Dışa Bağımlı Sermaye Ulusal Birliğe Neden Karşıdır?
Bu soruya verilecek çok kestirme cevapların olduğunu biliyoruz. Ancak bunun sebeplerini derinlemesine düşündüğümüzde yapısal bazı temelleri olduğunu görürüz.Modern ulus devletler oluşurken, devletin milliyetçilik siyasetini ürettiğine şahit olmuşuzdur. Daha doğrusu, tarih ve sosyoloji bunu söyler.
Ulus-devletler milliyetçilik adına savaşımları ile değil, fiilen savaşların ürünü olmalarından dolayı milliyetçilikle özdeştirler.
Bu teorik ifadenin bir uygulamasını yapıp, anlaşılırlığı artırarak devam edelim. Bizim ulus devletimiz, (emperyalizme karşı verdiği) savaş içinde millileşmiştir. Ulus-devlet oluşurken onun ideolojisi de birlikte meydana gelmiştir. Bu savaşlar emperyalizme karşı yapıldığından devrimci bir öze sahiptir. Sanayi devriminin gerçekleştiği ülkelerde daha çok yerli sermayeye dayanan bu milliyetçilik daha gerici bir nitelik taşıyordu. Sanayi devrimini yapamamış ülkelerde ise halka ve onun önderleri olan elitlere dayanmaktaydı. Bu anlamda halkçı ve devletçiydiler.
Kimlik oluşumunun derin kopma ve kırılmalar sürecinde edinildiğini biliyoruz. Savaşlar ve kurtuluş savaşları olağanüstü dönemler olması bakımından kimlik oluşumu ve ideolojik yapılanmanın dönemleridir.
Bu teorik serilmemeden sonra, şunu söyleyebiliriz. Devletimizin varlığı ve gelişmesi, ürettiği ideoloji ile uyumlu olmasına bağlıdır. Kendi ideolojisi ile çatışan bir devlet olamaz.
Kimlik ve ideolojik yeknesaklık, birliğin temel taşlarıdır.
Gelelim dışa bağımlı sermayenin ideolojisi ve kimlik anlayışına: halk gibi yaşamayan, halk gibi düşünmeyen dışa bağımlı sermayenin ideolojisinin halkın, dolayısı ile devletin ideolojisi ile uyum içerisinde olması imkânsızdır. O kendisinin bağımlı olduğu dış güçlerin ideolojisi ve kimliği ile uyum içerisindedir. Elindeki medya yönlendirmesini de, bu amaç ile kullanır.
Böylece devleti ele geçirmek isteyen iki farlı kuvvet ortaya çıkar. Biri halkı iktidara getirmek isteyen fedailer, diğeri dışa bağımlı sermaye organizasyonlarıdır.
Birisi ulusun birliğinden yanadır. Diğeri ise bu birliğin onların sahip olduğu siyasi iktidarı yıkacağı için ulusal birliğe karşıdır.
Onun için dışa bağımlı sermaye emperyalizmin kültürel standartlaşmasını halka dayatır.
Peki, faşizm ihtiyacı nereden çıkar. Emperyalizmin içerdeki işbirlikçilerince dayatmaları arttıkça, dirençler oluşmaya başlar. Bu dirençleri ezmek için kuvvet kullanılması gerekir.
Demek ki, faşizmi oluşturmak için halktan ayrı gerici bir ideolojiye, halkı ve onun muhalefetini sindirecek silahlı kuvvete ve bir sermaye gücüne ihtiyaç vardır.
Kendi silahlı kuvveti, kendi yerli sermayesi ve kendine ait bir ideolojisi olmayan faşizm uzun ömürlü olamaz. Kaldı ki bu şartları yerine getirenler bile çok uzun ömürlü olmamıştır.
Bunların elinde yarım yamalak Fethullah örgütü, dışa bağımlı sermaye ve çağ dışına çıkmış bir ideolojileri var.
Bağırdıklarına bakmayın, faşizmin gerekli şartlarını oluşturmadan, faşizm uygulaması sadece onların başını belaya sokar.