Davud-i Özgül Ağırlıklı Portreler!..
Geçen gün sevgili dostum kendisine hürmet ettiğim Ümit Meriç Hocam TRT-1’de konuşurken, yeğenim bu kadın kim? diye sorduğunda; “Cemil Meriç'ten doğma, Cemil Meriç'i doğuran kadın!” Dedim bir anda. Sonra bu cümleyi Ümit Meriç hocamla paylaştım.
Oldukça duygulandı ve memnun kaldı.
Evet Ümit hanım üstadın kızıydı. Ama gözlerini kaybeden merhum üstada yaptığı okumalarla büyük katkıda bulunan sevgili Ümit hocamız için bu cümleyi kullandım.
Ne mutlu her iki değerimize de.
Sonra, Ümit Meriç hocamı bir cümleyle özetlediğim çalışmayı biraz daha genişlettim. Portreler adı altında birer cümle ile okuduklarımı, düşünce dünyamda emeği olanları tarif etmeye gayret ettim.
Sevinenler olduğu kadar kızanlar da olacaktır elbet.
Aşağıda okuyacaklarınız okuduklarımın bende bıraktıkları intibalardır.
Ümit Meriç: “Cemil Meriç’ten doğma,Cemil Meriç’i doğuran kadın.”
Mustafa İslamoğ lu: “Kelimeleri yaralayan kelimelere yar olamayan adam.”
Dücane Cündioğlu: “Cam kadehlerimize bade dökmek için çırpınan fakir.”
R İhsan Eliaçık: “Masmavi denizi göremeden, kendi kıyısında boğulan adam.”
Oğuz Atay: “Ruhumuzu elimize tutuşturacak kadar içimize yolculuk yapan seyyah.”
Mehmed Akif Ersoy: “Arnavut ciğeri kadar yanmış bir sine. Osmanlı kadar hüzünlü bir çehre.”
Zekeriya Beyaz: “Ekran kadar Ak, gece kadar karanlık”
Davut Özgül: “Tarlada izi olmayan harmandaki yüzsüz.”
İskender Pala: “Aşk pazarından karla dönen söz ustası.”
Ebubekir Sifil: “İrfanı ilminin önünde hadd bilen haddini bilen Adem.”
Necip Fazıl: “Büyük Doğu rüyasını görecek kadar huzurla uyuyan adam.”
Fethi Gemuhluoğlu: “Hayatı sevgiyle yaşayan kocaman bir tebessüm.”
Erol Güngör: “Bu toprağın kundağında büyüyen nahif bir yürek, derin bir bilinç.”
Kemal Sayar: “İrfanı neşter gibi kullanan ruh cerrahı.”
Mehmet Şevket Eyği: “Yıldız sarayının salonundaki piyanoya hayran kalan neyzen.”
Halil Cibran: “İncil’in beşinci kitabı kadar kutsal, İsa’nın Mustafa’ya inanmış havarisi.”
Hüsamettin Arslan: “Bilim ineğine tapınmak yerine sütünü sağmayı yeğleyen entelektüel.”
Osman Yüksel Serdengeçti: “Çığlığıyla uykularımızı bölen bozkırın kavruk yüzlü yiğidi.”
Abdürrahim Karakoç: “Mihriban’ın perdelediği, hüznün coğrafyası.”
Yaşar Kemal: “Çukurova kadar sıcak, Anavarza kadar sarp bir yürek.”
Elif Şafak: “Kadehine döktüğü şarabın hikmetten ziyade fıkha bahis olduğu serhoş.”
Sinan Yağmur: “Aşka dolanan iki dudak arasındaki dil.”
Eleştiri kültürünün düşünce dünyamız için ehemmiyeti izahtan varestedir. Portrelerle ilgili kanaatlerimin eleştiri sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor, yazdığım isimlerin sıradan isimler olmadığını da biliyorum.
Bu durum O insanların eleştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor elbet.
Yaptığım tespit ya da eleştirilerimi eleştiren, kızan hatta yersiz bile bulan bütün dostlardan bir şekilde müstefit olduğumu da söylemem gerekiyor.
Amiyane tabirle; “Kraldan çok kralcı olmamak” da ehlince malumdandır.
Edep ve Adap sınırları içinde eleştiriye devam, bütün dostlara selam ve hürmetler. (Kaynak Kişi: Davut ÖZGÜL)
ATATÜRK KÖŞESİ
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
DÜŞÜN-TAŞIN
Aptal ata binmiş bey oldum sanmış…
GÖNDERMELER
-Adana Valisi Hüseyin Avni COŞ’ un, nutuk ve konuşmalardan daha ziyade pratik duruşuyla gönüllere girmesinin sırrını biliyor musunuz?
-Benim moderatörlüğümde gerçekleşen “Niğde Elmasının İçindeki Kurtlar” adındaki panelin en ateşli konuşmacısının Adanalı Hüseyin BAYRAK olduğunu ve Niğdeliler tarafından ayakta alkışlandığını bilmeyen var mı?
-Seyirciye, sahneye, konuya ve konuma göre konuşlanan bukalemun tipli konjonktür el siyasilerin yavaş yavaş kendilerini pazarlamaya başladıklarından haberiniz var mı?
-Biz bilinciyle hareket eden Müdür Mehmet AVCI yönetimindeki Adana Emniyetinin hizmetleriyle gönüllerde taht kurduğunu bilmeyen var mı?
-Adana Ak Parti İl başkanı Ziyaettin Yağcı ile Twitter aracılığıyla mertçe mesajlaşmalarımızın bazı art niyetli müfessir bozuntuları tarafından yanlı ve yanlış yorumlandığını biliyor musunuz?
-Kabilin temsilcileri tarafından ters-yüz edilerek cici ambalajlarla halka sunulan “DERİN DİN” adındaki kitap çalışmamızın, Çağdaş firavunların, karunların ve dahi din pazarlamacısı belamların şimdiden uykularını kaçırdığını biliyor musunuz?
-Erdem, onur, şeref vs kavramları diline pelengsek eden bazı zevatın kişisel ajandalarının hiçte iç açıcı olmadığını kendileri bilmiyor mu?
-Irk, renk, din, dil ayırt etmeksizin herekse, herkesime aynı mesafede olduğumu her zaman diliminde siyasi yelpazenin İNSAN tarafında olduğumu bilmeyen var mı?
-Adana’da hiç bir şeyin artık eskisi gibi olmadığını biliyor musunuz?
-Adana parça parça diyenlerin asıl kendi kafalarının içinin paramparça olduğunu bilemeyen var mı