Dikkat!…
“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum”
Cemal Süreya babasının ölümünü böyle yazmış… Kendince ölümü anlamlandırmaya çalışmış… Ölümü karşılarken, devam ederken yaşam, yaşamın çeşitli dönemlerinde farklı anlamlar da yüklemiş ölüme, yaşama… Geçmişten de tarihten de etkilenmiş…
Her insanın ansızın gelen ölüm karşısında farklı duyguları, farklı algıları gelişir. Bu da çok doğal bir durumdur. Bu ölümler hastalıktan dolayı ise bunu karşılarken çeşitli psikolojik deneyimlerinden faydalanılır; kişi kendini hazırlar. Ama ya değilse; normal bir ölüm değilse bu… Nasıl olacak?
“Sizin hiç halkınız öldü mü?” diye soruyor bir şair. Kör olmamış kendisi ama daha bilinçli olmuş halkların ölümü konusunda. Sessiz kalmamayı öğrenmiş. Sessiz kalanların aslında körleştiğini öğrenmiş. Biz ne öğreniyoruz?
“O Kanlı Yazda İçimizdeki Çığlık Şuydu:
Kaç tavşan!
Ölüm ok gibi fırladı yaydan!
Çiğnedi yüreği korkunun ağır tankları!
Kaç, tavşan! İşte, gene gökte bir uçak delirdi,
Yerde tetik çeken parmaklar delirdi, kaç tavşan!
Asker oldu Aşk’ı yazan!
Asker oldu aşkı yazan!
Kaç, tavşan! Kaç!
Çevrildi sayfası ‘bahar’ın!
Kaç tavşan!
Sen burada ölürsün!
Bir keder bombası dönüyor içinde yüreğimin!
Kaç tavşan!
Gene mayına bastı Hayat!
Kaç tavşan! Kaç tavşan! Kaç!
Gene idam kütüğüne yatırdılar ‘yarım barış’ı!”
Kıbrıs’lı şair Fikret Demirağ ne güzel anlatmış değil mi? Altı yıl önce doğaya emanet ettiğimiz Kıbrıslı şair Fikret Demirağ’ın bu güzel şiiri, ülkesinin bölündüğü günlerin acısını taşımasının ötesinde sınır aşırı bir değerdedir. Bugün de ne çok şey anlatıyor bizlere değil mi?
Umudu ve umutsuzluğu, zulmü ve direnişi, yıkımı ve inşayı iç içe yaşıyoruz bu günlerde. Behçet Necatigil; "Bence her şair, şiir hayatı boyunca, üç burçtan: Gurbet, hasret ve hikmet burçlarından geçiyor…” der. Ne kadar doğru değil mi? Hepimiz bu günlerde gurbet, hasret ve hikmet burçlarından geçmiyor muyuz?
Bilge Karasu, “Kimin nasıl bir anısı haline geleceğimizi bilemeyiz” demişti. Şu sıralar yürürlükte olanlara baktığımızda, ilerleyen günlerde, kimin nasıl anısı haline geleceğimizi bilmek aslında çok zor olsa da bazı şeyleri görmek için siyaset bilmeye de gerek yok. “Dikkat!… Devlet çıkabilir” günlerindeysek bazı şeyler ortadadır.
Kişi başına düşen devlet miktarının giderek çoğaldığı her yerde her şey ortadadır. Ama gören olmaz… Korku sarmıştır dağları çünkü…