Darbeseverler ve Darbeciseverler Silivri’de Aslanlar Gibi Çatışmış!
Silivri'de darbeseverler, darbeciseverler jandarma ve polisle çatışmışlar...
Öylesine direnmişler ki, engellenmeseler, duruşma salonuna girip asker paşaları, sivil paşaları alıp çıkacaklar. Özgürlüğü kendi elleri ile almış olacaklar.
Darbe yapıldığında tankların üzerine çık(a)mayacak, darbecileri alkışlayacak olanlar, devletin demokratik bir devlete dönüşme sürecinden ve AK Parti düşmanlığından dolayı, darbecilerle sonunda buluştular.
Söyledikleri demokrasi, özgürlük, insan haklarının ne anlama geldiğini böylelikle öğrendik.
Asıl olan devletin elden gitmesi.
Asıl olan darbe umutlarının tarih olması.
Asıl olan darbe girişiminde bulunmuş olanların yargılanmasına karşı çıkmak.
****
Polisin, savcıların yaptığı kimi uygulamalardan dolayı darbeciler mağdur gibi görülüyorlar.
Uzun tutukluluk halinin mağduriyete dönüşmesi.
Mahkemenin zamanında bitirilememesi, darbecileri, kimi katilleri, darbeye destek veren kimilerini mağdur konumuna getirdi.
e sanki Ergenekon Davası, AK Parti iktidarına muhalif olanların tutuklandığı, özgürlüklerin engellendiği gibi algılanıyor.
Birileri müthiş bir ters algılama yaratma beceresi gösteriyorlar. Ve bu beceriye en büyük destekte mahkeme heyetinden geliyor.
****
Silivri'de jandarma ile çatışanlar aynı zamanda müzakere ve barış sürecine de karşı olanlar.
Ne kadar ilginç değil mi?
Darbeciler ve darbeseverlerin buluştukları ortak nokta: AK Parti düşmanlığı ve Barış karşıtlığı.
****
Müzakere sürecine ve Barış sürecine soldan öyle bir karşı çıkış var ki, Kürtlerin kendilerini sattığına kadar yorum yapılıyor. Hakaretin bini bir para...
Bu ülkenin topraklarında devlet kendi halkıyla barış yapıyor.
Bu ülkenin topraklarında Cumhuriyet ve onun devleti, 90 yıldır Kürtleri yok saydı.
O Kürtler bu coğrafyada 28 kez küçüklü büyüklü isyan ettiler. Kimilerine göre bu isyanlar emparyalizmin ve gericiliğin eseri.
O Kürtler ki, Cumhuriyetin kuruluşunda Türkler gibi kurucu unsur. Ve bu 1921 anayasasında kendisine yer bulmuş.
Ve Cumhuriyetin kurucu unsuru olan Kürtler, 1923'de dışlanmışlar. Yok sayılmışlar. Aldatılmışlar.
Ve şimdi yeni Cumhuriyetin, yeni demokratik devletin asli unsurlarından biri olarak tarih sahnesinde yerini alıyor.
Bu tarihi süreç, yeni Türkiye'nin habercisi.
****
Bugüne kadar yaşadıkları toprakları bombalanan, köyleri boşaltılan, çocukları öldürülen, şiddet gören, işkence gören, topraklarından sürülmek zorunda kalan, kimlikleri ret edilen, dilleri yok sayılan, kültürleri 'tu kaka' sayılan, Kürtlerin dağ Türkleri olduğu, Kürt diye bir şey olmadığı gerçeğinden bugün “Kardeşimiz Kürtler” gerçeğine geldik.
Kime ne, Kürtler bugün devletle barış yapıyorlar.
Barış, devletin demokartikleştidiği bir süreçte gerçekleşiyor.
Bu olurken, 30 yıldır savaşan Kürtler, ulus devletten vazgeçiyorlar. Milli Misaki sınırları kabul ediyorlar.
Neden buna karşısınız?
Milli Misaki sınırlar kabul ediliyor.
Ayrı bir devlet isteminden vazgeçiliyor.
Bu topraklarda çocuklarımız ölmeyecek.
Bu toprakları, kendi uçaklarımız bombalamayacak.
Bu topraklarda köylerimiz yakılmayacak.
Bu topraklarda insanlarımız çırıpçıplak soyularak; annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının, sevdiklerinin önünde işkence yapılmayacak.
Bu topraklarda çocuklarımız dağlara çıkmayacaklar.
Bu topraklarda askere gitmiş çocuklarımız, tabutlarla evlerine dönmeyecekler.
Bu topraklarda vergilerimizden toplanan gelirler, savaşa harcanmayacak.
Bu topraklarda dağ taş mayınlar döşenmeyecek. Sonra o döşenen mayınların haritaları kaybolmayacak, çocuklarımız mayınlara basıp ölmeyecekler.
Bu topraklarda (emperyalizm) çocuklarımızı kandırıp dağlara çıkaramayacak.
Son otuz yıldır, sokakların patlamaya hazır bir bomba haline geldiğinin nedeni ne sanıyorsunuz?
Yaşanan 30 yıllık savaş, onbinlerce Güneydoğu sendromu ile psikolojik sorunlar yaşayan çocuklarımız.
Daha ne istiyorsunuz?
****
Silivri'de aslanlarla gibi barikatları yıkanlar darbeci artıklarına özgürlük istemişler.
İyi güzel de, neden barikatları yıkan aslanlar müzakereye ve barışa karşılar?
****
İçeride ki paşalar, kendileri için dayanışmaya gelenlerin “solcular(!)” olduklarını görünce nasıl da pişman olmuşlardır, solculara karşı özel operasyonlar çektikleri için, nasılda pişman olmuşlardır işkence yaptıkları için... Ve artık hepsi “solcu” olmuşlardır.
Yaşasın cezaevinde darbe girişiminde bulunmaktan dolayı yatan solcu sivil ve asker paşalarımız!
Son söz: Müzakare süreci başarıyla sürdüğünde, bu ülkenin topraklarında kalıcı bir barış yapıldığında, yeni bir demokratik anayasa ortaya çıktığında, 12 Eylül'ün tüm artık yasaları değiştiğinde gerçek bir demokrasiye kavuştuğumuzda Silivri'de aslanlar gibi barikatları yıkanların aslında ne yapmak istediklerini daha iyi anlayacağız.