“Dememiş Miydim” Demek Ağrıma Gidiyor…
Geçenlerde MHP genel başkanı Devlet Bahçeli bir laf etti…
Dedi ki,
“Türkiye Ukrayna, Libya, Mısır, Irak ve Suriye olmayacaktır… Buna izin vermeyeceğiz.”
Bahçeli bu… İtiraz etsek… “Dedimse dedim… Ne olacak?” Der.
Lakin biz yine diyeceğimizi diyelim;
Biz de bir laf vardır… Hani derler ya… “Akranınla dalaş.”
Haddimizi biliriz… Sayın Bahçeli ile dalaşmaya hiç niyetim yok… Kaldı ki… Biz kimiz ki? Benim “Püskevit” demem için daha kırk fırın ekmek yemem lazım…
Benim asıl derdim Ülkem yani Türkiye…
Bahçeli’ye kimse sormadı ki…”Sayın Bahçeli sen nasıl milliyetçisin? Bu saydığın ülkelerle öğündüğün, yere göğe sığdıramadığın Türkiye’yi nasıl aynı kefeye koyarsın?”
Ben şahsen o kimselerin yani ülkemin ahalisinin ahvalini gayet iyi biliyorum da… Ama Bahçeli hayal kırıklığına uğrattı beni.
Öyle ya,
Bilmem kaç bin yıllık gelenekleri olan bir milletin Selçukluyu da sayarsak bin yıllık bir devlet tarihi olan devletini nasıl olurda yukarıda saydığım “çakaralmaz” devletlerle denk tutar?
Vakt-i zamanında rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu da buna benzer bir söz etmişti… Demişti ki “ülkemizin Suriye olmasına izin vermeyeceğiz.”
Gerçi o omzu kalabalık kendilerini bir şeyler zanneden askerlere söylemişti bu lafı… “Bu ülke sizin zannettiğiniz bir ülke değil.” Kabilinden…
Hani derler ya… Allah söyletiyor…
“Aslında biliyorlar da… Mahsuscuktan esip, gürlüyorlar…”
Bilinen ne?
Devletler zannettiğimiz gibi ha demeyle kurulmuyor aslında… Uzun bir süreç gerekiyor... Nice devletler var ki devleti bırak kendini imparatorluk zannediyor.
Biz zannediyoruz ki bir kalkışma oluyor… Bir güç geliyor orayı silah zoru ile zapt ediyor… Sonra “aha da devleti kurdum diyor” ve kuruluyor.
Rahmetli anam böyle “kolay tarifler” için derdi ki… “Çocuk bile dokuz ayda oluyor...” Sonra başlardı yolunu, yöntemini anlatmaya.
İşte Sayın Bahçelinin saymış olduğu devletler “ha demeyle” kurulan devletler. Yani çok bilinen bir ifade ile “cetvelle kurulan devletler.”
Bahçi mantığı ile bakarsak,
O zaman şöyle bir neticeye varabilir-miyiz? “Ülkem cetvelle kurulan bir devlet…”
Yunan geldi… “Heyt lan… Var mı bana yan bakan…” Dedi… Biz de yalandan yere “öyle değil… Böyle…” Deyip aşk ettirdik tokatı...” Öyle mi?
Veya…
Biz canla, başla yedi düveli kovduk… Ama sonradan hınzırlık yapıldı… Birileri çaktırmadan makas değiştirdi.
Ben bu Bahçeliyi sevdim… Çünkü kırk yıldır söyleye-söyleye ağzımda tüy bitmişti… Nihayet yanıma bir şahit buldum.