content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

21 Ağu

Devlete Teslim Olanlar, Milli İradeyi Kendi İradeleri Zannediyorlar

“Devleti değiştireceğim” diye yola çıkanlar, geriye doğru değişerek devlete teslim oldular…

Devlete sahip olduklarını düşünüyorlar…

Devlete sahip olmak, kibirli bir şey…
Düne kadar devletin siyahı iken, bugün devletin sahibi zannedince bu sefer kendini beyaz, ötekilerini siyah görmeye başladılar…
Çünkü devlete sahip olunca, kendini efendi diğerlerini ise maraba olarak görüyorlar.
Paylaşılamayan mutlak bir iktidar eninde sonunda yozlaşıyor, yozlaşırken, sözde sahiplerini de yozlaştırıyor… Ve topluma da büyük bedeller ödettiriyor.*

Bugün yaşanan tüm sorunlar, devlete esir düşünce, devletin zehirli dilini benimsemekten kaynaklanıyor… Aynen dünkü gibi…

Dün bittiği zannedilen tüm sorunlar aynen devam ediyor.
Çünkü, devleti yeniden ürettiler…
Ve sözde tasfiye ettikleri o devlet şimdi onların sahibi oldu. 
Devletin sahibi olmak için yola çıkanlar, devlete esir düştüler…
Şimdi devletin sahibi gibi konuşuyorlar…
Konuştukları dilin aslı sahibi değiller, bir bilseler…*

Devleti yenmenin birinci şartı iktidarı, yetkiyi paylaşmaktan geçiyor.

Hem de “milli irade” diye diye göklere çıkardığın milletinle paylaşmak, yetkiyi…
Yetkiyi paylaşınca mutlak iktidara da teslim olmaktan kurtarıyorsun kendini…
Ve en önemlisi yetkiyi paylaşınca da, iktidarın asıl sahibi olan millete teslim ediyorsun devleti.. Ve bunu yapınca eski devletin yerine de katılımcı bir demokrasiyi, merkezi devleti parçalayarak aşağıdan yukarıya doğru milletin hizmetçisi olan yeni devleti inşa ediyorsun….*

Ne diyordu Sevgili Münir Aktolga dünkü yazısında; “Türkiye’de burjuva demokratik devriminin temel sorunu,Devletçi üretim ilişkileri zemininden kaynaklanan antika merkeziyetçi Devlet yapısının yerine sivil toplumun yerelden yönetmesini esas alan bir yeniden yapılanmayı inşa sorunudur… Çünkü, Türkiye somutunda burjuva devrimi olayı, eski Devletçi üretim ilişkilerinin yerine kapitalist üretim ilişkilerinin inşasından ibarettir ki, bu da gene Türkiye somutunda sadece Kürtlerin değil bütün herkesin-bütün sivil toplum güçlerinin- yerelden yönetime katılabilmelerini zorunlu kılmaktadır… Ancak bu durumdadır ki, yeni Türkiye’nin devleti de aşağıdan yukarıya doğru örgütlenen bu sivil toplumun örgütlü gücü haline dönüşecektir… Aslında AK Parti ve Kürt demokratik hareketi bu mücadelede antika Devlete karşı aynı saflarda ortaya çıktılar ve birlikte yürüyerek eski Devletçi-Kemalist statükoyu alt ettiler.Ama şimdi, artık Anadolu burjuvazisinin bir kesimini temsil eder hale gelen Erdoğan ve danışmanlarından oluşan jakobenler, bir yandan başlangıçta bizzat kendisi bir koalisyon olarak ortaya çıkan AK Parti’yi dönüştürerek onun bir burjuva fraksiyon partisi haline gelmesine neden olurlarken, diğer yandan, Türkiye’nin zencilerinin “Kürtlerle olan tarihsel beraberliğini- koalisyonunu- da bozuyorlar!… Öyle ki, bunlar “Türk tipi başkanlık“ falan diye allem edip kallem ederek meseleyi bir Devlet meselesi, Devleti kurtarma meselesi haline getirmeye çalışıyorlar!.. Çünkü, “Devleti ele geçirdiklerini” sanarak mevcut yapıyı değiştirmeden ona el koyarak, onunla- Devletle-Devlet sınıfıyla- ittifaka kalkışan devrimin bu jakoben“kahramanları”- sonunda kendilerini Devletleştirdiler!… Ne kadar ilginç değil mi, Osmanlı artığı bir “stratejik zihniyetle” fethe çıkanlar fethederken fethedildiklerinin farkında bile olmadılar!!…

*

Aktolga yazısında ayrıca; “….. 20. yy kalıntısı antika bir “solculuk“-Kürt milliyetçiliğiyle karışık jakoben bir devrim anlayışıyla birlikte -gene 20. yy kalıntısı jakoben bir “siyah Türk devrimciliğiyle” savaşırken, aslında bunların her ikisi de ruh cağırır gibi “kurtarıcı bir yeni ruh, bir mehdi” arayan Devlete-Devletçiliğe hizmet ediyorlar. Etki-tepki ilişkisiyle birbirlerini yaratarak birbirlerinin varoluş koşullarını üreten bu arkaik güçler pusuda bekleyen Devlete hizmet ettiklerinin farkında bile değiller!…” diyerek, bugün yaşanan çatışmanın aynı zamanda eski devleti yeniden ürettiğini, ortaya çıkardığını tespit ediyordu.

*

Sonuç olarak bugün yaşanan çatışma aynı zamanda AK Parti’nin sonunu hazırlarken ve o’na bağlanan umutları yok ederken, eski devletin yeniden üretilmesine katkı sağlıyor. 

Türkiye’yi ise bugünkünden daha çok karanlık günler bekliyor…

*Ve Türkiye eninde sonunda büyük tarihi uzlaşmayı gerçekleştirecek. Gerçekleştiremez ise de çok büyük bedeller ödeyeceğiz.

Büyük tarihi uzlaşma ise varolan devletin dönüşmesini ve milletin iktidara ortak olmasını sağlayacak. Bugün yaşanan sorunların kaynağı olan devleti tasfiye etmeden, iktidarını milletle paylaşmadan eski sorunlar kendilerini yeniden üreterek devam edecek. Ve tasfiye günü gelinceye kadar acılar çekmeye, bedeller ödemeye devam edeceğiz..
Olan çocuklarımıza olacak… Millet kaybedecek… Asıl kaybedenler ise sözde mehdi ve kurtarıcı arayanlar olacak…
 
Son söz: Millet iradesini kendi iradesi zanneden, milletin iradesinin iktidarı paylaşmak ve yaygınlaştırmak olduğunu bilmeyenler kaybedecekler… İnşallah kaybetmeden yanlışlarını fark ederler de, büyük felakete giden cehennem yolunu döşemekten ve katkı sunmaktan vazgeçerler… Yoksa, bugüne kadar çekilmiş acıları aratacak, daha büyük acılar ve trajediler yaşayacağız. 

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank