Bugün cezaevlerinde yaklaşık 10 bine yakın PKK’lı militan var…
En başta hareketin lideri Abdullah Öcalan cezaevinde…
Yaklaşık 5 bin civarında
silahlı militanının Türkiye, Irak ve Suriye topraklarında olduğu iddia ediliyor.
Hafif silahlı militanlarının büyük çoğunluğu Türkiye topraklarında…
Ağır silahlı militanları ise savaşın şiddetli sürdüğü Suriye topraklarında…
Ayrıca PKK’nın 100 bin civarında sempatizanı olduğu tahmin ediliyor. (Ki BDP 2011 seçimlerine bağımsız adaylarla katıldı ve 2 milyon 500 bin oy aldı.)****
BDP kim ne derse desin PKK’nın sivil alanda siyaset yapan partisidir. İçinde başkalarının olması bu gerçeği asla değiştir(e)mez…
HDP içersinde Türkiye devrimci solunun farklı örgütlerinin olması, kendisini temsil eden kimi isimlerin olması, toplumun farklı kesimlerinden oy alması ya da alabileceği gerçeği, yukarıdaki gerçeği asla değiştirmiyor. BDP’nin de HDP’nin de ana gövdesini PKK’ya soğuk bakmayan, öyle ya da böyle ilişkisi olan, militanı ve sempatizanı olanlardan oluşmaktadır.
Ana gövde ve harekete destek olanlar ise silahlı mücadele ile aralarına bir sınır koymamışlardır. Hangi nedenlerle olursa olsun silahlı mücadeleyi desteklemekte ve savunmaktadırlar.****
1984 ile 2015 tarihleri arasında yaklaşık 50 bin insanın öldüğü iddia ediliyor. Bunun yaklaşık 10 bini güvenlik güçleri; asker, polis, korucu ve vatandaşlar oluşturuyorsa yaklaşık 40 binini Kürt vatandaşlar ve PKK’lı militanları oluşturmaktadır.
Silahlı 5 bin PKK militanı ülkenin istihbarat kuruluşlarının verdiği tahmini rakamlardır.
Ancak bugüne kadar en az 8 kez bitirilmiş olan PKK’nın, bazen azalan bazen çoğalan bir güçle, gücünü korumasını ise onbinlerle ifade edebilecek sempitazanı olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
****
Türkiye devrimci solunun büyük çoğunluğunun silahlı mücadele ile aralarına bir sınır koymamaları, ret etmemeleri ise bugün için PKK’ya sıcak bakmalarını ve aynı zamanda da yapamadıklarını yapan bir siyasi hareket olmasından dolayı ilişkileri öyle ya da böyle devam etmesine neden olmaktadır.****
Geçen gün HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, seçim bildirgesini kamuoyuna açıklarken; zorunlu askerlik uygulaması çerçevesinde vicdani ret hakkını tanıyacaklarını belirterek; “eline silah almak istemeyen, militarizme karşı olan gençlerin zorunlu askerlik yapmama hakkını güvence altına alacak. Vicdani ret hakkının yanı sıra, gençlerin askerlik yerine kamu hizmeti yapabilmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirecek” demişti.
****
Bunu duyduğumda sadece tebessüm ederek, “PKK neden elinde silah bulunduruyor ve bu konuyla ilgili neden net bir tavır koymuyorsun? Vicdanı retçileri tanıyacağını, militarizme karşı olduğunu beyan ederken neden silahlı mücadeyi savunan, yapan PKK’ya karşı çıkmıyorsun?” diyerek Demirtaş’a yanıt vermek istedim.
Dün ise yaptığı son açıklama ile beraber tebessümün daha da arttı.
Demirtaş zorunlu askerliği kaldıracaklarını belirterek;
“İsteyen askere gider askerliğini yapar, isteyen der ki ‘Ben askerlik yapmayacağım, ama bu mahalledeki yaşlı bakım evinde 2 ay ücretsiz çalışacağım, yaşlılara bakacağım.’ O da bir hizmettir. İsteyene seçenek sunacağız. Diyecek bir gencimiz, ‘Ben askerlik yapmak istemiyorum ama burada mahalle muhtarının yanında 3 ay katiplik yapacağım’. O da bir hizmettir, ücretsiz bizim muhtarımıza yardım etsin. Biz gençlerin önüne bu seçenekleri koyacağız. İstediğini tercih edecek” dedi.****
Son alarak HDP’nin seçim bildirgesinden bir cümle: “Koşullar ne olursa olsun, silahsız çözüm ve demokratik siyaseti savunacağız.”
****
Tebessüm etmek bedava…
PKK elinde silahla Türkiye toprakları içersinde…
PKK ideolojik olarak teorik ve pratik gerçeğine bakarsak silahı bırakması, çözüm sürecine rağmen mümkün değil.
Çünkü varoluş gerçeği silahlı mücadele…
Türkiye topraklarından silahlı güçlerini çekse bile, sınırlarımızın hemen yanı başında silahlı güçlerini tutmaya devam edeceği de bugünkü realite.****
HDP seçim bildirgesinde ne diyor? “Koşullar ne olursa olsun, silahsız çözüm ve demokratik siyaseti savunacağız.”
Silahlı gücünüz elinizde olacak, ancak “zorunlu askerliği kaldıracağız” diyeceksiniz.
Silahlı mücadeleyi ret ettiğinizi söyleyeceksiniz, ancak Türkiye topraklarında binlerce silahlı PKKlı ve şehirlerde milisler var olmaya devam edecek.
Vicdanı retçileri tanıyacak, militarizme karşı çıkacaksınız ancak PKK’nın silahlı mücadeleyi devam ettirmesine birşey demeyeceksiniz.
****Kürt siyasal hareketi, silahlı gücü olmadan çözüm sürecinin başarıya ulaşamayacağına inanıyor.
Ve silahlı güce teslim olduğu duygusu yaratmayacak bir çözüm önerisinin bugünün koşullarında mümkün olamayacağını biliyor.
Silahlı gücün ortadan kalktığında, devletin çözüm süreci görüşmelerinden kalkacağını düşünüyor.
Nihai olarak Irak, Suriye, İran ve Türkiye topraklarında Kürtlerin ortak vatan yaratma iddiası, hayali var olduğu sürece (ki bu hayal Kürtler açısından anlamlıdır) PKK’nın çoğrafyamızda silah bırakması gerçekçi olmadığını HDP de PKK da çok iyi biliyor.
Son söz: Silahlı mücadeleyi savunan, silahlı mücadele ile bugünlere gelindiğine inanan bir siyasi hareketin; zorunlu askerliği kaldırmaktan, vicdanı retçileri tanımaktan, militarizme karşı olmaktan söz etmeleri inandırıcı değildir.
Tek önemi, tartışma yaratması açısından önemlidir. Başkaca bir önemi yoktur…
Elinde silah olacak ama sivil siyasetten söz edeceksin… Silahlı mücadelenin de siyasi mücadelenin bir uzantısı olduğunu savunacaksın…
Ve ben, silahlı mücadeleyi savunanların, gerçekçi olmayan sözlerini duydukça tebessüm etmeye devam edeceğim.