinde çalıştığı
"Ailenin ve Dinamik Nüfusun Yapısının Korunması Programı" geçtiğimiz günlerde açıklanmış bulunuyor.
Elbette ki paket henüz yasalaşmadı, tüm ayrıntıların nasıl ortaya çıkacağı Meclis'ten çıkacak yasa sonrasında netleşecek. Ancak bu paketin çıkması konusunda sağlam bir siyasi irade olduğu görülüyor. Bu nedenle açıklanan içerik büyük bir önem arz ediyor.
Pakette getirilen düzenlemeler ile ülkemiz açısından stratejik bir öneme sahip olan doğurganlık oranlarının yukarıya çekilmesini hedefliyor.
Pakette neler var, özellikle çocuklu kadınlar içinne gibi düzenlemeler gelmesi bekleniyor, sizin söylediğiniz şekilde yeni doğanlara altın takılacak mı, bu paketteki düzenlemeler ülkemizin nüfus ve ekonomik yapısına nasıl etki edebilir?
Bu soruların cevaplarını ayrıntılı olarak ele alalım.
Bebeğe İlk Altın Devletten
İlk olarak okurumuzun sorusundan, yani şu altın meselesinden bahsedelim.
Şuan uygulanan uygulamada devlet memurlarına 192 TL'lik doğum yardımı yapılması söz konusu.
Paket ile bu hakkın özel sektör-devlet ayrımı yapılmaksızın tüm annelere genişletilmesi ve "Doğum Hediyesi" adını alması hedefleniyor.
Doğum Hediyesi olarak anneye ilk çocukta 300 lira, ikinci çocukta 400, üçüncü çocukta da 600 lira ödenmesi planlanıyor. 300 Lira yaklaşık yarım altın karşılığı oluyor. Bir anlamda, bebeğe ilk altını devlet takacak.
Ancak şuana kadar öğrendiklerimize göre bu yalnızca tasarı yasalaştıktan sonra yapılacak yeni doğumlar için geçerli olacak.
Doğum İzni Hakları Arttırılacak
"Ailenin ve Dinamik Nüfusun Yapısının Korunması Programı" ile getirilen bir başka düzenleme de kadınların doğrum izni haklarının genişletilmesi.
Buna göre paketin yasalaşması halinde prematüre doğumlarda annelik izin hakları 9 aya göre (40 hafta) üzerinden hesaplanacak.
Yani bebek 7 aylık doğarsa aradaki 2 aylık süre 16 haftalık doğum izni dışında ayrıca izin olarak kullanıdırılacak.
Bu ise doğum izni haklarının genişletilmesi açısından önemli bir düzenleme olarak ortaya çıkıyor.
Kadınları İş Yaşamına Katmak Gerekiyor
Ülkemizin temel problemlerinden biri de doğurganlık hızının düşmesi kadar kadınların ekonomiye katılımının çok düşük seviyelerde olması. Halen kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde otuzlar seviyesinde, bu ise OECD ülkeleri arasında en düşük rakam.
Ülkemizin 2023 büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için mutlaka kadınların iş gücüne katılmasını sağlaması, bağımlı olmadan üretim yapmasını teşvik etmesi gerekiyor.
Kadınlar nüfusun yarısını oluşturuyor. Yarısı çalışmayan bir nüfus tek kanatla uçmaya çalışan kuş gibi, çırpınsa da ne kadar yükselebilir ki..
İşte bu nedenle pakette kadınların çalışmasını teşvik edecek, iş yaşamındaki haklarını genişleterek kadınlar için çalışmayı cezip hale getirecek düzenlemeler de bulunuyor.
Part-Time Çalış, Tam Ücretini Devletten Al
Paket kapsamında kadınların iş yaşamına katılması için getirilen en önemli hak ücret haklarının genişletilmesi.
Buna göre ebeveynlere birinci çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üçüncü çocuk için 6 ay yarı zamanlı ücretli çalışma hakkı getirilmesi gündemde.
16 haftalık doğum izninin üzerine ilk çocuğu olan anne 2 ay yarı zamanlı yani örneğin günde 8 saat yerine 4 saat çalışabilecek ve yine tam maaş alacak.
Bu yarı zamanlı çalışmanın işverenin aleyhine olmadığını, maliyetinin işverenden çıkmayacağını özellikle belirtmek gerek, yani işverenlerimiz ürkmesin. Yarı ücret özel sektöre yük edilmeyecek ve işsizlik fonundan devlet tarafından karşılanacak.
Anne eğer isterse çocuğu ilkokula başlayana kadar yani 5.5 yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkına sahip olacak. Anne haftada 30 saatten az olmamak üzere kısmi zamanlı çalışabilecek.
Kreşlerin Sayısı ve Kalitesi Arttırılmalı
Kadınların iş yaşamına katılımının artmasında kreş ve gündüz bakımevlerinin güçlendirilmesi özel bir önem arzediyor.
Zira ülkemizde çalışan kadınlar bile çocuk sahibi olduktan sonra büyük ölçüde iş yaşamına dönmemeyi tercih ediyor.
Bu kapsamda kreş imkanlarının artması için pakette önemli bir düzenleme var.
Belediyelere kreş ve gündüz bakım evi kurma yükümlülüğü getirilecek.
Bu sorumluluğun yerel yönetimlere yüklenmesi önemli. Zira böylesi tabana yayılan bir uygulamayı ancak yereli iyi tanıyan ve ihtiyaçlarını iyi tespit edebilecek yerel yönetimler başarı ile yerine getirebilecektir.
Bireysel Emekliliğe Çeyiz Hesabı Modeli Geliyor
Pakette aile kurumunun güçlendirilmesi açısından getirilen bir başka düzenleme de bireysel emekliliğe çeyiz hesabı modelinin geliyor olması.
Gençlerde evliliğin teşvik edilmesi amacıyla yeni bir model hayata geçirilmesi gündeme geliyor. Bu kapsamda bireysel emeklilik benzeri "Çeyiz hesabı" adlı bir model geliştirilmesi planlanıyor.
Ailelerin çocukları adına açacağı hesapta genç eğer 18-27 yaşları arasında evlenirse devlet biriken paranın ortalama yüzde 15'i kadar destek sağlayacak.
Çocuk doğduğu günden evlenene kadar biriken para örneğin 100 bin lira ise 15 bin lira devlet tarafından verilecek. Bu birikim hem kadın hem de erkek için ödenebilecek.
Erken evlenmeyi teşvik etmeyi amaçlayan bu düzenleme ile 27 yaş üstünde evlenenlere herhangi bir ödeme yapılmayacak.
Ülkemizin Doğurganlık Hızını Olumlu Etkiler
Daha evvel de belirttik, henüz paket yasalaşmadı, tüm ayrıntıları konuşmak için erken, paketin ayrıntıları nasıl netleşecek göreceğiz.
Ancak "Ailenin ve Dinamik Nüfusun Yapısının Korunması Programı"nın şimdiye kadar açıklanan ayrıntıları ile yasalaşması durumunda önemli sonuçları olacağını belirtmek gerekiyor.
Bu özellikle doğurganlığın arttırılması açısından önemli sonuçları olacağını belirtmek gerek.
Ülkemizin doğruganlık hızı son yirmi yıldır düzenli olarak düşüyor, şuan 2,07'ye kadar gerilemiş durumda.
Avrupa yaşlanan nüfus ile başetmek için proje üretmeye çalışırken eğitim alabilmesi ve üretime katılabilmesi şartıyla genç nüfus ülkemizin en büyük avantajı.
Bu avantajı kaybetmemek için önemli politikalar üretilmesi gerekiyor. "Ailenin ve Dinamik Nüfusun Yapısının Korunması Programı"nı bu doğrultuda atılmış önemli bir adım olarak görmek gerek