content

29 Ağu

Demokrasi ve Hukusal Eşitlik

Hemen herkes yine nutuklar atmaya başladı. Kimi çağdaşlıktan, kimi İslam'dan, kimi reformdan, kimi insan haklarından, kimi özgürlükten dem vuruyor.

Oldum olası fanatik taraftarlığın neden kaynaklandığını, kişinin sevdiği insan için ölüme neden ve niçin koştuğunu çözememişimdir.

İnsanoğlu garip bir yaratık. Sadece anne, yavrusu için canını verirken erkeğin yavrusu için canını vermesi istisnadır. Kendi yavrusu için canını veremeyen erkek, sevdiği siyasetçi, lider kim ise onun için rahatlıkla canını verebiliyor.

Dünyada genellikle böyle iken, gelişmiş toplumlarda bu oran tabi ki gittikçe düşüyor. Örneğin biz Türklerde lider için kendini öldürme oranı hemen hemen sıfıra yakın. Tarihte de böyleydi cumhuriyet döneminde de böyle.

Menderes idam edilirken sadakatli yığınlardan hiç biri tepki gelmedi. Hele yakıp yıkma da Türklerde yoktur. İstisnalar vardır ama çok ama çok azdır.

Uzun yıllar ölesiye destekledikleri liderlerini, sırf batı karşıtı ya da batı istedi diye bir anda satan halk yığınlarını, isyanlarını, yakıp yıkmalarını gördükçe insanda tiksinti oluşuyor.

Ülkelerde Arap baharı adıyla Ortadoğu'da yakılıp, yıkılan kentleri katledilenleri gördükçe, dünyanın diğer yerlerinde neden böylesi durumlar olmuyor sorusu aklıma takılıyor.

Söz konusu Müslüman bir ülke olunca, batı-Hıristiyan dünya hemen ayağa kalkıyor. Yok demokrasiye kurşunmuş, yok demokratikleşme durmamalıymış.

Bakın! Demokrasi de demokrasi diyenler, kanun önünde herkes eşittir ilkesini ne yazık ki hep ikinci plana atarlar. Aslında demokrasi, ülkeyi yöneten siyasetçinin, elit tabakanın, büyük işadamının dokunulmazlık zırhına büründürüldüğü sistemdir.

Bakın Türkiye'de, başbakanken dokunulmaz iken birçok dosyaları vardı, yargılanabildiler mi? Susurluk nedeniyle sanıklar yargılanırken bazı makamda olanlar yargılanabiliyor mu?

Ya da Anayasa Mahkemesine gönderilen bakanların hangisi cezalandırılabildi? Toplumun, kamuoyunun gazını almaktan başka sonucu var mı?

Şu anda cezaevlerinde bakan, milletvekili, bürokrat, asker, profesör, iş adamı, gazeteci, sanatçı var mı? Bunlar hiç mi suç işlemez. Suç yoksul alt tabaka tarafından mı işlenir?

Dokunulmazlık zırhıyla cezalandırılmaktan muaf tutulan siyasetçiler, katil, hırsız rüşvetçi terörist kimlikleriyle demokrasi rejiminde rahatlıkla milletvekilliği yapıyor ve halk için yasa çıkarıyor. Odacılık, memurluk yapamaz denilenler milletvekili oluyor.

Bunun adı da demokrasi oluyor. Kapitalizm, soylular, aristokrasi, burjuvazi, yığınları zaptrurapt altına almak için demokrasiyi icat ettiler. Demokrasi oyuncağı ile oynatıp duruyorlar. Ama hukuk, suç ve ceza sadece yığınlara işler, başkasına işlemez mantığını kimse düşünmüyor bile.

Bürokrasiye bakın üst düzey bürokratların kaçta kaçı hakkında dosya var. Profesörler hakkında kaç tane dosya var, iş adamlarına bakın kaçta kaçı içerde, Gazetecilere bakın, kaçı meslek dışında. Siyasi amaçlı tutuklamaları kastetmiyorum.

Demokrasi kamuflajı altında ülkeler işgal eden, yakıp yıkan öldüren ABD, İngiltere ve İsrail demokrasi de diyor başka bir şey demiyor. Afganistan ve Irak'ta demokrasi getireceğiz diye 3 milyona yakın insanı öldürmemişler gibi hala demokrasi diyorlar.

Ortadoğu'da her taraf alevler içinde yanarken insanlar katledilirken, Türkiye ve dünya medyasını tararken bunlar aklıma geldi. Ve Spartaküs filmindeki kölelerin isyanı. İzlemedinizse mutlaka izleyin derim.

Günün Sözü; Hayatta ya başkalarının yolunu takip edersin ya kendi yolunu kendin çizersin.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank