Darbe Girişiminin Dış Siyaseti ne Olacak?
Dış siyaseti, iç siyasi durumun bir devamı olarak değerlendirirsek bir sonuç çıkar. Yok, eğer, dış siyasi dünyanın iç siyasete etkisi olarak değerlendirirsek, başka bir sonuç ortaya çıkar.
İç siyasetin dış siyasete etkilerinden yola çıkarsak;
Gerek bu son darbe girişimi, gerekse bundan önceki darbeleri düşünürsek, darbelerde, doğrudan ya da dolaylı olarak, Amerikan etkisini görürüz.
Girişimin başarısız olması, arkasında gene Amerika’nın olması; doğal olarak Türkiye Amerika ilişkilerini kötü etkiler görünüyor.
Ancak…
Amerika Türkiye ilişkileri hiçbir zaman, olması gereken zeminde yürümemiştir. Her zaman, Amerika’nın Türkiye’yi yönetmesi şeklinde yürümüştür. Hiçbir zaman, bağımsız iki ülkenin birbirleri ile olan ilişkisi gibi olmamıştır.
Dolayısıyla her ne kadar iç siyasette Amerikan düşmanlığı yaşansa da, ABD’nin Türkiye’yi yönetmesi şeklinde sürüp gitmiştir.
Fethullah’ın iade edilmesinin ardından, aramızda hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmemiz durumunda, gene aynı süreçlerin yaşanacağını söylemek kehanet olmaz.
Eğer NATO, OECD, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, Gizli İstihbarat Antlaşmaları, çok uluslu şirketlerin, Türk iç siyaseti üzerindeki etkinliği, aynen sürecekse, hiçbir şeyin değişmeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
İç siyaseti belirleyen ana unsurların, bu kurumlar olduğunu söylersek, dış siyaset de, Amerika’ya bağımlılık sürecek demektir.
Türkiye’nin yerinin, Batı Asya olduğu, bu darbe girişiminden sonra, daha da bir görünür olmuştur.
Batı ile düşman ilişkiler kurmadan, Avrasya’ya ilişkilerimizi acilen yükseltmemiz zorunludur.
Avrasya ile ilişkiler geliştikçe, Batının bizi yönetmesinden kurtulabiliriz. Zaten mevcut ticari ilişkiler, yeni siyasi zeminlerin oluşmasını kolaylaştıracaktır.
Fethullah’ın Türkiye’ye iadesinin olumlu sonuçlar vereceğini hiç düşünmüyorum.
Abdullah Öcalan’ın, Amerika tarafından, Türkiye’ye teslim edilmesinin, hiç de iyi sonuçlar vermediği düşünürsek…
Ordunun, tam bir Türk ordusu olmasının, olmazsa olmaz şartı; NATO’dan çıkılmasıdır. NATO’dan çıkmamış bir ordu; sadece Amerika’nın ve Batının ordusudur.
Yok, eğer biz de, emperyal amaçlar güdüyoruz, Amerika’nın çıkarları ile bizim çıkarlarımız örtüşüyor diye düşünürsek, iç siyasetimizi bu düşünceye göre düzenlersek, ordumuzun Amerikan bağımlılığını kabul etmemiz gerekir.
İnsan yaşadığı yere benzer derler. Subaylarımızda, NATO içinde yaşıyorlarsa, eninde sonunda onlar gibi düşüneceklerdir.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com