content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Kas

Devletin Türk Ticaret Kanunu İle Yönetilmesi Üzerine‏

Galiba, devlet yönetimi ile özellikle liberal (özgürlükçü) demokratik devlet yönetimi ile şirket yönetimine (ki Türkiye’de yerli şirketlerin hemen hemen hepsi aile şirketkeridir) benzetme süreci daha bir süre devam edecektir. Aslında tamamen farklı mülkiyet yapılarına ve farklı yönetime (yönetimin devrine) tabidirler. Buradan genele gidildiğinde (devlet yönetimine) sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Şöyle ki;

Bendeniz şimdi kimi ayakta, kimi küçülmüş, kimi batmış 4 holdingde (Alarko, Cankurtaran, Toprak, Ekinciler) ve 2 büyük KOBİ düzeyinde şirketlerde çalıştım. Bu şirketlerin ortak özellikleri, ne kadar büyürlerse büyüsünler, ne kadar halka açılırlarsa açılsınlar yönetim ailelerin kontrolündedir. Özel mülkiyet ve bireysel yarar ön plandadır (azami kar elde etmek). Yönetimde de zamana, konjonktüre ve işletme biliminin gelişmesine pararel olarak “saltanat” usulü yani babadan oğula geçme sistemi hakimdir. Profesyonel yöneticilerin giderek artan oranda istihdam edilmelerine rağmen bu böyledir.

Devlet ise şimdilerde unutulmaya/unutturulmaya çalışılan mülkiyette “kamu yararını” ve yönetimde de “demokratik” yöntemleri kullanmak zorundadır. Kayırma bir yere kadar, devlet organlarının istihdamında liyakatı geniş tutmak zorundadır. En önemlisi kamu kaynaklarının (devlet işletmeleri ve şimdi artık özellikle vergi) kullanımının denetlenmesi (hesap verebilirlik) önemlidir. Bir üst düzey yetkilisi amirimin dediği gibi, “patronların zarar etme, hesapsız harcama yapma gibi bir lüksü ve yetkisi vardır.” Kamunun bu şirketler üzerinde vergi denetimi dışında bir denetim yetkisi teoride, özellikle 20 yy lın son çeyreğinden sonra dillendirilse de (Bağımsız Dış Denetim) pek bir mesafe alındığı söylenemez (bu konuda ayrı bir tartışma aslında).

                Parti disiplini sorunu da, kayırma ve liyakat sisteminin uygulanması gibi sınırları yasalarla belirlenemeyecek bir sorundur. Parti disiplini, milletin vekilinin “ifade özgürlüğünü” de sınırlayabilecek midir?  Bu parti disiplini, “iç ve dış mihraklara”, siyasi rakiplere koz vermemek adına, mutlak suskunluğa (biat) dönüşecek midir? O zaman demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partileri kendi içlerinde otoriterleşmeyi aşamadıktan sonra, biz seçmenlere demokrasi nutukları atmaları ne derece samimidir. Samimiyetin tersi ise ikiyüzlülüktür!!

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank