Dışarıda Kimse Kalmasın!
Öğrendim İslamiyet’i; hoş görü, adalet, huzur, tevazu var dediler. Asla KİN gütme dediler. Düşmanına karşı yumuşak ol dediler. Baskı yok dediler. Böyle öğrendim, böyle bildim, böyle önemsedim.
Sonra çıktı birileri: İslamiyet her şeyin başı dediler. Ama huzur, adalet, hoş görü, tevazu yok. Baskı var, KİN gütme var. Yaşadıklarının acısını çıkartma var. Baskı ise en baş köşe de…
Kimse konuşamıyor, konuşan bir şekilde susturuluyor. Konuşanın, eleştirenin ayağı kaydırılıp, hayatı çekilmez hale getiriliyor. Gözaltına almaların haddi hesabı yok. Hapiste yatanların sayısı 100’ü geçti.
Görüşlerini savunurlarken o kadar çirkinleşip, çirkefleşiyorlar ki insan donup kalıyor.
Öğrendim Osmanlı’yı: Osmanlı asla toprak satmaz toprak genişletir dediler. Kimse karşısında el pençe divan durmaz, herkes onun karşısında el pençe divan durur dediler. Osmanlı hükümdarları adaletlidirler dediler. Halkında huzur vardır dediler.
Sonra bir baktım: satılmadık toprağımız kalmamış, herkesin karşısında el pençe divan durur olmuşuz. Adalet ise yok. Baskı son haddinde…
Bizi biz yapan değerler yok sayılmaya çalışılıyor.
Sus dediler bana, konuşma… Yazma hiçbir şey… Kimseyi eleştirme, kimseye kötü söz söyleme… Hayatını mahfederler, bir bahane bulurlar seni de içeri alırlar.
Susmak zoruma gitti, korkmayı kendime yediremedim. Susanlara kızdım. Korkmayın ne olur.
Özgür ülke olmalıyız. Düşüncelerimizi rahatlıkla söyleyebilmeliyiz. Eleştirilerimizi rahatlıkla yapabilmeliyiz. Varsın dışarı da kimse kalmasın, varsın hepimizi içeri alsınlar.
Ama unutmasınlar gerçeği alsa değiştiremezler…
Ben özgür ve demokratik bir ülke istiyorum. Düşüncelerimi rahatlıkla söyleyebileceğim bir ülke istiyorum. Bizi biz yapan değerlerin yok olmadığı, sonuna kadar sahip çıkıldığı, hoş görünün tevazunun olduğu bir ülke istiyorum!!!
Tüm bunlar olmayacaksa ne anlamı var dışarı da olmamın?
Biz özgür ülkeyi iki zaman da yaşadık. Biri Osmanlı, diğeri Atatürk zamanı… Sonrası….
Lütfen geniş görmeyi geniş düşünmeyi öğrenin. Benimsediğiniz görüşlerin doğru olabildiği kadar yanlışları da olabileceğini unutmayın. Saplanıp kalmayın. Araştırın öğrenin. Öğrendiklerinizi tatlı dinle güzellikle başkalarına aktarmaya çalışın. Baskı ve sindirmeyle bir yerlere varamazsınız.
Not: Bu yazı sadece tek bir kesime yazılmış bir yazı değildir. Kendisi ile yüzleşe bilen herkese yazılmıştır, her görüşe yazılmıştır.