content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

01 Eyl

Dilsiz Şeytanlar Din Tüccarları (*)

Bu makale; Elli yıldır müthiş kârlı, verimli, yapısal olarak çok pasif, edilgen ve ironik bir piyasaya, sıradan sektöre dönüştürülerek, “din tüccarları” tarafından ahlâksızca sömürülen ve dilsiz şeytanlarca hararetle desteklenen bir alanı konu almaktadır. Olaylar somut, sorumlular gerçektir. Failler her türlü yasal takip, soruşturma ve kovuşturma korkusundan uzak, son derece rahat, hatta kimileri dokunulmazlık ve erişilmezlik zırhı ile donanımlı; Bedhahlarla iştirak ve işbirliği halinde bulunmalarına rağmen, durumlarından emin ve memnunlar. Ancak, bu makale gerçek sorumlular dışında kimseyi hedef almak veya hedef göstermek maksadı taşımamaktadır.

Bu gün (29 Ağustos 2011) Aziz ve Mübarek Ramazan-ı Şerifin sonu, Arife günü..

Yarın inşallah, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Ramazan Bayramı ile 30 Ağustos Zafer Bayramını ‘bir arada’ kutlayacağız. Bu bir tevafuk mucizesi olmalı. İki kutsal sevincin birbirini tamamlar / bütünler uygunlukla aynı güne denk gelmesi başka nasıl izah olunabilir?.. Elbet 30 Ağustos’ta kutsal bir sevinçtir? “El İman, minel vatan” akaidinin unsurudur...

18. Dönem Sakarya Milletvekili Yalçın Koçak; “Ya Sabır” adlı makalesinde,

“Kim bunlar, kim bu adamlar?.. Damarlarımızdaki asalaklar, üç kuşağı da devlet bordosundan geçinenler, tufeyliler, doğdukları topraklarda tarlası toprağı olmayan yurt’suzlar Ankara’ya çökmüşler gayeleri de ulvi sözde‘Vatan beklerler’. Yurtsuzların Beklediği Vatanın Anası ağlıyor. Hanelerimize ateş düşüyor, kor düşüyor, bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler battı, batıyor… Bu 800 bin km. karelik Vatan’da hainin inindeki nefes alışını duyamıyorsak, pusu yiyor, gömülen patlayıcıları göremiyorsak, bir büyük yanlış var beyler. Yakında ANA’lar silâhlanır, “etek’leri” bize emanet kalır..” (25 Ağustos 2011,http://ykhaber.blogspot.com)      

Bakınız: Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün 7 Şubat 1923 tarihli Balıkesir Paşa Camii hutbesinde, (*) bak: İnsan, İslâm Ve Bayram, Anayurt – 27.08.2011) “Cenâb-ı Peygamber mesâisinde iki yere, iki hâneye sahipti. Biri kendi hanesi diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hz. Peygamberin mübarek izlerine örnek alarak bu dakikada milletimize; milletimizin hal ve istikbaline ait konuları görüşmek maksadıyla bu dar-ı kutside (kutsal yerde) Allah'ın huzurunda bulunuyoruz....” Yani neymiş? Esası fazilet olan siyaset, Lozan gereği asli unsur olan Müslümanların ibadet, meşveret ve halvet makamında müzakere ve mütalâa olunurmuş.. Peki, öyle mi oluyor? Kesinlikle hayır. Bu konuda zâtı ve istifasından örnek getirdiğimiz Şeker Hoca namıyla maruf, gerçek din, ilim ve aksiyon adamı Celâl Tilgen’in fikri ne?.. Bakınız:    

Peygamber buyuruyor ki, “Herkes çobandır, herkes sürüsünden mesuldür”. Hz. Ömer de; “Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa ilahi adalet Ömer’den hesap sorar.” Bu kadar mesuliyeti olan bir kişi, başın sağ olsun, vatan sağ olsun, millet sağ olsun! Sağ olsun da önce tedbir al, takdiri Allah’a bırak. Tedbirsizlik, bana necilik var, çoluk çocuğuna sahip çıkmamak var. Şahsen ben kendimi sorumlu hissettim. Böl, parçala, yut. Dış güçlerin işi bu, yoksa kimin kimden farkı var? Çözüm; kendi içimizde. Bir araya gelinecek, herkes üzerine düşeni yapacak. Kimse benim dediğim olsun demeyecek; BDP’nin devlet imamlarının arkasında saf tutmayın çağrısı”na gelince; o bir fitne, fesat. Devletin imamı eğer ideolojik din görevi yapmıyorsa, eğer başka şeyler karıştırmıyorsa... Onun hocası benim hocam, öbürünün öğretmeni öğretmenim, bakanı bakanım... Öyle olur mu? Zamanında yanlışlar yapılmış olabilir, ama şu anda Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi istediği makama geliyor. Vekil, bakan, cumhurbaşkanı olabiliyor.”

 Yaşanan gerçek bu, ama aziz halkımız ve ülkemizi elli yıldır hain pençesine alan anarşi, terör ve tedhiş, başta din olmak üzere her vasıtayı amansızca ve pervasızca kullanıyor. Din’den geçinen ve din istismarı yoluyla politikada mesafe alan ‘din tüccarı ve dilsiz şeytan” kesimi bu alçaklık ve küstahlığa karşı duyarsız. Adeta işbirlikçi, yardım ve yataklık şaibesi altında. Sanki kişisel çıkarlar, milli menfaatlerden üstünmüş yahut başkaları adına politika yapılıyormuş gibi; Din tüccarlari, insanlık düşmanları ve organize suç örgütlerine karşı müthiş bir zaaf, acz, atalet ve inadına koruma, kollama var. Bu nedir Allah aşkına? Siyaset simsarları, din tüccarları ve dilsiz şeytanların çıkar ortaklığı mı? Farz edelim ki öyle!.. Bu memleketin muhalefeti nerde?..      

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Dilsiz Şeytanlar Din Tüccarları (*)”

  1. 1
    Uğur ÖZALTIN Says:

    Şeytanların hesabı tutmayacak çünkü şehidler bu hesabı bozmaya muktedirdirler

  2. 2
    MNS Says:

    İnşallah. Allah (cc) onlara fırsat vermeyecek ve tekrar "hak" galip gelecek. Buna inencımız ve imanımız tamdır. Ve, "dilsiz şeytanların" gayretleri boşunadır.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank