Didim’de İlluminati’nin Ayak Sesleri
CHP'nin Ege'deki bazı belediye başkan adaylarını apansız değiştirmesi sonrasında adaylardan bir örnekleme yaparak (rastgele birkaç isim seçerek) bir değerlendirme yaptım. Ortak yönleri şu, bu adayların: Rotary veya Lions'lara üyelikleri.. ve-ya çoğunlukla, bu İlluminati uzantılarının yaptıkları, daha çok, sosyal-kültürel aktivitelere çok yakın olmaları. Bu ani müdahaleler beni çok huylandırdı. Temayüllerde güçlü adayların aniden by-pass edilmesini neye yormalıydık. Yorduğum şeylerden biri ve en ağırlıklısı bu. Tabii, benim siyasetle ilgili en ufak bir şey yazmaya pek ilgim yok da, nedendir bilmiyorum, sanırım bir bilinç evresi geçişi yaşadım, insan incelemelerinden sistem incelemelerine geçtim. Sezilmesi ilk başta zor bir hisle başladı bu merak.
Kabalist öğreti Mısır kökenliymiş. İşi yarı geyiğe vurup, ta o zamanlardaki, oradaki kültür yoğuşmalarının da kökenini Türklere bağlamak isterim. Benim meselem hiçbir zaman ırkçılık veya ırkların kavimlerin birbirinden “üstünlüğü-alçaklığı” olmadı. İnsanları sevmemin sebebi insanlar da olmadı hiç. İnsanlarla güzel şeyler yapabilmek umudundaki o hayali insanı-insanları sevdim ben. Yoksa yani bir insan diğer bir insanı niye sever ki!
Didim'deki belediye başkan adayının aniden değiştirilmesi sonrasında değişik yorumlar yaptım kendimce. Taslak yorumlardı bunlar. Ona buna da sordum, görüşlerini aldım. Belki daha da görüşleri alınacaklar vardır. Çünkü ben burada bir buçuk yıldır kalıyorum.
Seçimlerin lafı edilmeye başlandığı zamanlarda yerel medyada da belirgin halde önemli iki önemli olay yaşandı. Birisi, Alevi “önderlerinden” birkaç kişiyle Belediye başkanı'nın dikleşmesi. Mesele mezhepsel bir mesele değil fakat yine de tabanı bölmek maksadıyla kullanılabilecek bir olguydu bu.
Sonra, Akbük belde belediyesinin de adının karıştığı, Mümin Kamacı'nın “kasetleri-iddiası” olayı ortaya çıktı. Fakat bu olay tabanı fazla etkileyecek gibi görünen bir gelişme değildi. Kasetler ister olsun ister olmasın, parti ismine değil de, Mümin Kamacı ismine çok önem veren tabanı fazla etkilemezdi. Fakat, buraya sonradan gelen oldukça büyük “kafadan CHP'li “ bir kitle-Alevi kitlesini belki etkileyebilir..
Sonra, bir durum daha ortaya çıktı. Ankara genel merkezle Akbük'ten ve başka birtakım kişilerin merkezin kararında da etkili olduğu söylendi. En azından, Akbük'ten birtakım kişiler Kamacı'nın adaylıktan alınmasından önce Ankara'ya gitmişlerdi.
Ben ilk önce bunun şu Alevilerin içinde yer etmiş, rantiyeci bir gurubun oyunları olduğunu, hatta bunların oyları bölerek (Kafadan CHP'li Aleviler, Mümin Kamacı'lı CHP'liler) CHP'ye burada seçimi kaybettirecekleri ve sonrasında AKP'ye yol açacakları şeklinde yorumlamıştım. İlk etapta,işi sadece rantiyeye yoruyordum... Çünkü Kamacı'ya diklenen Alevi gurubun içinde ideolojiyle inançla ilgisi olmayan Kürt Aleviler de vardı. Hatta PKK-BDP sempatizanı kişiler... Süreç denen bölünme yolunda BDP-PKK sempatizanı Kürt Aleviler'in bu işine gelebilirdi. Ve sonrasında AKP'nin genel zihniyeti içinde yer alan talancılık'a da yol açılmış olurdu. Bir taşla iki kuş, veya bir kaset bir dikleşme, bir merkezle Akbük mekiği, iki üç kuş birden vurulabilirdi.
Bunlar, benim kurduğum taslak yorumlardı.
Peki bu İlluminati örgütlerini nereye koymalı bu manzarada? Daha genel bir soru: Onlar gerçekten “aydınlık” mı isterler?
Kamacı'nın hiç beklenmedik şekilde adaylıktan alınması, yerine Deniz Ataba'nın atanması. Ataba 2010 yılında Didim'de,”dinlerin kardeşliği-barış-sevgi” içerikli bir faaliyette konuşması esnasında ilginç bir çıkış yapıyor. Bu “kardeşlik” içerikli faaliyette Didim'in ileri gelenleri var: kaymakam, belediye başkanı, il müdürleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri gibi. Çıkış dediğim şey ise şu: kiliseler, kiliselerin açılması... Bu çıkışı salonda bir şaşkınlık yaratıyor fakat sonra seyir normale dönüyor.
İlluminati'ye; ilk kurulduğu zamanlarda esaslı bir felsefe de lazımdı. Onlar mı aradı da Hegel'i buldular yoksa Hegel mi onları buldu bilmiyorum, felsefe olarak da Tez-anti tez felsefe olarak bünyelerine yerleşti. Bunun pratikteki anlamı: sadece kabalist inanç-açıklama sistemi yetmez, bir de bunun gerçek hayatta uyarlanabilir, yayılabilir olmasını sağlayacak güçlü bir araç gerekir. Felsefi bir temel, değil de bir yapıtaşı. Yani bir mücadele-ilerleyiş aracı. Bir şey yok etmek istiyorsan karşıtını onun karşısına koymalısın. Bu “Karşıt” kelimesini illaki top tüfek veya saldırganlık ifade eden bir şey olarak anlamamak lazım. Karşıt: bir şeyin karşısında duran şeydir, desek yeridir. İlluminati'nin uç örgütleri yok edilmek istenen şeylerin karşısında çoğunlukla azametli bir düşman gibi durmaz; yok edilmek-ele geçirilmek istenen şeyin karşısında güzel bir şey gibi durur. “Karşıt” gibi anlaşılmayan ama aslında felsefi düzlemde gerçekten karşıt olan. Yani mesele dönüp dolanıp “dinler arası diyaloga” mutlaka geliyor.
...
Yani sonuçta burada, Kamacı, CHP'den değil de, başka bir partiden seçime katılabilir. Muhtemelen CHP genel merkez Kamacı'yı adaylıktan alma kararından dönmeyecek gibi görünüyor. Kamacı, kendi kitlesini gittiği yere götürse bile oyların bölüneceğin kesin. Fakat sanırım Merkez CHP Kamacı'nın kaybettireceği CHP oylarına rağmen yeni adayla kazanabileceğini düşünüyor. CHP burada yeni adayla kazanamasa da, AKP'nin kazanması da aynı anlama geliyor. Neden?.. Yaşasın İlluminati!