Demir Lady ve Milli Siyaset
Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde sizlere geçen gün vefat eden eski İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher'den söz etmek istiyorum. Önce İngilizler hakkındaki görüşlerimi biraz özetleyeyim. İngilizler, Batı’da kurulan ilk devletlerden birine sahip olarak, avuç içi kadar adalarından dünyaya nizamat vermeye kalkmışlar ve bunu da bir hayli başarılı olmuşlardır.
Osmanlı’nın son yüzyıldan itibaren aralarında rekabet başlamıştır İngiliz ve Türkler Osmanlı memâlikinde ve bütün dünyada karşı karşıya gelmişlerdir.
İngiltere Osmanlının yıkılması için her melaneti yapmıştır.
Tarih şuuruna sahip bir Türk olarak İngilizleri sevdiğimi pek söyleyemem. Lâkin örf, âded ananelerine sahip çıkmalarına ve milliyetçiliklerine gıpta ediyorum. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gittikçe azalan tesislerine rağmen, bugün İngiltere büyük devlet ve İngilizler de büyük millet omaya devam etmektedir.
***
İngiltere’nin dünya politikasında ve ekonomisinde hâlâ muhafaza edişinin sebebi, uyguladığı milli ve gerçekçi politikalar ile yetiştirdiği değerli devlet adamlarıdır. Bence Churchill’ den sonra İngiltere’nin son yüz yılından sonraki en önemli devlet adamı Margaret Thatcher olmuştur. Thatcher, ‘Thatcherzım’ denen kendine mahsus uygulamasıyla ekonomisi batmakta olan İngiltere’yi kurtarmış; falklad zaferiyle İngiliz milletinin moralini yükseltmiş; ‘Sosyal Refah Devleti’ efsanesini yerle bir etmiş ve İngilizlerin muhafazakâr değerleri ile liberal piyasa ekonomisini bağdaştırmıştır.
Thatcher, Demir Lady’ lâkabını tam mânâsıyla hak etmiş cesur bir siyaset ve devlet adamıydı. 1979 ile 1990 arasında uzun süren bir başbakanlık yaptı. İngiltere’yi ve İngilizleri kaybettikleri itibara yeniden kavuşturdu. Vefatının ardında, bazı İskoçların, Gallilerin, sendikacıların ve solcuların şampanya patlatarak sevinç gösterileri yapmaları, kendilerini ve İngilizleri küçültmüştür.
***
1985 yılında Başbakanlık Müsteşarı olarak önce Başbakan Özal’ın ilk resmi ABD ziyaretine iştirak etmiş ve Beyaz Saray’daki resmi görüşmelere katılmıştı. Kısa bir müddet sonra merhum Özal, İngiltere’yi ve Thatcher’i resmi olarak ziyaret etti. Bende Dışişleri Bakanı Halefoğlu ile birlikte görüşmelere katılmıştım. Thatcher bizi Londra’da ‘Downing Street 10’ adresindeki İngiliz Başbakanlarının geleneksel rezidansına dâvet etti ve bir kabul merasimi yapıldı. Yaklaşık 25-30 kişi’nin katıldığı yemekte Başbakan Thatcher, Türkiye’yi ve Başbakan Özal’ı öven samimi bir konuşma yaptı. Rahmetli Özal’a hitap ederek, ‘Biz İngiltere olarak sizlere çok şey borçluyuz. Biz sizin yaptıklarınızı aynen uygulayarak ekonomimizi düze çıkardık. Ne yazık ki siz bizim kadar şanslı olamadınız Özalizm’in kurucusunu şükran ve saygıyla selâmlıyorum’ dedi.
Özal çok duygulanmış ve memnun olmuştu. O anda bizler de 1980 ekonomik kararlarından o tarihe kadar Türkiye’de ne kadar önemli uygulamalarda bulunduğumuzu düşünme fırsatı bulmuştuk.
Thatcher, aslâ İngiltere’nin birlik ve bütünlüğünden tâviz vermedi. Terörü muhatap kabul etmedi. Toprağı bol olsun...
***
Özal’dan sonra şimdi bizimde iddialı bir Başbakanımız var: Recep Tayyip
Erdoğan… O’nunla bazı metod ve anlayış farkımız olabilir. Ancak vatanseverliğine inanmalı ve tenkit ederken bile ona sahip çıkmalıyız.