Diyanet; Bid-at’Ler ve Kurban
“Diyanete başörtüsünü sordular geçtiğimiz yıl. ‘Biz bilmeyiz, siyaset bilir’ türü cevap verildi. Yani başörtüsünün dini vecibe olup olmadığı konusu açıklığa kavuşturulmadı. Sonra iş kurban kesimine geldi. Sebep: Yıllar boyu canlı hayvan ihraç eden, et satan Türkiye’de hayvancılık can çekişiyor. 8 yılda nasıl bu hale geldi kısmını geçelim. Neticede canlı hayvan ithali sürüyor. Boy boy anguslarla tanıştık. Et fiyatı inmedi fakat milletin gözü doydu.
Yine kurbanlık yetmeyebilir, önümüz Bayram. Hani geçen yıl DİB Başkanı canlı hayvan rezervini tehlikeye sokabileceği iddiaları üzerine, “Kurban kesmeyin diyebiliriz” demişti. Bunu derken, siyasilerin kulağı mı çekildi!.. anlayamadık!.. Akabinde basın toplantısı düzenlenmiş “Herhangi bir sıkıntı ile karşı karşıya değiliz. Bu itibarla kurban kesimini etkileyecek bir şey söz konusu değil'' açıklaması yapılmıştı. Hayvancılık gerçekten krizde mi idi? Yoksa AB’ye verilen taahhütler mi yerine getiriliyordu orası pek bilinmiyor!..
Ayrıca mezkür basın toplantısında başörtüsü konusuna da açıklık getirilmiş;
“Başörtüsü dini bir vecibedir, bir kadının başörtüsünü takması İslâm’ın ön şartı değildir. Bir kadın başını örtse de örtmese de kendisi Müslüman olduğunu söylüyor ise Müslümandır. 14 asırdır kadınlar dini vecibe olarak gördükleri için başlarını örtmüşlerdir. Kurumumuz da her dönemde 'başörtüsü örtülmeli’ denmişti (18.10.2010) Bardakoğlu’nun başörtüsü konusunda söyledikleri sorguya muhtaçsa da, şu an konumuz değil. Diyanet her iki konuda, keskin bir u dönüşü yaptı onu söyleyeyim yeter.”
DİB Başkanı Bardakoğlu’nun, sorguya muhtaç çelişkili beyan ve keskin ‘u’ dönüşünü irdelemek ve eleştirmek istemiyorum! Ancak, DİB’in sorguya muhtaç fiil, muğlak söylem ve izahı mucip eylemleri pek çok!.. Örneğin, Cuma’ya dâhil edilen Zuhr-u ahir, vaktin sünneti gibi bid-at’den olan namazlar; Fitre, sadaka ve zekât gibi yardımlarda, maksada aykırı beyan, inisiyatif ve tasarruflar; Kul hakkı, suç/günah ve af gibi istismar edilen kavramlar; Hacc, Oruç ve nihayet Kurban ile alâkalı sayıları yüzleri bulan bid’at, bid’at-ı hasene, adet ve hurafeler...
KURBAN İSTİSMARININ ÖTEKİ (kirli) YÜZÜ!..
Yukarda sözü edilen bid’at, sapma, istismar, suiistimal ve hurafeler İslâm’a vahamet derecesinde zarar veriyor. Müslümanların dünya lideri, kür’e-i arz’ın adalet güneşi, efendileri ve inkişafın (gelişmenin-yükselmenin) dinamosu olmaları gerekirken, tam aksine “geri kalma nedeni” gibi gösterilmeleri, bu kör inat, yanlışlarda ısrar, ihtiras ve menfaat hırsındandır.
Özellikle hatırlatırım: “Polis Operasyonunda gözaltına alınan ve aralarında LÖSEV, Deniz feneri derneği, Mehmetçik Vakfı başkanlarının bulunduğu 31 kişi adliyeye sevk edildi. THK Genel Başkanı Osman Yıldırım'ın serbest bırakıldığı operasyonda gözaltına alınanlar; vekâletle bağışlanan 215 bin hayvanın sadece 3'te birini keserek, yaklaşık 60 milyon TL haksız kazanç elde ettikleri iddia ediliyor.” (ANKA, 23 Aralık 2009)
İşte, yıllardır sürüp giden aldatmaca, kandırmaca, nitelikli dolandırıcılık, organize din ticareti ve apaçık insanlık düşmanlığı. Olayın içinde, kamuoyunda saygınlığı ile bilinen büyük firmalar, Cumhuriyet kurumları, TSK ilişkili vakıflar, varlık nedeni soygun/vurgun olan sözde yardım dernekleri var. Bu menfur ve melânet güruh tarafından sahte evrak düzenleniyor, hile, desise yapılıyor. İhalelere fesat karıştırılıyor. Dini vecibeler, insani boyut, hak-adalet, hukuk ve ahlâkla bağdaşmayan fiil ve tasarruflarla Müslümanlar soygun ve vurguna kurban ediliyor. Suçlular arasında, Allahın belâsı, domuzlaşmış, alçak-menfur ve melânet noter vekilleri, vakıf denetçileri, veteriner hekimler, din görevlileri, kombina sahipleri, stk başkanı, şirket sahipleri ve çalışanları var. Suçlular, kesilmesi gereken hayvanları kesilmiş gibi gösterip sahte belge tanzim ederek, haksız/haram kazanç sağlıyor, suçlarını sahtekârlık ve yalancılıkla örtüyorlar.
Bu menfur eylemin bir-kaç yıllık faturası milyonlarca kurban ve trilyonlarca TL!..
Ulvi bir ibadet, uhrevî mükâfat, af, rahmet/bereket ve mağfiret kapısı olarak görülen kurban nelere kadir!.. Algılama-uygulama biçimindeki yanlış bakınız nelere vesile olmakta.
Bütün bu soygun, vurgun, duygusal sömürü, insan ve din istismarına sebep:
Ancak Kâbe’de (Hac’da) ifası caiz kurban kesiminin, yanlış mekânda icrası…