Davos Küreselleşmenin Mezarıdır
Dünya zenginlerinin bir araya gelerek beyin fırtınası yaptığı yerdir, Davos.
Davos’a gelen zenginler genellikle çok uluslu şirketlerin temsilcileri ve o çok uluslu şirketlerle çalışmak zorunda kalan, ulus devlet yöneticileridir.
Çok uluslu şirketler için Davos, sömürüyü sürdürme ve bu sömürünün, halklara rasyonel çözümlemeler olarak anlatıldığı, aktarıldığı yerlerden birisidir.
Davos küreselleşmenin mezarıdır derken, şunu anlatmaya çalıştım. Artık çağımız emperyalizminin, “rasyonel çözümler üretiyor” görüntüsünü vermeyeceği, son Davos Toplantısı olarak düşünüyorum.
Küreselleşmenin, bir emperyalist yutturmaca olduğunu, artık tüm dünya anladı. Dolayısıyla, 1980’li yıllardan beri, rasyonelite diye anlatılan Küreselleşme çöktü. Eğer sömürü olacaksa, bu yeni sömürünün adı ve yapısı değişmek durumundadır.
Bir başka ifadeyle, çok uluslu şirketler eskiden yaptıklarının aynısını yaparak artık yol alamazlar. Çünkü karşılarında Dünya devi Çin vardır.
Davos toplantılarını, artık “Sanayi Devrimi Dört Sıfır” palavrasının da kurtaramayacağını baştan söyleyelim.
İstihdam yaratmayan, işsizliğe çözüm aramayan sistemler, halkların, temel düşman olarak gördükleri bir sistemdir. Dünya’da 3,2 milyar insan güvencesiz, sendikasız karın tokluğuna çalışıyor.
Dillerinin altındaki ise; teknolojik devrimdir. Bu devrimi Batının gerçekleştiremeyeceği artık bellidir.
Teknolojik devrimi gerçekleştirmek bir yana, Batı eski ürettiği teknolojiye sahip olmada büyük zorlukları vardır.
Teknoloji üretimi artık Asya’dadır. Çünkü Çin’in sattığı ürünlerin %27’si teknoloji ürünleridir. Batı ülkeleri artık bu rakamların yarısına rıza göstermiş durumdadırlar.
Batıda yapılan araştırmalarda, Batının, neden teknoloji üretiminde geri kaldı sorusunun cevabı; gelir dağılımındaki aşırı bozukluk olarak tespit edilmiştir.
Eşitsizliğin bir bedeli olacağını, Nobel Ödüllü iktisatçılar ifade ediyor. Bedel teknoloji üretememektir. Zaten üretim neredeyse, teknoloji de onun devamındadır.
Üretemeyen Batı, tefecilik yaparak hayat geçirmenin son günlerini yaşıyor.
İşverenlerin, artık özelleştirmelerle sosyal güvenceleri ortadan kaldırmayı aradığı dönemlerin sonuna gelindi.
Öfkeyi temsil eden liderlerin, halk temsilcisi olduğu bir dönemi yaşayacağız.
Ticaret anlaşmalarında, çalışanların hesaba katıldığı bir dönem yaşanacak. Ticaretin sadece ticaret olmadığı, kar’ın ötesinde, başka parametreleri de, hesaba katmanın zamanının geldiği günlere geldik.
Davos mezarlığının mezar taşlarını, Çin ve Rusya birlikteliği koydu. Batı finans sisteminin altını oydu. Batının ham maddeye ulaşmasını zorlaştırdı, Velhasıl yeni dengeler oluştu. Bu yeni dengelere göre yeni ekonomik antlaşmalar, ticarette yenilikler yaşayacağımız bir döneme giriyoruz.
Bu yeni dönemin adı, kesinlikle Küreselleşme olmayacak. Toplantılar da, Davos’ta değil, başka diyarlarda yapılacak.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com