Cümlelerin Yakamı Bırakmadığı An
İnsanın doğduğu günden ismine, yaşadığı yerin ikliminden aile sayısına kadar pek çok şey karakterinde belirleyici rol oynuyor. Neşeli, hüzünlü, durgun veya bir o kadar hareketli olması anlık olaylara göre belirlenirken, kalıcı özellikleri yukarıda saydıklarıma göre şekillenebiliyor.
Mesela burç deyip geçiyoruz, ancak gökbilimin insan üzerindeki etkilerine insanlar yıllarını vermişler. Demek ki böyle bir gerçek var. Yıldızların hareketi veya gök cisimlerinin durumları insanı gergin veya hayli rahat yapabilmekte. Doğduğu günün etkisine gelecek olursak burca göre değişen günler ve hatta saatlerle beraber dinamik, yerinde duramayan, aktif, atılgan veya tam tersi içine kapanık, cansız, hayata siyah yönünden bakan kişi özellikleri görülebilir.
Kendimden örnek vermek istiyorum. Mart ayında doğan bir koç burcuyum. Özelliklerimi okudukça kendimi görüyorum. Pek çok arkadaşım da kendi burçlarına çok uyduklarını söyler. Benimle ilgili olarak da objektif bir gözle koç burcu özelliklerini taşıdığımı düşünürler. Bu kadarı tesadüf olamaz diye düşünüyorum.
Mesela içine kapanık bir yönüm olmasına karşın canlılığı ön planda tutarım. Tembelim ama yapılması gerekenler zamanında yapılır, zorla da olsa. İş ciddiyetim vardır, özel hayatla iş hayatındaki tembelliği birbirinden tamamen ayırıyorum bu noktada. Fazlasıyla liderlik özelliğim vardır. Yapılacak bir organizasyonu koordine etmeyi çok severim. Sürünün ortasında olmaktansa sürünün başında olmak her zaman ilk tercihimdir. Düzeni severim, aile hayatı tam bana göredir. Sevdiğimi sonuna kadar sever, sevmediğimi yanımda barındırmam. Önceden kendimce analizler yapmayı severim. Dostluğum zor kazanılır kolay bitmez. Gibi gibi vs.
Bu kadar çok şeyi neden yazdım? kısacık bir şey belirtmek için. Yazı böyle bir hastalık, başı sonu yok, kelimeler insanı rahat bırakmaz. Asi ruhumun önüne geçilmez zamanlarını yaşadım dün akşam. Bundan birkaç yıl önce hayatımda bir ilk yaşamıştım bazılarının deli sporu dediği paraşütten atlayarak. Benim için çok önemliydi bu. Çünkü korktuğum ve birçok insanın yapmaktan hoşlanmayacağı şeyi yaparak kendime kendi gücümü ispatlamıştım. Kendimi çok farklı bir gözle bakabilmeyi keşfetmiştim. Hayatımda yaşadığım her ilk beni bana biraz daha yaklaştırıyor. İlk kez ailemden ayrı geçirdiğim okul yıllarım, ilk aşkın acıları, ilk maaşım, ilk vedalarımın hüznü, sancıları, ilk kez paraşütten atlamam ve son olarak ilk kez ata binmem.
Çok kolay veya komik derecede olağan duran bu durum benim için özel. Nedeni, yakın çevrem tarafından da çok iyi bilinir ki hayvanlardan korkarım. Kaldı ki koca bir atın üzerinde kendimi ona emanet etmek benim için heyecan vericiydi. Artık vakit buldukça at binmeye karar verdim. Ben sevdim bu işi. Ne mutlu ki çok yakınımda istedikçe bu imkanı kullanabilecek durumdayım.
Son olarak bir mesaj vermek istiyorum. Bizim çocukluğumuz biraz daha acemi döneme denk geldiğinden olmalı ( her ne kadar çok yakın zamanın küçük çocukları olsak da ) ailemiz tarafından bir yönlendirme olmamış, herhangi bir spora veya kültürel etkinliğe. Benim tavsiyem, ailelerin çocuklarını, ilgilerine göre mutlaka bir aktiviteyi aşılamaları. Bu yolla, hem içlerindeki fazla enerji dışarı atılacak hem de kendine güvenleri tam olacaktır.
Yazılacak onca şeye rağmen bazı cümlelerin yolunu kesmek bazen daha hayırlıdır. Yazmayı çok özlemişim demiyorum zira yazı yazmayı bırakmış değilim. Yalnızca bloğuma ara ara girip, interneti arada bir kullanıyorum. İş hayatı bana iyi geldi bunu bilin bana yeter. Her birinize hoşça geçireceğiniz mutlu günler diliyorum. Mutluluk dilekleriniz sizinle olsun…