Devlet Kurumlarını Yeniden Düzenlemek Yeterli mi?
Nihayet kimse saklamıyor, Türkiye değişim geçiriyor. Bir başka ifade ile sistem değiştiriyor. Otoriter ve vesayetçi bir sistemden daha toplumcu ve halkının değerlerine daha önem veren bir sisteme doğru yol alınıyor.
Bu durum elbette ülkemizin dünya siyasetindeki yerini ve durumunu da etkileyecektir. Bu etkilemenin iki ayağı var, birincisi siyaset ikincisi ise ekonomi… İki ayrı unsurlarmış gibi gözükseler de birbirleri ile sıkı ilişkileri vardır. Zira siyaseti yönlendiren ekonomidir. Dolayısıyla ekonomiyi kimler yönetiyorsa siyaseti de onlar yönlendiriyor demektir.
Dünya siyaseti SSCB’nin yıkılmasından sonra Müslüman dünyasına odaklanmış durumda. SSCB ile ABD’nin kontrol ettiği Müslüman coğrafyası SSCB’nin yıkılmasıyla boşta kaldı. Dünya ulaşım yollarının odağında olması ve aynı zamanda enerji kaynaklarının göbeğinde oturmasından dolayı Müslüman coğrafyası son yüzyılın en büyük operasyonlarının burada gerçekleşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de de operasyon yapılmasını da bu yönde değerlendirmek gerekir.
Öyleyse şu soruyu sorabilir-miyiz,” bu değişimin planlayıcıları kimlerdir?”.Buna bağlı olarak da “ülke içerisinde bunu yürüten kesimler kimler?” Elbette birinci sorunun cevabını ” filanca devlet, kurum veya örgüt” şeklinde vermemiz mümkün değil.Bunun cevabını net veremeyiz,ama sonucunu net olarak görebiliyoruz.
Cevabını net olarak veremediğimiz bir soru daha var ki; Cevabını verebilmemiz için neticesinin görülmesi gerekir.O soruda şu;”Bu operasyonu destekleyen yurt dışı kesimler acaba gerçekten AKP fikriyatına paralel veya o fikre saygı gösteren fikir yapısına mı sahipler,yoksa işin gereği olarak AKP’yi mi kurguladılar.
Bu iki unsur arasında büyük fark var. Eğer AKP kendiliğinden ortaya çıkıp böyle bir değişimin mücadelesine başlamışsa ve yurt dışı unsurlar sonradan buna ortak olmuşlarsa ipler AKP’nin ellerinde demektir ki, bu AKP’nin çok güçlü olduğunu ve AKP zihniyetinin artık Türkiye de nice on yıllar sürecek demektir.
Yok, eğer AKP yurt dışı unsurların teklif ve desteği ile kuruldu ise; AKP’ye payanda olan güçlerin AKP’den faydalandıkları sürece destek olacaklar demektir. Bu da AKP yurt içi değişim çalışmalarının yurt dışı şartlarına bağlı olduğunu gösterir. Yani AKP sırat köprüsü üzerinde yürümektedir.
AKP ne yapmalıdır, yani dönüşümün yerli yerine oturması ve başarıya ulaşması için ne yapmalıdır?
Öncelikle şunu belirtmekte var. Yukarıda da belirttiğim gibi ülke huzurunun sağlanması bütün kesimlerin ve unsurların talep ettiklerini asgari düzeyde almaları gerekir. Bunu sağlamanın birinci koşulu ekonominin düzenli ve kontrol edilebilir olmasıdır. Sermaye kesimi yani burjuva bu ülkenin asli unsurlarına yabancı şu veya bu adlarla ruhlarını satmış, nemalandıkları ülkenin kültürüne hor bakmamalılar. Bir başka ifade ile Anadolu topraklarının kültürüne sahip çıkmaları ve hatta lokomotifi olmalarıdır.
Turgut Özal’ın başlattığı Anadolu sermayesini güçlendirme hareketini AKP devam ettirmelidir. Geçmiş sistemin bertaraf olmasının en büyük nedeni olan sermayenin mankurtlaşmış ellerde toplanmasına izin vermemelidir. Zira mankurtlar için liberal olmuş, sosyalist olmuş, dinci olmuş, dinsiz olmuş hiç önemli değildir.
Onlar için önemli olan sahibine sadakatle hizmet etmek duygusudur…