Değişmeye Başlayanlar
Çok kutuplu bir dünya dengesine doğru giderken, neler değişti; kısa, orta ve uzun vadede neler değişecek?
Böyle bir sorunun cevabını ararken ilk akla gelen unsur; evet, devletlerarası dengeler değişiyor ama halkların hayatına, bu denge değişimi nasıl yansıyacak?
Bence asıl mesele de, bu ikinci soruda duruyor.
Şu tespiti yaparak başlayalım. Batı ve Amerika suç işleyerek zenginleşti. Doğu ve Çin suç işlemeden zenginleşiyor. Buradan şunu çıkarabilir miyiz bilmiyorum ama tartışılmasında yarar var.
Önümüzdeki yenidünya, kurulan bu denge sayesinde, daha az suç işlenen bir dünya olmak zorundadır.
Elbette Amerika suç işleyerek zenginleşirken, birileri de fakirleşiyordu. Bu sebepten Amerika’nın ortaya koyduğu küreselleşme; esas olarak, fakirliği küreselleştirmişti. Tersine bir küreselleşme, yani zenginliğin yaygınlaştırılması mümkün olabilecek midir?
Bu soyut yaklaşımdan sonra, daha küçük, kısa vadeli ve somut gerçeklerle yol alalım.
Budan böyle, Batılı ve Amerikalı propagandistlerin, bilgi saptırmacılarının katmerli yalanları, eskisine göre, daha az etkili olacaktır.
Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri gibi kaynaklarını Amerika yararına kullandıran devletlerin, içinde bulundukları düzen ile devam etmeleri, eskisine göre daha zorlaşacaktır. Ya devlet olma durumlarını(zaten devlet değiller ya) tamamen kaybedecekler, ya da kaynakların kullanımını daha adil mekanizmalar üzerine yerleştireceklerdir.
Amerikan jargonu ile söylersek; müşteri devletler belki de ulus devletlere dönüşecektir.
Yenidünyada, Amerika’nın kaybeden tarafta olması; ulus devletleri şehir devletlere değiştirmek isteyen çok uluslu şirketlerin de etkinliğini kıracaktır.
Avrupa Birliğinin, kendi ordusunu kurma girişiminden yola çıkarak, orta vadede en önemli değişimin Avrupa Birliğinde gerçekleşeceğini söylemek kehanet olmaz.
Avrupa ülkeleri içindeki ekonomik dengesizlik, Almanya ve Fransa tarafından, nereye kadar dengelenebilecektir. Üstelik Batının böyle hızlı Pazar kaybettiği bir dönemde…
Avrupa’da, ülkeler arası ekonomik dengesizlikten çok, gelir dağılımındaki uçurumlar sosyal dünyalara nasıl yaklaşacaktır?
Amerikan menşeili çok uluslu şirketlerin, kurulan yenidünya dengesine nasıl bir karşılık verecektir? Yargılanamayacak kadar büyük oldukları için, suç işledikleri halde yargılanma durumuna gelen bu şirketlerin, yenidünya dengesine karşı nasıl bir yol izleyecektir?
Bu soru ile doğrudan ilintili soru şudur; orta veya uzun vadede Avrupa’nın Amerikan hegemonyasından kopuşu, hangi sancıları beraberinde getirecektir?
Bu soruların hepsinden daha önemlisi; Amerikan doları yenidünyada hala referans değeri olmaya devam edebilecek midir?
Petro-dolar, Pero-yuan karşısında tutunabilecek midir? Üretimin ve teknolojinin Asya’ya olduğunu ifade edersek, üretenlerin kendi paraları ile satmaları yaygınlaşacak mıdır?
Daha dün, İran ile Rusya bir ortak banka kurarak, kendi paraları ile alışveriş yapmaya başladılar. Hatta Rusya ile Türkiye bile kendi paralarıyla alışveriş etmek için çaba sarf ediyorlar.
Bir başka büyük soru; Amerikan finans sisteminin gereği özel şirketlere ait olan merkez bankaları, ulus devlete mi, yoksa, Amerikan finans sistemine bağlı olmaya, devam mı edecekler?
Altın ve Çin Reninbi’sinin dolara alternatif gelişmesi, hangi sonuçları getirecektir?
Sorular çok ama bu sorular bir bir cevaplanmaya başladı bile…
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr