Demirel’e Hakkımız Haram Olsun
Bir süreden beridir yazmaya mecalim yok. Doktorlar; “ en az 2 ay boyunca kesinlikle zihni yorucu faaliyette bulunma” diye ısrarla uyardılar. Ancak S. DEMİREL bırakmıyor ki…
Türkiye’nin yaşadığı karanlık yılların baş mimarlarından olan S. DEMİREL Sayın GÜL’ün 29 Ekim resepsiyonu davetlileri için başı açık-kapalı ayırımı yapmayacağını ifade etmesi üzerine;
''Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunları bir şey 'olmaz' diyorsa o kanunları bir kenara atıp olur hale getirmek mümkün değil. O kanunları değiştirmeleri lazım. Kanunları değiştirmeden eğer kanunlar aşılıyorsa o kaosa götürür Türkiye'yi” diyor. (Sahi siyaseten atalarınız bir zamanlar “bu kış komünizm gelecek” diye bizi uyarmalarının o “kaos”la bir alakası var mıydı?)
Tanıdık tehditler;
Kaos çıkar,
Kriz olur,
Gerginlik tırmanır,
Öcüler yer,
Gulyabaniler gelir vs.
Kaosa götürürmüş ülkeyi…
Şaftı kayan bir adamın edasıyla konuşmuş S. DEMİREL.
S. DEMİREL’in –hele hele olmayacak bir- “kaostan dolayı” uyarma girişimi kendi yaşamıyla asla uyumlu değil.
Niçin mi?
Yaşı müsait olanlar bilirler;
12 Mart’taki askeri muhtıra onun başbakan olduğu dönemde verildi. O da TBMM genel kurulunda halkın yani cumhurun saygınlığını, onurunu hiçe sayarak okuttu. O dönem genç bir milletvekili (Denizli) olan Hasan KORKMAZCAN S. DEMİREL’e;
“Sayın başbakanım muhtırayı iade edelim” demişti de DEMİREL bu onurlu teklifi red etmişti.
İşte bu S. DEMİREL o süreçte derin devlet/kontrgerilla vb. darbecilerin önüne geçmeyi başaramadığı (belki başarmak istemediği demeliydim) için ülkenin geçmekte olduğu “kaos” ortamını darbecilere emanet etti. Sadece şapkasını alıp kaçmayı denedi ve başardı da…
Aynı S. DEMİREL 12 Eylül 1980 askeri darbesinde de başbakandı. O yıllarda ülke kan gölüne döndürülmüştü. Darbeciler sağcı ve solcu diye iki kampa ayırdıkları gençlerin ellerine silahlar tutuşturarak aynı silahlarla yeri geldiğinde sağcıları yeri gel(me)diğinde de solcuları öldürtüyorlardı. İnandığım bütün değerlere yemin ederim ki farklı köylerde, kasabalarda, illerde bu cinayetleri sağcı-solcu gençlerden ziyade “devletin içindeki yapılanmaların işlediklerini/işlettiklerini” duyuyorduk. Genç olmamıza rağmen biz de aynı kanaatteydik. Zira şahit olduğumuz izahı çok net o kadar olay vardı ki.
İşte bu S. DEMİREL o cinayetleri önleyeceğine;
“bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” mealindeki sözleriyle gaflet deryasında yüzüyordu. “Bu terörü önleyemediği için” askeri müdahaleye kapı açtı ve nitekim 12 Eylül sabahı TRT radyolarından spiker, Hasan MUTLUCAN’ın askeri darbelerin vazgeçilmez marşlarından en anlamlısını S. DEMİREL’e gönderiyordu. Yani S. DEMİREL iki darbe ortamında başbakan… İkisinde de askere esas duruş gösterip şapkasını (önüne mi arkasına mı bilmem) alıp ülke yönetimini faşist ve diktatör darbecilere teslim etmişti.
Neyi?
Halkın/cumhurun kendisine emanet ettiği ülke yönetimini.
Kime?
Faşist darbecilere…
İşte bu S. DEMİREL 1997 postmodern darbe döneminde de ülkemizde cumhurbaşkanıydı. Kurgularla bir “kaos” ortamının hazırlanmasında önemli bir figüran iken postmodern darbede başrol oyunculardan olmuştu. O zaman ülkenin anayasası, yasaları, halkın iradesi vs. umurunda değildi.
Seçim meydanlarında kutsal kitabımız Kur’an’ı alıp öpüp halkın dini duygularını istismar ederken kanun, kural, vicdan, haysiyet gibi bağlayıcı hiçbir değeri saymayan S. DEMİREL, Cumhurbaşkanı Sn. GÜL’ün bundan böyle “resepsiyonlarda hanım davetlilerin tesettürlü olup olmadığına bakmadan davette bulunacağını” ilan edince birden aklına yasalar, kurallar geliverdi.
Sahi bu S. DEMİREL yakın zamanda “devlet bazen rutin dışına çıkabilir” saçmalığında bulunmamış mıydı? Bu “rutin dışına çıkma” ifadesi güvenliğinden 1. derecede sorumlu olduğu kendi halkının katledilmesi üzerine söylenmemiş miydi? “Rutin dışına” çıkarak halkının katledilmesini meşru gören S. DEMİREL acaba hangi kanuna uyarak bu fetvayı vermişti? Yoksa S. DEMİREL’in “rutin dışına çıkma”ları kanun üstü bir durum muydu?
