“Diktatör” Alişan Hayırlı
Başbakan Erdoğan’a “diktatör” diyorlar.
“Diktatör” Erdoğan’ın memleketine hep beraber bir göz atalım. Yaptığı katliamları, uyguladığı baskıları, sürgünleri, cinayetleri tek tek ele alalım!
İşte buyrun, “diktatör” Erdoğan’ın ülkede dehşet uyandıran acımasız icraatları!
Bu nasıl bir diktatör ki;
80 küsur yıllık askeri vesayeti bitirip, askeri evine gönderiyor?
17 bin faili meçhullerin hesabını soruyor, siyasi cinayetlere son veriyor?
“Ordu göreve” diye darbe çığırtkanlığı yapanlarla başı derde giriyor?
Avrupa Birliği’ne üye olmak için 10 yıldır çırpınıp duruyor?
Sabah akşam kendisine küfreden “Sözcü” adlı paçavraya tahammül ediyor?
Yalan ve iftiradan başka politika üretemeyen muhalefet partilerini kapatmıyor?
“Muhteşem Rezalet” adlı dizinin yayından kaldırılmasına dahi gücü yetmiyor?
Yaklaşık bir ay boyunca ülkeyi talan eden Gezi Parkı eylemcilerinin ileri gelenleriyle dört gün boyunca sabahlara kadar görüşüyor?
24 saat kendisine saldıran Ulusal Kanal’ın yayınını durduramıyor?
Siyasete atıldığından ve İktidara geldiği günden bu güne kadar bütün siyasi hayatı boyunca darbecilerle boğuşmaya devam ediyor?
12 Eylül faşizmi ile hesaplaşmaya başlıyor?
Kendisini sokak gösterileriyle devirmeye kalkışan güçlere meydan okuyup, sürekli sandığa ve seçimlere atıfta bulunuyor?
Çözüm sürecini başlatarak siyasi geleceğini riske atıyor? (Nemalanmak dururken…)
Bu nasıl “Diktatör” ki;
Halkını katleden Baas faşizminin son kalıntısı, Suriye Diktatörü Beşar Esad’ı devirmeye kalkışıyor?
Avrupa ülkelerinin liderleri kendisiyle görüşmek için sıraya giriyor?
Amerika, çok az lidere uyguladığı özel bir karşılama töreni ile karşılıyor?
Diktatörlerini deviren ülkelerin (Mısır, Libya, Tunus vs.) halkı tarafından kahraman gibi karşılanıyor?
Oğlu Bilal’i kendisinden sonra veliaht tayin etmiyor?
Bu nasıl “Diktatör” ki;
Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki diktatörlerce asimilasyon ve inkâr politikalarının kurbanı olmuş “Kürt”, “Ermeni”, “Alevi” vs. etnik ve inanç kesimlerine yönelik açılımlar yapıyor?
Yüzde 50’yi aşan seçmen kitlesinin ısrarlı baskılarına rağmen Ayasofya Camisi’ni ibadete açamıyor?
Kendisiyle her gün alay eden 3-5 kıytırık mizah dergisi ile baş edemiyor?
Ailesi ve kendisine çirkin ve ahlaksız saldırılarda bulunan cibilliyetsizleri mahkemeye vermekle yetiniyor ve onları serbest bırakan mahkemeye sözü geçmiyor?
Yabancı yatırımcıları ülkesine davet ediyor?
İnanç ve ifade hürriyeti alanında Türkiye’ye çağ atlatıyor?
Ve nasıl bir diktatör ki,
27 Nisan muhtırasına kafa tutuyor?
47 bin Alevi’yi katleden diktatörler adına Alevi halkından özür diliyor?
İşte böyle… Demek ki, bunlar ya hayatlarında diktatör görmemiş ya da dayak yememişler!