Dinlemesini Bilenlerin Şöleni!
0rta okul üçüncü sınıfta bir yarışma için sipariş usulü şiir yazmaya kalktığımda anlamıştım, şiirin ilhamını ruhtan aldığını. O ruh ki, Türkiye’nin dört bir yanından şair, yazar ve ozanı Yozgat’ta bir araya getirmeye yetti.
Geçtiğimiz Cuma günü başlayan ve hafta sonu da devam eden şiir şölenine ev sahipliği yaptı Yozgat. Çiçeği burnunda bir oluşum olan Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği’nin organizesinde gerçekleşen şiir şöleni, unuttuğumuz renklerin ortaya çıkmasına vesile oldu. O renklerle hayat buldu kaleme dökülen yazı, tezeneyle buluşan bam teli...
Köşe yazarımız, hocamız, ağabeyimiz Ahmet Sargın’ı tanıdığım günden beri şiirle şairin, yazarla kalemin, ozanla bağlamanın içerisindeyim. Birebir etkinliklerin içerisinde yer almasam da Ahmet Hocam’ı tanıyıp da o kokuyu hissetmemek mümkün mü? Tabi birliktelik dostun dostu muhabbetine döşünce gazetecilikte bir kenarda kalıyor. Daha açık bir ifade ile, Ahmet Sargın Hocamla başlayan şiir muhabbeti, yine çok yakın dostu, saygı duyduğum değerli şahsiyetlerden biri olan Durali Doğan’la birlikte daha farklı boyutlara taşındı. Tabi bu silsile olayı giderek yaygınlaşınca küçükte olsa bir kenarında bulunduk. Şairlik ve yazarlık haddi huzurunda bulunamasak ta iyi bir dinleyici olduk çoğu zaman.
Ahmet Sargın hocamın şiire karşı duyduğu sevgi ve heyecan yeni dostlukları ve birliktelikleri beraberinde getirdi. En az haftada bir köşesinde mesaj gönderir gönül dostlarına. O dostlardan gelen yanıtlar ise ayrı bir renk katar şiirin buluşturduğu dostluklara.
Hafta sonu düzenlenen şiir şöleni de bunlardan bir tanesi oldu.
Ülkemizin bir çok ilinden çok sayıda şair, yazar ve ozan Yozgat’a geldi. Cuma günü başlayan etkinlikleri Pazar günü finalini buldu. Tabi bu arada geçen zamanda şiire doydu Yozgatlı, Türk müziğine, türküye kulak kabarttı bütün heyecanı ile.
Gerçekten güzel organizasyon oldu. Yozgat’ta bir ilk olması ise organizasyona ayrı bir renk kattı. Hani günümüzde soytarılığa sanat olarak adledenler Yozgat’ta olsaydı üç gün. Yada soytarıyı sanatçı zannedenler...
Görebilirler miydi acaba Ahmet Hocamın gönlündeki sanat aşkını, yada Durali Hocamın derlemelerini. Ve organizasyona katılan onlarca şair, yazar ve ozanın gönlündeki o aşka dokunabilirler miydi.
Zannetmiyorum!..
Günü magazinsel yaşayanlar için sanatta bu tanımdan öteye gitmez... Millet olarak gerçek sanatçıya değer vermediğimiz müddetçe de sanat ve sanatçıdan yoksun bir toplum haline geleceğiz. Sarayın soytarısı misali her mızıkayı eline alan ve paparazzilenen mızıkacılar saracak etrafı...
Ulusallık bir tanımdır ama kendince yereli tanımayanlara. Sanatı da yerel bazda ele alacak olursak bütünlüğün ulusalcılığı ortaya koyduğunu daha net görürüz. Öz kültürü yansıtır sanattaki yerellik. Şiirdeki kafiye köylü Hatice Ninenin ağıdındaki nağme, ya da Anadolu delikanlısının sevgiliye yaktığı türküdür eldeki kınam misali...
İyi dinlemek gerek. Kulakla değil, “Can kulağı” ile dinlemeli...
İşitmeli beden toprak kokan ifadeleri. Vurdukça tezene bağlamaya uymalı ozanın sazına.
Sanatın kenarındaki bir izleyici olarak sanattan fazlaca bahsetmek ne kadar taktir bulur bilmiyorum ama, gerçek sanatçıyı soytarıdan ayırabilecek kabiliyete sahibim. Bunu herkesin yapabileceğine de eminim.
Önemli olan dinleye bilmek.
Ne mi dinleye bilirim diyorsunuz?
Seni, beni, kültürümüzü, değerlerimizi, inançlarımızı, adetlerimizi öz benliğimizi anlatan her şeyi. Yeter ki dinlemesini bilelim.
Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği tarafından düzenlenen şiir şöleni de ruhuyla dinlemesini bilenleri buluşturdu. Sayın Ahmet Sargın Hocam şahsında şölenini düzenlenmesine emeği geçenlere teşekkür ediyor, tekrarını temenni ediyorum.