Evet,
Bu S. DEMİREL yaşadığımız kaosların, darbelerin, cinayetlerin bir yönüyle müsebbibi iken başörtüsü serbestisi için atılan adımları da “kaos” sebebi görme garabetini göstermektedir.
Şimdi;
S. DEMİREL’e masum, makul ve önemli birkaç soru sormak istiyorum;
1. Siz 1997’de sn. Yalım EREZ’e hükümeti kurma görevini verdiğinizde hukukun üstünlüğüne mi uydunuz?
2. Hükümet olduğunuz dönemlerde işlenen faili malum-meçhul cinayetlerle ilgili olarak hukukun üstünlüğü ile ifade edilebilecek ne yaptınız?
3. Bu cinayetlerden R. Uğur MUMCU’nun faillerinin bulunması için “şeref sözümüzdür” dediniz. Mahkûm ettiğiniz şahıslar; a) gerçek failler miydi? b) Onlar tetiği çekenler ise onları bu işe sevk edenleri ve amaçlarını bulmak için kılınızı kıpırdattınız mı?
4. Cumhurbaşkanı olduğunuz dönemde başörtülülere reva görülen ve bazen şiddete varan müdahaleler sizin hukuk anlayışınıza uygun muydu? (Bu soruyu geri çekiyorum. Zira bu sorunun cevabı kesin kes evet...)
S. DEMİREL nere hukukun üstünlüğü nere? Zühre ve Süreyya yıldızları kadar birbirinizden uzaksınız hak ve hukuktan. Olsa olsa halkın lehine olan konularda despot, gaddar ve katı kuralcı bir şahsiyetsiniz.
Cumhurun yaşadığı her yer onun değerlerine, örf ve adetlerine saygılı olmak durumundadır. Yoksa Cumhura rağmen bir durum oluşur ki o zaman kendinize uzaydan halk getirmeniz icap edecektir.
Yani diyorum ki al hukukunu git başımızdan. Yeter sizin gibi hukuk deyip canımızı alanlardan çektiklerimiz.
ya ben şu çoban süloyu bi türlü anlayamadım, ya gitsin artık hayatımızdan hatta mümkünse dünyadan...gitsin torunlarını büyütsün...uyarmayı çok seviyorsa bi otobüste işe başlasın ve "basamakta durmayın otomatik kapı çarpar" diye uyarsın olmadı gitsin bi trafonun önünde dursun "dikkat yüksek gerilim hattı" diye uyarsın...içinde yasa olan bişey hakkında konuşmasın "anayasa bi kez delinmekle bişey olamz" diyen de bu değil miydi?
Ekim 22nd, 2010 at 13:16Sayın SAMYELİ,
Ekim 22nd, 2010 at 15:15Onun çocuğu yok, torunlarına birşey demem. Anayasa bir kez delinmekle birşey olmaz diyen rahmetli ÖZAL idi. Ama o kanun, tüzük, müzük dinlemeden verdimse ben verdim demişti.
Önerilerine de tamamen katılıyorum.Ha ondan yüksek gerilim değil ama alçakı bol çıkar.
aziz hocam: çok yerinde bir yazı. aklımdan geçenleri sen yazdın zaten. Allah ömrüne bereket katsın. selamlar
Ekim 23rd, 2010 at 08:52demirel kanımzı emenlere destek verdi biz kaçkez kandırmıştır biliyoruz ahmet hocam sağolasınız
Ekim 23rd, 2010 at 14:36'' Bu S. DEMİREL yaşadığımız kaosların, darbelerin, cinayetlerin bir yönüyle müsebbibi iken başörtüsü serbestisi için atılan adımları da “kaos” sebebi görme garabetini göstermektedir. ''
Sayın AY Yine söylenmesi Gerekeni Söylemiştir ......
Ekim 28th, 2010 at 11:58ömrünüz rahman ın bereketleriyle bereketlensin ...
kul vedud
hocam aman kaos olmasın diyosa vardır bir bildiği zira bu ülkede biz asılız nedersek o olur diyenlerde bu şahısla paralel hareket etmiyormuydu? eminim şu an tuvalete gitmeye korkuyolardır biliyosunuz darbenin yetiştirdiği albay yüzbaşı ve diğer omuzu kalabalıkların ortaya çıkan video ve imzalı belgeleriyle adına nederseniz halk dilinde ben kullanmıyayım fuhuş pazarlıklarından tutun,şantaj ve kendi askerine yöneltilen silahlkarın ortaya çıkması bomba etkisi yapmış olmalı. bide komik olan vaktiyle dersim olayında ailelerinden çocukların zorla alınıp bırakın siz yetiştiremezsiniz bunları biz yetiştirelim diyerek subaylara evlatlık verilmesi. kurda kuzu misali. yazınıza imzamı atıyorum koskoca kuvvetli düşmanı titreten türk ordusunun başörtülü kadınlardan korkması ve bir cumhuriyete iki resepsiyon yapması da ayrı bir komedi.
Kasım 3rd, 2010 at 11:15