Diploma Sadece Cehalet Giderir
İnsanların doğumundan ölümüne kadar olan süreçte kendini kanıtlaması hayatta kalabilmesi ve belli bir yaşam sürmesi gerekmektedir. Ömrü öğrenmekle ve çalışmakla geçer. Öğrenirken çalışırken ve hayatını sürdürürken belli aşamalardan geçer. Badireler atlatır. Yaşam savaşı verir. Sevinir, üzülür, kazanır, kaybeder…
Sonuçta ne yaşarsa yaşasın ne yaparsa yapsın karakter sahibi olmalı kişiliğinden ödün vermemelidir. Yaşadıkları rehberi olmalı ki aynı hatalara bir daha düşmesin. Aynı yanlışların peşinden koşmasın.
Ne olursa olsun belli bir duruşu olmalı insanın. Kazandıklarıyla, sahip olduklarıyla şımarmamalı, kapris yapmamalı kibirli davranmamalıdır. Kaybettiğinde hayata küsmemeli kimseyi kırmamalıdır. Hepimiz hayat basamağını çıkarken mutlaka her basamağında bir sıkıntı çekmiş, engellere takılmışızdır. Basamaktan düştüğümüz ya da düşürüldüğümüz oldu. Bazen de sihirli bir el tutmuştur elimizden, dokunmuştur omzumuza. Mucizeler yaşatmıştır. Bir anda bizleri bütün sıkıntılarımızdan kurtarmış ya da azaltmıştır.
Hayat elbette her zaman üzmemiştir bizleri. Ara sıra mutlu olmuş, sevinmişiz, sevinirken de hüzünlenip ağladığımız olmuştur. Yaşamak zorunda olduğumuz bir hayat var… İste sekte isteme sekte… İnancı olanlar bilir bu yaşananların bir sınav olduğunu ve sabır gerektirdiğini. Kimse bu sıkıntıları para verip almıyor. Hayat çoğumuza adıl olmadı tabiî ki kimimize dengesiz davrandı. Hırpaladı bazen fırtınalar yaşattı bazen de artçı şoklar. Gelgitlerle süsledi çoğu zaman ömür denen yaşam çizgimizi. Hayat bizlere bir yandan bir şeyler verirken diğer taraftan da almıştır. Sağlığımızı, psikolojimizi bozmuştur. Çoğu insanında karakterini kişiliğini yok etmiştir. Hatalar yaptırmıştır. Geriye dönülmesi, düzeltilmesi imkânsız bilerek bilmeyerek yapılmış hataların peşinden sürüklemiştir. Ne olursa olsun insan yaptığı hataları tekrar etmemeli zararın neresinden dönerse kar saymalıdır. Kaldığı yerden kendisini geliştirerek, insana ve insanlığa faydalı olarak yaşamalıdır. Bizler hayata bir defa geleceğiz. Bizden ikincisi yok.
Bazı şeyler geriye gelir yerini alır. Bazıları unutulur. Ama kişilik karakter bozukluğu düzelmez. Ne yazık ki bazı insanlar eline geçen ilk fırsatta karakterini sergiler ne olduğunu ortaya koyar. Ne oldum delisi olarak çevresine zarar verir, üzer. Yaptıklarını kabullenmez, sanki doğru yapmış gibi kendini haklı göstermeye çalışır. Aynaya bakmadığı için gerçek yüzünü göremez. Karşısındaki insanlar hep yanlış, hatalı, bir kendi doğru, bir kendi dürüst, bir kendi var bu dünyada.
Bu türler evlerinde insan yerine koyulmaz. Eşleri ve çocuklarına güçleri yetmez ama gelir çalıştıkları yerlerdeki insanlar üzerinde egolarını tatmin ederler. Çünkü burada bir değerleri olduğunu düşünürler. Buradakiler paralı kölelerdir. İşlerinden yerlerinden olmamak için seslerini çıkarmazlar. Bilmezler ki kendilerine değil makamlarınadır insanların saygısı. Sevilmezler tabiî ki. Eğitim almış bir yerlere gelmişler fakat aldığı eğitim bile değiştirmemiş. Bu İnsanlar 7 sinde ne ise 70 inde de aynıdır. Can çıkmayınca huy çıkmaz diye boşuna dememiş atalarımız. Diplomanın sadece cehaleti giderdiğini bir daha ispatlamış olurlar karşılarındakilere.
-Ne ibrettir Kızarmak Bilmeyen Çehren! Bırak Kardeşim Tahsili; Git Önce Edep-Hayâ Öğren! . Diyor [MEHMET AKİF ERSOY]
-İnsanda olmayınca hayâ ile edep; neylesin ona medrese, neylesin mektep. Okuyup ta âlim olsa; yine merkep, yine merkep.
Ne olursa olsun kaç üniversite bitirirse bitirsin, hangi makamda olursa olsun, isterse ömrü okumakla geçsin insanlık değerlerine sahip değilse değişen bir şey olmaz. Sadece para kazanır, geçici saygınlığı olur. Bencilikten ve kişilik bozukluğundan kurtulamaz.
İnsanların söyledikleriyle yaptıklarının birbirini tutmuyor olması da bu nedenledir. Bu türlerin yanından yöresinden bile geçilmiyor. Öyle farklılar ki içi başka dışı başka oldular. Eskiden ikiyüzlü insanlar vardı. Biliniyordu. Ona göre davranılıyordu. Şimdi ise kaç tür yüzü olan insanlar var. Bilinmiyor.
Her gün değişen maskeler. Adamına göre, duruma göre bukelemun gibi renk değiştirir, maskelerini yenilerler. Bu tür insanlar tarihin her döneminde vardı. Ama sayıları azdı. Bazı insanlarla yüzleşmek zordur, haksız çıkarsınız. Çünkü onların galip geleceği, ikinci bir yüzleri daha vardır. Bizlerin bilmediği belki kaç çeşit yüzleri var.
Bir atama yapılırken, işe alınırken, bir insana görev verilirken bence bu insanların psikolojik muayeneden geçmeleri ve senelik kontrol ve tedavi altında tutulmaları gerekir. Ayrıca iki yılda birde sınavdan geçmeleri gerekir. Kimse kimsenin afrasını, tafrasını, kişilik bozukluğunu, özel sorunlarını çekmek zorunda değildir.
Unutmayın! Yaktığınız CAN kadar canınız yanacak ve üzdüğünüz kadar üzüleceksiniz! Hz. Muhammed (s.a.v)