“Yeni, Sivil Anayasa” konulu makalemde geniş mantık, evrensel hukuk, reel içtihat ve hukuk-u düvel emsalleri itibarıyla anlatmaya, açıklamaya çalıştığım: Demokrasi, Adalet ahlâkı ve hukuk kavramları, bir toplum olarak insanca yaşamanın, toplumsal sözleşmelerin, hak, hürriyet, görev, yetki ve sorumluluklarının temel unsuru olup;
Demokrasi: “Devletin hakiki sahibi olan halkın yaşamı, birbirleri ve devlet ile ilişkileri konusunda "doğru, onurlu, sorumlu, adil ve dürüst (norm) kuralların h
er daim yürürlükte kalması, değişmez, değiştirilemez ve her şeye rağmen geçerli, uygulanır olması halidir.”
Buna göre:
1. Demokrasi adalet ve barışı temin eden ve teminat altına alan kurallar bütünüdür.
2. Demokrasi kesinlikle ve asla keyfiliğe yer vermeyen kuralsızlık değildir.
3. Demokrasi İslâmi ve İnsani, Evrensel bir kurumdur. Kuralları sabit ve standarttır.
4. Demokrasinin öznesi olan “fikir, düşünce, söz söyleme” hürriyeti, yaşama hakkı ile eş değeri haizdir ve birinin hak ve hürriyeti “ancak, sadece ve nihayet” bir diğerinin / ötekinin hak ve hürriyetinin başladığı yere kadardır. Kişiler bir araya geldikçe bu hürriyetlerin kapsamı genişleyebilir. Ancak sınır: Başkalarının (kurum veya şahıs) hak ve hürriyetlerinin başladığı yere kadardır. Bu sınır aşılamaz ve asla aşındırılamaz.
Demokrasinin teminatı adalet ve hukuk; Adalet ve Hukuk’un istinadı ise mutlak hak, karşılıklı saygı, kanunlarda ve kanunlar karşısında eşitlik ve yaşam boyutunda dürüstlüktür. Şu hale nazaran: Demokrasi adı altında sergilenen disiplinsizlik, kontrolsüzlük, takipsizlik, insan (hayvan, canlı-cansız varlık) hakları, adalet ve hukuka saygısızlık pek iğrenç bir vahşet, utanç verici dalâlet, bilime hıyanet, koyu taassup, cehalet ve vahşettir.
Dolayısıyla kurumlar ve bireyler, öncelikle hak, görev ve sorumlulukları en onurlu ve adil biçimde tanımlanmış ve sınırlanmış olmak koşuluyla: “karşılıklı saygı” ilkesine uygun bir yaşam sürmeye mecburdurlar. Özel, yerel, bölgesel, yasal ve kurumsal sorunu olan hukukun içinde çözüm aramaya ve bütün sorunları “adalet, hukuk ve ahlâk kuralları içinde” çözmeye mecburdur. Kamusal alan ve toplumsal hakların korunması ve/veya geliştirilmesi yönünden gerekli ve zorunlu olması halinde: Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı; Başta AB+ABD ülkeleri olmak üzere, dünyada uygulanan "ortak hukuk" usul ve prosedür şöyledir:
1. Bireysel eylem ve gösteri yürüyüşü: Barışçıl olmak "genel ahlâk, kamu düzeni ve yerleşik hukuka aykırı" öğeler içermemek koşuluyla, kişisel güvenlik nedeniyle mülki amire ihbar / bildirim dışında; İzin dâhil her hangi bir kurala tabii değildir.
2. Kitlesel Eylem, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri: Belirli sayıda ve sorumlu bir "Organizasyon komitesi" tarafından hazırlanmak, düzenlenmek, ifa, icra ve idare edilmek;
Önceden Mülki İdareye "etkinliğin ihbarı" amacıyla bildirilmek; Bu bildirimde yer, güzergâh, tarih ve saat / süre gibi bilgileri açıklamak kayıt ve şartıyla....
3. Kitlesel Gösteri ve yürüyüş sırasında: Kamu, kişisel ve özel mülkiyete kesinlikle zarar vermemek; Her hangi bir nedenle veya kazara, zarar, hasar, yahut tahrip vaki olur ise mutlak surette bedel ödemeyi veya tazmini peşinen vaat ve taahhüt etmek, (Burada idarenin mutlak görevi: Vaki zarar ve hasar bedellerini kesinlikle "sorumlu ve/veya suçlulardan temin, tahsil ve tazmin etmektir. Aksine bir tasarruf, insan hakları, adalet ve hukuka aykırı olup; İdarenin zaaf, görevi ihmal ve suiistimalini kanıtladığı için ağır suçtur. Ayrıca:
Önceden bildirilen yer, tarih ve saat şartına mutlaka uymak., Mesai bitiminde gösteriyi mutlaka sonlandırmak., Başkaca bireylerin hak ve özgürlüklerini kısıtlayacak, trafik akışını durduracak ve günlük hayatın olağan seyrini engelleyip kısıtlayacak teşebbüs, kalkışma ve inisiyatiflerden kesinlikle ve mutlaka kaçınmak., Kamu düzeni, güvenlik ve huzuru bozacak, günlük yaşamın olağan akışını aksatarak emniyeti suiistimal edecek teşebbüsler kesinlikle ve mutlaka dünyanın bütün ülkelerinde yasaktır. Bu iş “demokrasilerde” böyle olur. Biline!...