content Eşref Zeki PARLAK İstanbul/Üsküdar doğumlu olup memleketi Trabzon/OF'dur. Okan Üniversite İçmimarlık lisans eğitimini almaktadır. Lisans programının ilk senesinde İçmimarlık Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilip hemen ardından yapılan Fakülte Temsilciliğinde Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Başkanı olmuştur. Bilgi yelpazesinin geniş olmasına önem vererek her konuda araştırmalarına devam etmektedir. Özellikle insan psikolojisi üzerine 2002 yılından beri araştırmalar yapmaktadır. Bunun yanında felsefe, siyaset, bilim ve dini alanlarda kapsamlı araştırmaları bulunmaktadır. Geniş bir kitap arşivi bulunmakla birlikte güzel konuşma sanatı üzerine kendisini çeşitli kaynaklardan geliştirmiştir/geliştirmeye devam etmektedir. 7 Eylül 2008'de Türk İç Mimarlar Grubu'nu kurmuştur. Kısa süre içinde 4000'i aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı içmimarlık grubunu(Türk İç Mimarlar Grubu) kurmuştur. Birçok dernek ve klüpte üyeliği bulunmakla beraber Ataşehir Trabzonlular Derneği'nin kurucu üyelerindendir. Alanında ün yapmış sanat hocalarıyla çeşitli sanatsal aktivitelerde bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli gazeteci, köşe yazarlarıyla araştırmalarda bulunmaktadır. Yabancı dil olarak İngilizce bilmektedir. Eşref Zeki PARLAK
22 Mar

Derin Tarikatçılar ile Derin Atatürkçüler

Derin organizatörlerin yürüttüğü faaliyetler farklı dallarda olsa da aslında amaçlar hep aynı ilkeye hizmet ediyor... Geçenlerde bir üniversitenin öğretim görevlisi profesör ile sohbet ederken konu "çağdaşlık" kavramı üzerinden birçok kola ayrıldı. Konu çağdaşlık olunca dini katmadan olmaz tabi.

İnsanlara "çağdaşlıktan" bahsedince akla hemen sözde iki kutup geliyor; bir tarafta Atatürk ilkeleri diğer tarafta ise din rejimi...

Aslında bu düşünceye sahip olmak çağdaşlık değil çağ dışılıktır.

Bu hocamız, başörtünün tamamen siyasi bir çıkar olduğunu savunup çağdaşlığa aykırı olduğunu, bin beş yüz sene önceki düşünceleri zamanımıza taşımanın yanlış olduğunu savunup durdu...

İnsanları ön yargılı ilan eden bu hocamız, bir bakışta başörtülü bir kimsenin ne niyetle başörtü taktığını anlarmış. Acaba bu durumda kim ön yargılı oluyor? İnsanlar mı kendisi mi?

Velhasıl, bu hocamızın zamanında dersine giren bir başörtülü bayan bu prof ile münakaşaya girmiş, prof bu başörtülü öğrenciyi odasına davet ettiğinde başörtülü bayan aynen şunları demiş:

"Sayın hocam! Ben bu başörtüyü din için felan takmıyorum. Bu başörtüsünü kaç kişiye daha yayabilirim bilinci ile buraya geldim!" demiş...

Yani daha ne demeli bilemiyorum...

Sırf böyle bir olay yaşandı diye kalkıp başörtülüleri toptan siyasete eyalet etmek ne profesörlüğe ne de insanlığa yakışan bir durum.

***

İnsanlar okudukları kitaplara, kaynaklara veya belgelere güvenerek hareket etmemeli; objektif bir bakış açısı ile olayları değerlendirmelidir.

Sonuçta tüm bilgi ve belgeler, özellikle Türkiye gibi bir ülkede taraflıdır...

Hocamızın ve birçok insanın gözünden kaçan bir şey var. O da; Atatürk'ü insanlara kötü gösterenler ile tarikatları kötü gösterip dindar olmayı çağ dışı olarak gösterenler aynı grubun, düşmanın, tarafın mensuplarıdır.

İşte yukarıdaki çakma başörtülü bayan da bu durumun en büyük delilidir.

Daha net bir delil isterseniz içimizden bir kuruma, askeriyeye bakalım. Atatürkçülük adeta bir din haline getirilmiş, Atatürkün ilkeleri İslam'ın beş şartı gibi Atatürkçülüğün olmazsa olmazı haline getirilmiş...

Gladio, ergenekon ya da ne örgütü derseniz deyin. Zamanında içimizde oluşturulan gizli lobilerin bu oyunları vesilesi ile Türkiye kutuplar ülkesi olmuştur.

Şuanda verilen derin devlet savaşının asıl temelinde yatan bu kutuplaşmayı sağlayanları deşifre edip olası kaos ortamını bertaraf etmektir.

Ama maalesef çoğu insanımız bunu anlamakta güçlük çekip, operasyonu başlatan taraf AKP olduğu için tüm bu operasyonun altında zıt kutuplar art niyet arıyorlar. Aynı şekilde böyle bir operasyonu CHP başlatmış olsaydı derin devletin tarikatçıları muridlerini galyana getirecekti.

Derin devlet tüm maskelerini olası harekata karşı kullanmaktadır. Eğer atak Atatürkçü taraftan geliyorsa dinci yüzünü, dinci taraftan geliyorsa Atatürkçü yüzünü kullanmaktadır.

İnşaAllah bunu anlamaya başladığımızda birçok şeyi aşmaya başlayacağız demektir...

***

Türkiye'nin gündemi seçimlere kadar belli, seçimlere yaklaşırken ise birçok sıkıntının yaşanabileceğini düşünüyorum. Keza önceleri Tayyip Erdoğan'a karşı bir suikast girişiminden bahsediyordum.

Halen daha derin faaliyetçilerin bu silahını kullanacağını düşünüyorum. Zira aksi durumda AKP'nin tekrar iktidar olması hem derin devletin yok olma olasılığı hem de Türkiye'nin daha da gelişip güçlenmesi manasına gelir.

Ayrıca Tayyip Erdoğan'a yapılması beklenen suikast gişiminin başarısızlığı ya da iptal olma olasılığı da ele alınmış olması gerek ki; ergenekon sanıkları milletvekili olmaya hazırlanıyor...

Önceden beri derin devletin partilerinden bahsederken işte tam olarak bundan bahsediyordum. Hatta hatırlarsanız sizlere şunu arz etmiştim: "Derin devletin her kanadını kırabilirsiniz ama siyasi kanadını kırmanız çok güçtür."

Bunun farkında olan derin devlet mensuplarının da bu durumu değerlendirmesine şaşırmamak gerek.

BDP gibi kime hizmet ettiği ortada olan bir parti gibi derin devlet partileri de çok yakında tarafını belli edecek...

***

İçimizdeki lobi oyuncularına dikkat etmemiz gerekiyor. Bu lobiciler öyle çok, öyle yayılmışlar ki; hangi taşı kaldırsanız bu lobinin ürünlerini görüyorsunuz...

Eşref Zeki PARLAK

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank