content

02 Haz

Daş Düşebülü… Ayı Çıkabülü.. Kene Isırabülü!

Havaların ısınmasıyla beraber Kastamonu, Çankırı, Tokat, Yozgat illerinden kene ısırmasına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölenlerin haberleri de gelmeye başladı.KKKA ülkemizde 2002 yılından beri görülüyor ve o tarihten bu yana onlarca insanımızın da ölümüne yol açtığı ‘resmen’ biliniyor.

Onlarca’ dedim ama bu ‘yüzlerce’ de olabilir: Bizde her alanda inanılmaz boyutlara erişen ‘kayıt dışılığı’ hesaba katacak olursak “Kim vurduya gidenlerin veya eceliyle öldü” denenler içinde ‘kene ısırmasına kurban gidenlerin’ de olması mümkündür.

Kırım nere… Kongo nere?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ nin adına bakıp da ‘Kırım nere, Kongo nere, bize ne’ demeyin sakın.

Devir küreselleşme devri; dünyanın herhangi bir köşesindeki ekonomik bir kriz de, bulaşıcı bir hastalık da bilgisayar virüsü de anında tüm dünyayı etkileyebiliyor.

Kenelerin insan sağlığı bakımından önemleri taşıdıkları virüs ve bakterileri soktukları kişilere bulaştırarak çeşitli hastalıklara yol açmalarından kaynaklanıyor.

Bu şekilde kenelerden insanlara geçen başka pek çok hastalık var ama bunlar içinde şu günlerde gündemde olan ve en tehlikelisi artık adını herkesin bildiği Kırım Kongo Kanamalı Ateşi veya kısa adıyla KKKA.

KKKA ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, hâlsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikâyetlerle ani olarak başlıyor ve daha sonra vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamalar ortaya çıkıyor. Zamanında tanınıp gerekli tedaviler yapılmazsa öldürücü olabiliyor.

Nemden şikâyetçi olanlara uyarı

Yüzlerce türü olan keneler özellikle çalılık, otluk alanlar, orman ve su kıyıları ve yaban hayvanlarının yaşadığı yerlerde daha çok görülüyorlar. Ülkemizde de otuzdan fazla kene türü var.

KKKA’ ya sebep olan kenelere Karadeniz bölgesi ile İç Anadolu’ nun kesiştiği Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum gibi şehirlerde daha çok rastlanıyor.

En risksiz bölgeler ise Akdeniz ve Karadeniz kıyıları, çünkü keneler nemli yerlerde yaşayamıyorlar.

Demek ki ‘Yok bunalıyoruz, yok nefes alamıyoruz’ diye nemden çok fazla şikâyetçi olmak doğru değil; nemli hava bunaltıcı olsa da hiç değilse kene tehlikesi yok.

Konunun uzmanları küresel ısınmanın kenelerin artmasında çok önemli olduğunu ısrarla vurguluyorlar.

Bu, belki de daha iyi günlerimiz; zamanla keneler de karasinekler, sivrisinekler gibi evlerimizin ‘tabii misafirleri’ olup çıkarlarsa hiç şaşırmamak lâzım.

Keneler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane

KKKA virüsü avcı keneler de denilen ‘Hyalomma’ soyuna ait keneler tarafından taşınabiliyor.

Bunlar diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar; titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.

Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yabani kuşların üzerinde konaklıyor.

Erişkin hale gelince yere düşüyor ve daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor.

Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor; erkek hemen, dişi kene ise 5 ila 7 bin yumurta bıraktıktan sonra ölüyor.

KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5’ i virüslü çıkıyor.

Gelelim neticeye

Üç bine yakın köyü birinci derecede riskli bölge ilan eden Sağlık Bakanlığı, 7 yaşından büyük herkese içinde bir çift eldiven, kene çıkarma kartı ve broşürü bulunan kene koruma ve eğitim setleri dağıtılacağını ve ayrıca uzmanlar tarafından 15′er günlük aralarla 3′er kez eğitim de verileceğini bildiriyor.

Benim de Sağlık Bakanlığı’ na bir tavsiyem var:

Yol kenarlarındaki ‘Daş düşebülü… kene çıkabülü’’ levhalarına lütfen ‘Kene ısırabülü’ uyarısını da eklesinler.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank