Denyolu Günler
Yaklaşık iki yıldır görmediğim bir denyoyu gördüm bir marketin önünde. Tam da ayrılıyordu, göz göze geldik. Sağ tarafımda bir şeyler görmüşçesine yüzümü çevirdim.
Bundan iki gün önce de arkamdan yetişen bir sesle geriye dönmek zorunda kalmıştım. Ümit hocaaaam! Ümit hocaaaam! Bir döndüm ki ne göreyim! Adı önemli değil. Ölü ve dirilerin peşinde koşan, yetinmeyip gözüyle bizde coşan... o kişi.
Birgün, ki samimiyetle söylüyorum bunu, uzunca bir süre-bir dönem, onlar gibi olmayı seçeceğim. Dünya nasıl görünüyor ola gözlerine? Merakımı gidereceğim.
Önümü dönsem bu sefer onların yüzlerinde sırtlarını görüyorum. Yalan söyleyen kıçıyla konuşur. Bu yüzden sevmiyorum yüze kıç olmayı. Bu denyalar (denya: tenya benzeri bir varlık), güzel Türkçemizi de bozan kişiler bence. Yüz göz olmanın yanı sıra bir de yüz kıç olmayı benim zihnim nasıl üretti? Suç onların. Hale bak! : Denya! Yüz kıç olmak. Arka çekmek... Ne çirkin, ne kaba şeyler!
Yeni sayılabilecek kadar yakın bir zamanda buraya gelen biri var. İzliyorum onu geldiğinden beridir. Nasıl bir değişim gösterecek acaba? diye. Özellikle onu seçmemim önemli bir sebebi var. Basit biri. Sade yani. Yavaş yavaş değişmeye başladı. Şekli şemali parlamaya başladı. Sebeplerden birisi şu: ömründe 1'den çok kadını çıplakken bir arada görmemiş. Altımkum'da fizibilite çalışmaları yapıyor. İnsan karısını da alır yanına; götürür, gezdirir, değil mi? Yoook! olmaz. Hava sıcak zaten. Çarpar marpar garı, sen evde işine bak! Hem fakir hem zikri büyük.
Sizlere, burada dışarı çıkmama çabalarım konusunda ne kadar haklı olduğumu bilmem anlatabiliyor muyum. Çıksam da zaten en insanı az yolları seçtiğimi de anlatmaya çalışıyorum.
Yemek de yiyeyim demiştim. Eve gitmeden önce. İki masa ötede bir başka...ne denir? nasıl denir?.. bir şey bana bakıyordu. ColorMatik gözlük...fakat dükkanın sundurmasından dolayı az kararmış bir gözlük... tuhaf tuhaf hareketler... kaş göz etmeler... süklüm püklüm birtakım hareketler... Tez kaçtım oradan. Aynı gün içinde üç denya, bir de iki gün önceki süper denyo ile karşılaşma hatırası... çok fazlaydı. Tez kaçtım oradan.
***
Geçmişe kelimeler aracılığıyla yolculuklara devam ediyorum. Zaman kavramlarımda değişimler olsa da, bu değişimlerin olumsuz akıl kaymaları olduğunu düşünmenizi istemem. Benim aklım kaymaz. Benim aklımda kayarlar. Kelimeler.
"Alışmak" diye bir kelime var. Bilmem, unutuldu mu? Derslerde genelde ben konuştuğum için, dışarıyla da pek bir ilişkim olmadığı için... yok yok bu unutulmuştur. Alışmak: yanıcı bir şeyin yavaş yavaş alevlenmesi demektir.
Bir insanın bir şeye, bir işe.. alışması da o kök anlamdan geliyor. Yavaş yavaş yanmaya, tabii olumlu anlamda yanmak, ısınmaya başlamak.