Devlet Milletin Önünde Diz Çöker, Devlet Milletten Özür Diler.
Geçen gün bir arkadaşım sosyal medyada paylaşmıştı. “Dünyanın her yerinde Cumhuriyetçi partiler sağcı olurken, bizde nedense solcu oluyor” diye...
Bizde ise geleneksel devleti savunmak, o’nun resmi ideolejisinin liderinin askeri olmakla övünenlerin bunu solculuk zannetmeleri...
Resmi ideolojiyi solculuk ve çağdaşlık zanneden partiler, örgütler, yığınlar...
Din karşıtlığını, halkının inancının karşısında durmayı, modernlik zanneden solcular(!)
****
Devletin Dersim’de, Güneydoğu’da yaptıklarını ‘devlete diz çöktürmek’ isteyenlerin, diz çökertilmesi olarak gören, kendini çağdaş, modern, aydın, solcu zanneden milyonlar...
Milletin farklılıklarını kabul eden, yasalarla teminat altına alan; inancından, dilinden, etnik farklılığından, düşüncesinden dolayı acılar çekmediği bir Türkiye’yi, küresel güçlere teslim olmuş olarak değerlendiren çağdaşlar...
****
En son Dersim üzerinden yaşanan tartışmalar, çözüm süreci üzerinden kopan fırtınalar, zihniyetlerimizi ortaya koyuyor.
Dersim üzerinden meseleye devlete diz çöktürmek, emperyalistlerin işbirlikçileri, gericiler diye bakanlar otoriter devleti temsil ediyorlar ve o’nu besliyorlar.
Kürt sorununun çözülmesine yönelik devam eden, çözüm sürecini ise çözülme olarak görenler, şiddetin büyümesini isteyenler de, ne söylerlerse söylesinler eski Türkiye’yi temsil ediyorlar.
****
Dersimle ilgili son yaşanan tartışmalar ise yeni ve eskiyi temsil eden zihniyetlerin çatışmasıdır. Aynı zamanda net olarak kimin nerede durduğunu gösteren tartışmalardır.
Yolsuzluk, Cumhurbaşkanlık binası
üzerinden yaşanan tartışmalar ise eskinin, hikaye tartışmalarıdır.
Çünkü asıl olan yolsuzluk değildir. Çünkü 90 yıllık cumhuriyetin özünü zaten yolsuzluklar oluşturmaktadır. Asıl mesele devletin değişimidir ki, tartışmalara bakınca bunu açıkça görmek mümkündür.
****
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Erzurum konuşması, yeni Türkiye’nin yeni zihniyetini temsil ediyor. O söz bir zihniyet devriminin, paradigma değişikliğinin net ifadesidir.
Başbakan Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Tunceli ziyareti ile ilgili yaptığı konuşmada,“devlet el öpmez” dediğini belirterek şöyle konuştu; “Biz de diyoruz ki, devlet el öptürmez, millete diz çöktürmez. Devlet, milletin huzurunda diz çöker, ders alır ama millete diz çöktürmez.”
****
Otoriter ve demokratik devlet ayrımı tam da bu. Millete diz çöktüren, millete el öptüren, millete farklılığından dolayı sürgünlere gönderen, milletin farklı inancından dolayı yasaklayan, milletin etnik farklılığından dolayı katleden, milletin farklı düşüncesinden dolayı b.k yediren, milletine cezaevlerinde zorla istiklal marşı söyleten, milletine farklı olmasına rağmen zorla Türk olduğunu deklere ettiren devletin ta kendisi, dünyanın neresinde olursa olsun, otoriter bir devlettir.
****
Başbakan Ahmet Davutoğlu, tam da yeni demokratik devletin özünü anlatıyor.
Milletin sorunu çözmek için, el öpen, milletinin önünde diz çöken, hizmetçi bir devletten söz ediyor.
Çünkü devlet millet için var.
Milletin mutluluğu için var.
Milletin yaşam kalitesini artırmak için var.
Milletin tüm farklılıklarının devleti olmak için var.
Yani milletin ortak paydaşı olmak için var.
****
Eski devlet, milletine diz çöktürmek kurgulanmış ve yapılanmış bir devlettir.
Zihniyeti ile, anayasası, yasaları ve bürokrasisiyle bir bütündür.
Otoriter bir devlet ile demokratik bir devletin en önemli farklılığı galiba, özür ve diz çöktürmek sözcüklerinde gizli.
“Devlet özür dilemez”, “devlet diz çökmez” diyenler, net olarak eski devlet zihniyetini temsil ediyorlar.
Devletin bir yanlışlık yaptığında milletinden özür dilemesi, milletinin sorunu çözmek için önünde diz çökmesi gerektiğini söyleyenler de, yeni demokratik zihniyeti temsil ediyorlar.
****
İkili bir ayrım söz konusu bugün Türkiye de...
Eskinin ve yeninin temsilcileri...
Tüm ayrışma ve mücadele bu iki zihniyet arasında yaşanıyor.
Diğer tüm konular tali konular...
****
Göreceksiniz ki, 2015 genel seçimlerini de yeni zihniyetin temsilcileri kazanacak.
Eski zihniyetin temsilcileri, 2002 yılından beri kaybettikleri gibi yine kaybedecekler.
Ve ben, yine yeni zihniyetin yanında yer alacağım.
Çünkü, milleti karşısında diz çökmeyen, el öpmeyen bir devlet benim devletim değil.
Sonuç da, devlet millet için var, millet devlet için değil... Benim tercihim millet için olan devlet...
Son söz: Yapılan kamuoyu yoklamaları ise hikayedir. Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu adını bile bilmediğimiz partiyi yüzde 6’larda gösteren bir kamuoyu araştırması, manipüle yapmak için üzerinden oynanmış, algı operasyonudur. Neden bunu yazıyorum? Çünkü, 2015 seçimlerinde açık bugünden tercihimi ilan ediyorum. Tercihimi yeni zihniyetten ve millet için devlet diyenlerden yana yapacağım. Biline... Karınca hikayesini birilerinin bir kez okumasını isterim...