content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Nis

Cumhuriyete Taktım(!)…

Geçen gün bir arkadaşım “Yakup senin cumhuriyet takıntın var, nedir cumhuriyetle derdin” dedi. Hakikaten eğer siyaset yazacaksam-ki çoğunlukla öyle- mutlaka cumhuriyetin kuruluş günlerine gönderme yaparım.
Ancak, bugünleri sorgulayabilmek ve olayları analiz yapabilmek için geçmişe dönüp oralardan başlamak gerekmez mi?
Bizim halk olarak bir huyumuz var. Başka devletleri çok rahat eleştirip gayet bilimsel analizler yaparken kendimize aynı toleransı tanımıyoruz. Daima olayları “varan hainliği ve yolsuzluk çerçevesinde” değerlendirip, eleştiriden öte suçlamalar yapıyoruz.

Mesela Rusya Başbakanı Putin’i otoriter davranışlarından dolayı “ne olacak yetiştiği yer belli, bundan farklı olacak değil ya” diyebiliyoruz. Ya da Mısır Devlet Başkanı Mübarek veya Kaddafi için aynı toleransı tanıyabiliyoruz. Yani eleştirel yaklaşıp “hainlik” damgasını vurmuyoruz.

Ama Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana yaşadığımız onca ihtilallar, idamlar ve muhtıralara eleştirel yaklaşacağımız yerde “iyi ama ordu idareye el koymasaydı vatanı satacaklardı” gibi vatan hainliği ile itham etmeyi marifet sayıyoruz. Bu suçlamaları yapanlara karşı ise “Amerika’ya karşı durulduğu için Amerika orduya ihtilal yaptırdı” gibi savunmalar hazırdır. Yani, asıl hain ordu demeye getirirler.
Hâlbuki Osmanlı zamanından beri ordu Bab-ı Ali (hükümet) basmaya alışıktır.

Kimyası değiştirilmediği sürece de basacaktır. Bu sözü söylediğimde doğruluğunu bilimsel olarak tartışmaya açabilirsiniz, ama “senin ordu ile derdin ne?” diye sorulduğunda anlaşılan o ki “hasımcılık” oynuyoruz demektir. Hasımcılıkta ise taraflar vardır. Yani “biz ve ötekiler”.
Eskilerin değimiyle işte burası “zurnanın zırt dediği yerdir”.Eğer yüz yıldır hasımcılık oynuyorsak ve bu hala devam ediyorsa ben her zaman hasımcılığın başladığı tarihe yani yüz kusur yıl önceye giderim.

Ayrıca cumhuriyet Osmanlı zamanında başlayan “hasımcılığı” giderici önlemler almamışsa, aksine halının altına süpürerek yok saymışsa elbette ben cumhuriyeti eleştireceğim. En azından vatandaş olarak bize bu günlerde yaşadıklarımızı miras bırakarak; seksen yıl sonra hala cumhuriyetin ilk on yıllarında yaşanması gerekleri şimdi yaşatıyorsa elbette cumhuriyeti sorgulamak hakkımdır.

Kaldı ki;
Bunda gocunacak bir şey de yoktur. Zira cumhuriyet siyasi bir kavramdır. Başlı başına bir anlam teşkil etmez. İçi nasıl doldurulursa öyle anılır. Nitekim Sovyetler Birliği de bir cumhuriyetti. Şimdi Çin de öyle, Libya da öyle anılıyor, kendilerini öyle isimlendiriyorlar.

Şimdi de isterseniz biraz komplo teorisi üretelim;
Cumhuriyeti kurum olarak görüp sahiplenenler aslında ülkemizin subaşlarını bırakmak istemeyenlerin ucuz bir oyunu. Geçmişi ne kadar sorgulatmazlarsa ülkemizi o kadar tapulu malları görecekler/gösterecekler. Nitekim sosyalistler ve Atatürkçüler Ordu için de “Atatürk’ün ordusu” diyerek orduyu sahiplenmenin ve dolayısıyla ordu vasıtası ile ülkeye sahip çıkmanın peşindeler. Birileri onlara daha henüz şu soruyu sorma gereğini duymadı “ordunun iaşesi ile generallerin maaşı Atatürk Orman Çiftliğinden mi karşılanıyor?”.Yakında sorulur gibi geliyor bana.

Bütün bunlar aslında Sovyetler Birliği yıkıldığında “ortada kalan” komünistler gibi ortada kalmanın sıkıntısını ve hezeyanını yaşıyorlar.Anlayışlı olmakta fayda var….

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank