Daha Başarılı Olmak İster misiniz?
Daha Başarılı Olmak İster misiniz? Kim İstemez ki?
Bir formülü ya da ilacı olsa da kullansak ne iyi olur. Önce her şeyi çok istemekle başlayalım. İstemek gerçekten istemek ve kararlı, istikrarlı olmak…
Tabiî ki başarıda genlerin çok etkisi olduğu gibi çevre faktörü ve çalışmanın da katkısı çok büyüktür.
Başarılı anne babanın çocuğu olmak, doğal bir şanstır. Eğitimli olarak çocukluk çağında gelişimi sağlamanmış olması çok büyük bir katkıdır. Bu arada aile ve eğiticilerinin katkısı ile yeteneklerini keşfedebilmeyi başarmak başarının ilk adımıdır. Hangi konulara veya konuya yeteneği var? Bilim adamı olmak? Ya da başarılı bir sanatçı sporcu olmak kim istemez ki? Ancak bu yetenekleri ne kadar erken fark edip keşfedebilinirse ve o konuda odaklanılırsa başarı daha keyifli elde edilecektir.
Disiplinli ve sistematik olmak gerekli… Başarının kodları bilgi, beceri ve istek… İlerlemek istediğimiz konuya konsantre olmak, planlı olmak, hedef koymak ve o hedefe ulaşmak için stratejik plan yapmak gereklidir. Planlarımız kısa-orta ve uzun vadeli olabilir. Durumsal değişimle taktiksel de hareket etmeye esnek olmalıyız. Planla uygula kontrol et ve önlem alıp geliştirmek bir döngüdür. Planını yapmayanların planını mutlaka yapacaklardır.
Doğal olarak her şeyi kontrol edemediğimiz çevre faktörleri olacaktır, ancak orda da gücümüz ortaya çıkacak, proaktif düşünerek, farklı çözümler üreterek kendimizi geliştirip farklı yoldan daha iyi sonuçlar elde edeceğiz.
Bireyin mutlu olacağı, keyif alacağı, başarılı olacağı bir mesleği ve veya kariyeri seçmesi ve ilerlemesi çok önemli…
Başarı uzun ince ama keyifli bir yoldur. Bu yolda ilerlemek için, başarılı insanlar başarısız insanların yapamadıklarını yapabilenlerdir.
Örneğin, İsviçre’de Einstein‘ın okuduğu bir üniversitede öğrenciler yoğun bir tempoda ağır stres altında eğitim görmek de, bunu daha ilk dönem göze alamayanlar okulu terk etmektedirler. Burada hedefe kitlenmek çok önemli, kendimizi nerde göreceğimiz vizyonu ve başarı misyonu ile enerjimizi doğru şekilde kullanarak sonuç odaklı düşünerek zaten kaliteli bir başarı elde edilecektir.
Bazı kişiler kendilerine bir idol seçerek kariyer planı yaparlar, ilerde de idolü gecebileceğini bile hayal ederler. Halk deyimimiz ‘’ Boynuz kulağı geçer ‘’ sözü boşuna değildir. Rekabet veya yarışma, sınav pozitif stres bir aşamaya kadar önemlidir ancak, hırs yerine azimli olup pozitif
Şekilde ilerlemek kendine ve çevreye zarar vermeden başarmak çok daha yararlı iz bırakacaktır. Yani’’ önce insanız, sonra kariyer sahibiyiz’’.Ezerek üzerek başarı başarı değil savaştır.
Mutlaka yaşam tarzımızla kariyer planımız iyi organize olmalı. Bazen bazı kişiler günlük yaşamını da kariyer yolunda ilerlemek de değerlendirirler. Bir dönem profesyonel yöneticilik eğitmleri alırken, izlediğim film, okuduğum kitap, ya da bir spor yarışmasının liderlik konusunda mesajar verdiğini algılardım.
Titanic filminde stratejik yönetim hatası ile o kadar şık geminin buzdağlarını fark edemeden kazaya sebeb olması, ameliyat başarılı ama hasta öldü sözü gibi çok acı ama gerçekti. Futbol maçının da takım çalışmasına güzel bir örnek, bir teniscinin sporun fiziki sağlığı yanında sağlıklı düşünerek odaklanmayı ve stres kontrolünü öğrettiğini, bir orkestra şefinin lider veya koça ne kadar iyi örnek olduğunu çok güzel anlattığını ve iş yaşantısına örnek olduğunu unutmamak gerekir.
Eğitim ve kariyer gelişiminde, çalışma ortamında duygusal zekânın teknik bilgi yanında çok büyük önemi olduğu da bir gerçektir. İletişimi iyi, stres kontrolü başarılı, çalışma düzeni verimli… Mutlaka yaptığı faaliyetlerin fayda maliyet analizlerini her zaman hesaplayarak, kendisine dışarıdan bakarak, objektif değerlendirebilen, ileriyi deneyerek değil de hesaplayarak görebilen… Görev yaptığı firmanın katma değerini artırarak çalışan, kendisi o sistemin, kuruluşun, firmanın sahibi gibi gözeten, az laf çok iş felsefesi ile üretken olan, sistemi geliştiren iyileştiren, soruna değil çözüme odaklı olan kişiler ve dolayısı ile firmaları başarılı olur.
Çok okuyup çok araştırmak gereklidir. Çok okuyan mı çok gezen mi bilir derler ya? Ben çok okuyarak çok gezmek diyorum. Uçak da trende çok okuyan insanlara rastlarsanız onlar bunu biliyorlar derim. Çok iyi kaliteli, bilgili deneyimli çevre de bulunmak kişiye tabiî ki sayısız katkı sağlayacaktır. Enerjiniz sinerjiye dönüşecektir. Aksi yapıldığı takdirde enerjiniz düşecek, hatta belki de bazen depresiv olacaksınız. Kendiniz koruma alanına alarak, steril ve başarılı alanlara çekmeniz sizi başarıya uçurarak ulaştıracaktır.
Zamanımızı nasıl değerlendirdiğimiz, öncelikli işleri önde almamız, hedefe kitlenmemiz gerekmektedir.
Mutlaka kendinizle ilgili iyileştirmelere açık olun ki gelişime katkısı olsun ve daha başarılı olunuz. Öğrenmeye, değişime açık olamayan gelişemez, başarılı olamaz. Düşünce biçiminizi ve dolayısı ile iş yapış biçiminizi, yani süreçlerinizi gözden geçirmeniz gerekir.
Bazen de suyolunda akarken olası o an ters gelen konulara da her işte bir hayır vardır halk sözümüzle, ya da profesyonel iletişim dilinde tehditten fırsat doğar sözü ile hemen durum değerlendirmesi ile pusula ve rotayı revize etmek gerekir.
Başarı öyküleri dinlerken mutlaka kişinin bulunduğu konuma bakıp ders almak gerekir, şans veya fırsat yıldızlarını fark edip, kendi artılarınıza yoğunlaşarak, eksileri azaltarak değişime kendinizden başlayarak, hayalinizde olmak istediğiniz yere ulaşmak da şu an elinizden gelenin en iyisini yaparak başarıya adım attınız bile.
Sevgili Maide Hocam,
Keşif,destek, motivasyonun ve ekip çalışmanıza çok teşekkürler,
Başarılarımızın devamını dilerim,
Saygılar
Haziran 8th, 2009 at 16:26isabetli ve özlü yaklaşımlarınız için teşekkür ederiz. Yazılarınızı takip edeceğim.
Haziran 8th, 2009 at 16:42Gerçekten çok okumak, seçerek okumak, öğrendiklerimizden ve yaşadıklarımızdan bir bileşime(senteze) gitmek ve araştırmacı kimliği sürekli geliştirmek gerekli değil mi?
Sizin de değindiğiniz gibi..
Başarılar.. sevgiler...
halit suiçmez
Haziran 8th, 2009 at 16:52Başarıyı o kadar güzel yorumlamışınız ki...
Haziran 8th, 2009 at 23:56kim istemez ki?
Saygılarımla.
Dogrulari cok guzel yazmissiniz ancak Ozal doneminden sonra Ulkemizde basari kavrami degisti
Haziran 9th, 2009 at 07:51daha cok genclerin okumasi dilegiyle..
Sn Ayfer Demir,
Haziran 9th, 2009 at 09:51Başarılı bir tesbit ve çözüm getiren bu yazınızdan dolayı sizi tebrik ederim.
Önerilen çözümlerden " aile ve eğiticilerinin katkısı ile yeteneklerini keşfedebilmeyi başarmak" çok önemli ve üzerinde durulması gereken temel bir konudur. Aile bu yeteneği keşfetse bile eğitim sistemimiz bu konuda çok yetersizdir.Özellikle ilköğretimde mutlaka yetenekli kadrolar oluşturulup eğitimin ileriki safhaları bir secenek olarak öğrenciye sunulabilmelidir.Aksi halde en iyi ihtimale "alaylı" ve "mektebli" tabirleri kullanılmaya devam edecektir.
Başarılarınızın devamını dilerim.
Saygılarımla
Ahmet Ataoğlu
Canım Arkadaşım,yazını seninle gurur duyarak okudum,insan kendi kaderini biraz da kendisi yazıyor,birçoğumuz lise yıllarını lay lay lom geçirirken sen çok çalıştın ve semeresini gördün,başarıların daim olsun,seni çok seviyorum
Haziran 9th, 2009 at 09:51Dünyamızın her alanda gelişmesini teknolojik gelişimi, medeniyetin gelişmesini, araştıran çok çalışan yorgunluk bilmeyen insanların çabalarına dayandığı bir gerçektir.
Haziran 9th, 2009 at 11:07İletişimden, İnsan sağlığına, uzayın keşfine bir çok alanda gelişme başdöndürücü..devam etmektedir.
İnsanların başarıya ulaşmak için yaptıkları fedakarlıklar, içinde büyüdükleri ailenin fedakarlıkları ile bir bütündür. Başari bir kişinin, mutluluk ve gurur, aileden başlayarak toplumundur,insanlığındır.
Başarıya ulaşmak için yapılan fedakarlıklar arasinda, geri dönülemeyen çoçukluk yılları,
Kazanacağı parayla ayni tadi bulamadiği horoz şekerler bir daha geri gelmemek üzere
Geçer gider.
Bu kadar çabayla gelişen medeniyet insanların yararına olduğu kadar ,incelen ozon tabakası,
Kirlenen yeryüzü, kaybolan canlı türleri ile zararına da olmaktadır.
Başarı Para olarak algılanmaya başladığından bu zamana, insanlığın geleceğine yapilan yatırımlar, yerini para kazananın başarılı olduğu , tehlikeli bir modele bıraktı.
Şimdi artık bir şarkıyı üç aydan fazla dinleyemiyor, giysilerimi daha sik değiştiriyorum,
Zamanım çok az, ayakta atıştırıyorum vaktim olsa, hasta arkadaşımı ziyarete gideceğim
Ama inanın hiç vaktim yok.
İstanbul’dan bir sebeple ayrılıp taşraya gittiğimde, boş yolda ağır ağır hareket eden araçlar
Beni çok sinirlendiriyor” bomboş yol, gazla git be adam”
Sonra düşünüyorum, Fıçıda yaşayan Diyojen’in Gölge etme dediğini…..
Hep bir şeyler eksik diye düşünüyorum, Belki felsefe bu gelişmeye ayak uydurabilseydi
Belki biraz daha anlamlı bir yaşam sürebilir mekanik yaşantıdan sıyrılabilirdik, ama bu alanda çalışmak ve üretmek çok kolay değil.
Bana kalsa hukukun üstün olduğu ,medeniyetten uzak bir toplumda yaşamak isterdim.
Ayfer ,öncelikle seni tebrik ediyorum.Tespit ve yorumlarına katılıyorum çok doğru.Ancak imkan ve imkansızlıklarında (her açıdan) başarıyı etkilediği görüşündeyim.Olanaklar çerçevesinde başarı gelişir ,ilerler,devam eder diye düşünüyorum.Sevgiler
Haziran 9th, 2009 at 15:44Sevgili Ayfer hanim,
Bu yaziniz lise yillarinda kendime telkin olarak uretmis oldugum bir sozu hatirlatti :
“Zamanini iyi degerlendirirsen aleyhine islemez”
O gun bu gundur kilitlendigim anda hep bu sozum aklima gelir ve kendimi toparlarim.
Size katiliyorum, insan dinamik ve interaktif bir yapiya sahip ise özeldir. Ancak bu yolda bahsettiginiz gibi kimi zaman istidat (yetenek) ve her zaman sebat (sıkılmadan, usanmadan, yakınmadan daimiyet) gerekli. Nadiren olsa da tevekküle (kabullenme) acik olmak gerekmiyor degil.
Bunlara ben bir sey daha ekleyim, mutlak güven ve inanç. Insan önce basaracagina kosulsuz inanacak ve beraberinde kendine (kimi zaman da ekiptekilere) guvenecek.
Ellerinize, kaleminize saglik...
Sevgiler, saygilar;
Haziran 9th, 2009 at 16:09Oguz Dundar
Kız sen neymişsin,
Haziran 9th, 2009 at 18:44ben seni hala lisedeki kücük kız olarak görüyordum.
Yazından sonra rotayı revize ediyorum.
Yazınız çok gerçekçi ve yalın. Her okuyan insanın bu yazıda kendinde bir şeyler bulmaması mümkün değil. Konuyu değişik boyutlarda çok güzel ele almışsınız.Başarılı olmak için mutlaka "başaracağım" demek gereksede böyle yazıların da okunmasının gerekli ve faydalı olacağını düşünüyorum.
Haziran 9th, 2009 at 18:59Teşekkürler.........
Sevgili Dostlarım,
Güzel yorumlarımızla bana güç ve ışık verdiniz,çok teşekkürler
Haziran 9th, 2009 at 23:39sevgili Ayfer'in ders niteliğindeki akademik yazısını okuyunca her insanın yaşamında kazandığı veya kabettiği başarının'da başarısızlığın'da sebeplerinden birilerini bu yazıda bulmaması mümkün değil.okuyunca farkettiğimiz bilimsel bütün fakörleri ortaya koymuş tebrik ediyorum.
Haziran 10th, 2009 at 12:24Ayferin yazısını okuduktan hemen sonra Metin Aşıkkutlu kardeşim bir mail gönderdi,siyaset meydanında konuşan Anadolu kadını Gönül ÇİL'in başarısın daki sebeplerin Ayfer'in tesbitleriyle ne kadar örtüştüğünün kanıtı olarak izledim .sevgilerimle sağlıcakla kalın
Sevgili dostum
Yazıların çoğu kişiye ışık tutacak nitelikte.Bilgini ve tecrübelerini bizimle ve okurlarımızla paylaşman, bizi memnun etti.
Haziran 11th, 2009 at 09:17Değerli görüşlerinin devamını bekliyorum.Benimle ve diğer arkadaşlarımla bir sinerjik çalışma içerisine gireceğin muhakkak...Yüreğine ve kalemine sağlık.
Sevgiyle, mutlu kal
Ayfer hanım, siz de dünya insanı ve okyanus ruhlusunuz sanırım.
Empatiyi uygulayabilen, önce kendiyle barışık insan olmak kolay şeyler değil.
Yazar msn destek listemizde yoksunuz. Bu arada bunu da belirtmiş olalım.
MSN Destek online@bilgiagi.net
ahmet fidan
Temmuz 14th, 2009 at 15:42