Doğru Zemini Kaybediyoruz
Torpili azaltamıyoruz veya yok edemiyoruz,
Yaptığımız iyilikleri gazeteler çarşaf çarşaf yazıyor, hâlbuki sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek felsefesinden geliyoruz,
Sürekli hastane yaparak sağlık sorununu çözebileceğimizi zannediyoruz, sağlıksız tüketimle mücadele etmiyoruz,
Çocuklarımıza alternatifli istihdam sahaları sunamıyoruz,
Çocuklarımızı doğru meslekle buluşturamıyoruz,
Dürüstlüğü hakim kılamıyoruz, dürüst insanları iş başına getirmekten çekiniyoruz, “uğraşamam fazla dürüst” diyoruz,
İnsanlarımızın tüketim alışkanlıklarını topraktan markete kaydırıcı reklamlar yapıyoruz, sağlığımızı kaybediyoruz,
Topraklarımızı kullandığımız aşırı kimyasallarla sürekli zehirliyor geleceğimizi tehlikeye atıyoruz,
Yaylalarımızı terk ediyoruz, köylerimizi terk ediyoruz, yerlerine yeni bir model koyamıyoruz, ömrünü yollarda ve gurbette geçiren bir insan yapısı oluşturuyoruz,
Kendimizin dışındakilerin hukukunu kendi hukukumuzdan öne koyamıyoruz, hep bana hep bana diyerek saldırıp duruyoruz,
Komşumuzun açlığıyla ilgilenmiyoruz,
Siyasi kaygıları bir kenara bırakamıyoruz,
Bu topraklarda yaşayan herkesin kardeşliğini esas alan, kardeşlik hukukuna dayalı ve “gayrının hukukunu kendi hukukumuzdan üstün tutan” bir bakış açısı geliştiremiyoruz,
Memleketimizin en büyük sıkıntısı işsizlik ve torpil olup, bunu düzeltmeyecek her işin boşa kürek çekmek anlamına geldiğini göremiyoruz,
Kırsal alanları ihmal ediyoruz, balık vermekle tarımı ve kırsal kesimi kalkındıramayacağımızı göremiyoruz.
Vatandaşlarımızı hazıra alıştırıyoruz ve alın teri her geçen gün değer kaybediyor.
İnsanı ihmal ediyoruz, eğitim sistemimimizin merkezinde insan yok malesef, mesleki eğitim can çekişiyor, eğitimle ilgili brifinglerde neredeyse tek başarı kriteri okul ve derslik sayısı.
Plan, fizibilite ve projeye inanmayan bu yapımızla, gelecekle ilgili düşüncelerimiz hayal olmaya devam ediyor.