Dijitalize Olmuş Dünya ve Biz!
Değerli okurlarım, “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi o kadar önemlidir ki. Bu hedef ne kadar doğru?
Söyleyende ne kadar doğru
söylemiş ve bize çok anlamlı veciz bir söz, “kulağımızda küpe olacak bir öğüt“ bırakmış.
Bunu kim söylemiş?
Elbette kuruluşun ve kurtuluşun lideri, dünya insanlık ailesinin barış, özgürlük ve
İnsan hakları noktasında kendisine çok şeyler borçlu olduğu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.
Son zamanlarda bazı densizlerin bazı TV kanallarında, hainleri kahraman, kahramanları hain gibi gösterdiği böyle bir zamanda “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi, sizce gereği gibi bilinebilir mi?..
Unutma ve unutturma projesi çoktan başladı ve de oldukça yol aldı.
Değerli okur! İnsan önce kendisiyle barışık olmalı sonra ailesiyle, aile ekosistemiyle daha sonra sokağıyla sokak ekosistemiyle canlı cansız kainatın her unsuru ile barışık olmalı.
Öyle değil mi?...
Her hangi bir konuda anlamlı, bilgi ve bilinç içinde tavır koymalı, başka varlıkları yok etmeden denge içinde yaşayarak varlığını korumalıdır. Çünkü her canlının içgüdüsü varlığını devam ettirmek “av – avcı” ilişkisi de ekolojik bir kuraldır.
Hz. Ademden bu yana bu böyle….
Tek hücreli canlıdan bu yana kendisi ile barışık olmamak insan denen canlının genlerinde var sanki, sürekli değişim ve dönüşüm biraz da buradan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. İnsan, insanlık için sürekli barış içinde olmalı, yaradılış da hiç bir şey statik değil dinamiktir.
Kim olursan ol. Mahallenle de, ilçenle de barışık ol.
İl ekosisteminle, bölge ekosisteminle barışık olmak, bütünüyle onu anlayarak, eylem etki değerlendirmeleri, artı ve eksileri de görerek, ölçüp biçip “hayatta en hakiki mürşit ilim ve fendir” terazisinden geçirerek kararlar vermek, ülkenle ve ekosistemi ile canlı cansız tüm unsurları ile barışık ve huzur içinde mutlu olmak ve mutlu kalmak muhteşem bir duygudur.
Yurt ekosistemi, yurt kavramı cidden çok önemli!
Yurt sevgisi, sahi yabancıların bu yurt’a sevgisi olabilir mi? “AV -AVCI İLİŞKİSİ” ekolojik kural; “yurtta sulh cihanda sulh“ anlayışı milletimizin genlerinde var. 2012’ye girerken, gönlüm öyle istiyor ki, demokratik hava kuşatsın her yanımızı, ileri demokrasi anlayışımız zirveye çıksın. Ne İmralı, Ne Silivri, Ne Kasdal, ne şu ada, ne bu ada, nede yassıada, zamanın demokratik ruhunu zedelemesin.
İnşallah bu yıldan sonra barış, sevgi, güven sarsın yurdumuzu ve dört bir yanımızı.
Değerli okurlarım, fitne fesat, kin ve nefret hiç bir hücreye dokuya organa ve vücuda sokulmamalı!
Ama gerçek durum öyle mi?
Bakın, ülkemiz ve sınır komşularımızla barışık mıyız?
Uzak komşularla nasıl aramız?
Örneğin şu Fransa krizi ve küreselleşmiş denen bu dünya da yakın komşu-uzak komşu farkı kaldı mı acaba! Dijitalize olmuş dünya ile barışık “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi o kadar önemli ki, bu hedef ne kadar doğru.
Değerli okurlarım! 9 Eylül Üniversitesinin 27.12.2011 tarihli oybirliği ile almış olduğu bu tarihi kararını sizinle paylaşarak yazımı noktalıyorum.
“Fransız Ulusal Meclisi’nin, “Parlamentoların tarih yazamayacağı” gerçeğini göz ardı ederek 22.12.2011 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nda 1915 yılının savaş koşullarında yaşanmış olan trajik olayları “Soykırım” olarak niteleyerek; buna karşı çıkmayı ve bunu ifade etmeyi suç sayan kararı temel insan haklarına düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı vurulmuş büyük bir darbedir.
Düşünme ve ifade özgürlüğünü suç sayan bu karar; tarihin engizisyon yasalarını hatırlatmakta ve aydınlanma döneminin akılcı ve özgürlükçü değerlerini hiçe saymakta; temel insan haklarına, insan onuruna, bilimsel gerçekliğe ve halkların uzlaşma kültürüne de aykırı düşmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesinin Senatosu olarak bu yanlış kararı şiddetle kınıyor ve Fransız kamuoyunu, Fransız Senatosu Üyelerini, aklıselim Fransız düşünürleri başta olmak üzere tüm Avrupa ve Dünya Kamuoyunu bu yanlış karara tepki vermeye davet ediyoruz.”
Not: YARABBİ! DÜNYA İNSANLIK AİLESİNE BARIŞ, KARDEŞLİK, SEVGİ, SAYGI ve GÜVEN DOLU NİCE SAĞLIKLI ve MUTLU YILLAR NASİP EYLE...