Derin Muamma. Türkiye Hukuk Devleti mi?
Hukuk; insanlık tarihi boyunca tek bir amaca odaklananların savunduğu
kavramdır.
Her insan doğuştan eşittir.
Yani çaba; din, dil, ırk, renk, cins, statü, ayırmaksızın herkesin eşit
olduğu anlayışını yerleştirmek ve güç ve yetki sahibi siyasi iktidarı,
hukuk kuralları ile denetlenebilir hale getirmek, bunun içinde yargı
bağımsızlığı ile hukuk devletinin işlerlik kazandırmak olmuştur.
Bazı insanlar soyluluk, bazı insanlar konum , bazıları servet, bazıları
taşıdığı sıfat nedeniyle diğer insanlardan ayrıcalık peşinde olmuştur.
Savcılık MİT müsteşar ve yardımcılarının ifadeye çağırdı. yakalama
kararı çıkardı. Soruşturmayı yapan savcı, görevden alındı.
Bazıları ; MİT üzerinden iktidara yönelik bir operasyon yürütüldüğüne
inanırken, yine de düğmeye kimin ve neden bastığını öğrenmek istiyor.
Ancak, derin muamma* devam ediyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter'daki açıklamada: Dosyanın savcıdan
alınması AKP yargısının ne kadar tarafsız ve bağımsız olduğunu bir kez daha
ortaya koymuştur. Dokunan yanmaya devam ediyor. AKP adalete bir düğüm daha atmıştır.
Bu AKP'nin yargısıdır diyorduk bizi eleştiriyorlardı. Bir kez
daha haklılığımız ortaya çıkmıştır. CHP'li belediyelerde çalışanlar,
öğrenciler, gazeteciler tutuklanınca yargı bağımsız oluyor AKP'ye dokununca
savcıya el çektiriliyor. Bu olay AKP yargısının, Özel Yetkili Mahkemelerin
meşruiyetini tamamen ortadan kaldırmıştır. Tutuklama kararları meşruiyetini
yitirmiştir, diyor.
* *
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne diyor: Türkiye'nin içinde bulunduğu bölge
olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Bölgemiz hiçbir zaman bu kadar sıcak
ortam içinde olmadı... İşte böyle bir ortamda kanunlarla kurumlara verilen
yetkiler var. Kurumlar kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine
getirirlerken, bu görevleri yerine getirmelerinden dolayı suçlanırken çok
dikkatli olunması gerekir. Dolayısıyla bu konular ve bütün bunların
yaşanması bugün Türkiye için biraz talihsizlik ve üzücüdür.
* *
Özel yetkili savcıların, MİT müsteşarı ve 4 eski MİT görevlisine yönelik
operasyonda hükümetle de restleşme içine girmeleri sonucu, kriz yasama
organı tarafından çözülecek mi?
MİT yasasında değişiklik önerisi yapıldı. Bir maddelik teklifte; 1 Kasım
1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet istihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu'nun 26. Maddesi 'Soruşturma İzni'
başlığıyla şu şekilde değiştiriliyor: "MİT mensuplarının veya Başbakan
tarafından özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenlerin, görevin
niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan
suçlardan dolayı ya da 2571 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci
maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev
alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma
yapılması Başbakan'ın iznine bağlıdır.
Oysa; Müsteşar şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılıyorsa, 250'nci maddede
sayan katalog suçlar kapsamında bir soruşturma yürütülüyor demektir ki, bu
durumda izin verme şartı yoktur.
250'nci maddedeki tek istisna; Yargılaması Anayasa Mahkemesi ve
Yargıtay'da yapılacaktır. Eski Genelkurmay Başkanı hakkında Özel Yetkili
Savcılık ve mahkemede yürütüldü. Oysa o soruşturmada Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'nın, kovuşturma aşamasında da Yüce Divan'ın yetkili olması
gerekirdi ama uygulama bu şekilde olmadı.
Müsteşar Özel Yetkili Savcı'nın davetine icabet etmezse iki ihtimal
var. Birincisi, savcı, müsteşar hakkında yakalama kararı çıkartır. O zaman
ne olur, bir düşünün. İkinci ihtimal ise en az birincisi kadar vahimdir:
Müsteşar ifade vermeye gitmez ve hiçbir şey olmaz. Bu ihtimal gerçekleşirse
yargı büsbütün yok olur. Zaten şimdi var mı yok mu belli değil ama bu
tartışmayla tamamen yok olur. Bu yüzden gitmemezlik yapmamalıdır.
MİT yetkilileri; kendilerine Başbakan tarafından verilen görevi
yapmışlardır. Ama, onların kanuna uygun olduğu gibi kanunsuz görevi kabul
etmek gibi bir sorumlulukları vardır.
MİT yetkililerinin; hukuka, anayasaya, yasalara saygılı olup olmadıkları,
hukukun o kurumda da geçerli olup olmadığı ifade verip vermelerine
bağlıdır.
Aksi halde; MİT için hukuk kuralları işlemez gibi bir sonuç çıkar ki Hukuk
devleti'nde, demokrasi'de, böyle bir şeyi kabul etmek ve anlamak mümkün
değildir.
Demokrasinin ve kanun önünde eşitliğin olduğu bir ülkede kişiye özel
düzenleme yapılamaz.
* *
Günün Sözü: Taşlar yan yana dizildiğinde kimin kazanacağı belli olmaz.