Dindar Nesil Yetiştirmek
Millî Eğitim Bakanı iken 'Âsım ile Halûk'u el ele tutuşturmalıyız' demiştim. Mehmet Âkif'in Âsım'ı, Millî Mücadele'yi gerçekleştiren millî ve manevî değerlere sahip idealist bir nesli temsil ediyordu. Tevfik Fikret'in Halûk'u ise, enternasyonal bir hümanizmin temsilcisi gibiydi.
Bu görüşleri bir arada değerlendirmek, hem aidiyet duygusu olan hem de değişen dünyaya uyum sağlayan nesiller yetiştirmenin yolunu açıyordu.
Hâlen yürürlükte olan, 14 Haziran 1973 tarihli ve 1739 sayılı 'Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 'Türk Millî Eğitiminin Amaçları'nı tespit eden 2. maddesinde özetle şu amaçlar belirlenmiştir:
Türk Millî Eğitimi'nin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,
1. Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan yurttaşlar olarak yetiştirmek (Millî ve manevî unsur).
2. Hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı kişiler olarak yetiştirmek (Hümanist unsur).
3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırarak hayata hazırlamak ve bir meslek sahibi olmalarını sağlamak (Meslekî unsur).
Görüldüğü gibi, Millî Eğitim Temel Kanunu eğitimin genel amaçları arasında millî-manevî değerleri, hümanist değerleri ve meslek edinme becerisini saymıştır. Çeşitli ülkelerde değişik şekilde ifade edilse de eğitimin genel amacı bu istikamette belirlenmiştir.
***
Ne yazık ki İttihatçı pozitivizmi'nden bu yana geçen yaklaşık bir asırlık dönemde, eğitimin millîliği, kuru bir benzeştirme ve tektipleştirme otoritarizmine kurban edilmiş, bu uğurda geçerliliği olmayan dil ve tarih görüşleri ortaya atılmıştır. Manevî hayat ise tam bir yıkıma uğratılmış, yıllar yılı inançlı ve dindar insanımız her türlü baskı ve zulme reva görülmüştür. Lâiklik, seküler boyutu bir yana, sanki ayrı bir din gibi dayatılmış ve dindar nesiller 'irticacı' ve 'gerici' olarak horlanmıştır
Daha düne kadar, inancından dolayı başını örten genç kızlara olmadık eziyetler edilmiş ve insanımız arasında 'dinli-dinsiz' ayrımı yapılmıştır. CHP jakobenizmi ve 28 Şubat militarizmi el ele İmam-Hatip Okulları düşmanlığı yapmış, bu yüzden meslekî-teknik orta öğretimi de mahvetmişlerdir. 'Katsayı' rezaleti, yıllarca eşitlik ilkesine aykırı şekilde zorla uygulanmış; hâsılı 'dindar' olanlara karşı olmadık husumetler gösterilmiştir.
Devleti yönetenler, CHP bürokrasisinin, militarist vesayetin ve jüristokratik despotizmin zebunu olmuşlar ve millet iradesini eğitim politikasına aksettirememişlerdir.
***
Gelişmiş demokrasilerdeki eğitimin amaçlarını inceleyecek olursanız, bizim Millî Eğitim Temel Kanunu'na benzeyen bir tablo görürsünüz. Bu ülkelerde de millî ve manevî değerler, mensubiyet ve aidiyet duygusu ön planda ele alınmakta ve eğitim sistemi buna göre ayarlanmaktadır. Kimse 'dünya vatandaşı' yetiştirme peşinde değildir. Eğitimde millîlik ile demokratiklik yan yana işlenen değerlerdir.
Başbakan Erdoğan'ın, 'Dindar nesil yetiştirmek'ten söz etmesi, normal karşılanmalı ve o bildik 'irtica yaygarası'na malzeme yapılmamalıdır. Başbakan, defaatle bununla 'dindar-dindar olmayan' ayrımı yapılmasını kastetmediğini vurgulamış ve her vatandaşın istediği gibi inanma ya da inanmama hürriyetine sahip olduğunu belirtmiştir
Muhafazakâr demokratik bir siyasî parti olan AK Parti'nin eğitim politikasının, halkın talebiyle şekillenen bir istikamette bulunması kadar tabiî bir şey olamaz. Tabiatıyla, sistem içindeki değişik tercihte bulunanların bu tercihlerine uygun imkânların da sağlanması gereklidir.
***
Başbakan Erdoğan'ın bir sözünü istismar ederek bir bardak suda fırtınalar koparmaya kalkanlar, arkalarına dönüp son yüzyıllık 'lâiklik istismarı'na bakmalıdırlar.