Cumhuriyete Karşı Sultanlık…
Türkiye'de sisteme hakim olan iktidar,9 yıldır iktidarda olmasının getirdiği avantajla, tüm milli değerlere bilim ve Atatürk Devrimlerine, onun miras olarak bıraktığı akıl ve bilim kazanımlarına, ifade özgürlüğüne ve çağdaş düşünce anlayışına, bu ülkenin kuruluş tarihine, onun adını tarih koyanlara karşı inanılmaz bir düşmanlık içinde. Başbakan (RTE) geçmişte yaptığı bir konuşma da '' Bu ülke de laik değil ümmetçilik anlayışı evladır, geliyoruz sindire sindire geliyoruz, zamanı geldiğinde kıyam başlayacaktır'' diyordu. Peki, bunca zaman sonra değiştiğini açıkladı mı? Aksine bu sözlerinin arkasında kalacak icraatlar yaptı ve yapıyor da. Şimdi CUMHURİYETİN 89'ncu yılını kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde, ardı ardına tüm milli bayramların törenlerin yasaklandığını düşündüğümde, acaba bu yıl CUMHURİYETİN yine heyecanının topluma yansıması kısıtlanacak mı dersiniz. Geçen yıl yasaklanan CUMHURİYET, aynı akşam AKP milletvekillerinin 5 yıldızlı bir otel de, bir düğüne koşarak gitmelerinin gölgesinde kalmadı mı? YENİ OSMANLI ruhunu yaşatmaya çalışan bu zihniyet, çağdaş düşünceye ne kadar sahip olduğunu tüm bayramlara getirdiği inanılmaz kısıtlamalarla göstermiştir. Onlar için çağdaşlık ve içinde taşıdığı tartışmasız CUMHURİYET anlayışı önemli olmadı hiç bir zaman. Bu yılda yine CUMHURİYET yalnız bırakılacaktır, daha şimdiden CUMHURİYET yürüyüşünü kısıtlayan yasaklayan anlayıştan beklenen de budur bana göre.
ATATÜRK İLKELERİNE TIRPAN...
Yeni YÖK yasasına göre Türkiye'de üniversitelerde Atatürk ilke ve inkılapları dersi, Türk dili dersi, Yabancı dillerin kaldırılması isteniyor. MEB de daha küçücük çocukların din eğitiminin gölgesinde bırakılmasının bir takkiyecilik olmadığını kim çıkıp ta söyleyebilir? Tüm akademisyenler bu yapılanlara tepki gösterdi, bunun tam bir cinayet olduğunu açıkladılar.1933'ten beri okutulan bu derslerin, bu güne kadar eğitim sisteminde getirdiği kazanımları olduğu açıklandı. Âmâ ülkenin tek hakimi (RTE),daha belediye başkanı olduğu sırada hayalini kurduğu Türkiye için, çağdaş değişim ve cumhuriyet adına ne varsa, yok sayan bir düşünce içinde olmasının getirdiği Türkiye modeli işte bu diye düşünüyorum. Atatürk adını simgeleyen bir okulun, depremde yıkılmasının ardından yeniden onarılmasıyla. Atatürk adının yok edilerek Başbakan'ın annesinin adının verilmesini kim nasıl açıklayacak bu ülke de. VİCTOR HUGO (1802-1885) ''Bir ülke dalkavukluğun yalakalığın getirisini yaşıyorsa ülke de tüm siyasal sistem çöker yok olur'' diyor. Tüm korkularım budur, yarın ülke böyle bir sonu yaşarsa bundan kim sorumlu olacak? Türkiye Cumhuriyeti izleri silinip yerine Ilımlı İslam Cumhuriyeti yazılması, ülkeyi nasıl bir son da buluşturacak bunu da merak ediyorum. Daha ağzından Atatürk sözlerinin çıkmadığı (RTE),her konuşmasında ''Gazi Mustafa Kemal'' demeyi kolay buluyorsa, ya da ''Ne Mutlu Türküm Diyene' ‘diyemeyenlerin, nasıl bir ülke modeline Türkiye'yi sürükleme gayreti içindeler, bunu halka açıklama cesaretini asla gösteremeyeceklerdir. Atatürk'ün dediği gibi, ''Akıl ve bilim'' işte şimdi bu değerlerin önünde din duruyor, buna Allah'la kandırmanın adı desek daha doğru olacak. İnançlarına bağlı bir toplumda, inançların siyasetin gölgesinde bırakılmasını kimse çıkıp ta sorgulayamayacak bu ülke de. AKP otoriter bir anlayışla ülkeyi felaketin ortasında bırakıyor, ülke sadece bir tek adamın ağzından çıkacak sözlerle yönetiliyor. Bu sultanlık değil de nedir? Atatürk orman çiftliğinde (AOÇ) 3000 ağaç Erdoğan'a saray yapılması için kökünden söküldü. Erdoğan Van depremi konutlarının açılışında şu sözleri söylüyor. ‘Burada yaptığımız konutlar sizin vergilerinizle yapıldı'' peki sana saray yapılıyor bu sarayın parasını kim verdi? Yoksul bir ülke de hala yoksulluk sınırında yaşayan binlerce insanın var olduğu bir ülkede, böylesi bir saraya gerek varmıydı.300 milyon liraya mal olacak bir saray. Başbakan (RTE)'nın emrinde 6 uçak var, bunlar yetmiyor gibi şimdi yeni bir uçak daha alınacak. Airbus A330-200 tipi ve maliyeti 400 milyon dolar. Peki, bunca harcamayı kim veriyor, yoksul halkın verdiği vergiler mi bu parayı tamamlıyor acaba? Yoksul ülkenin Başbakanının 7 uçağı var, gelişmiş bir Almanya, Fransa, Rusya, İngiltere, hatta ABD de bile bu kadar değil.
SUSKUN UYUYAN BİR TOPLUM...
Suskun güdülmüş koyun misali uyuyan bir toplum ve yaratılan bir korku sendromu, işte böyle bir toplumu yönetmek sanırım hiç bir ülkede (RTE) dan başka bir Başbakana nasip olmasa gerek. Birde Dolmabahçe çalışmalarına açıklık getirmek isterim. Bu güne kadar hiç bir başbakan, Dolmabahçe'yi böylesi bir ofis çalışmasına açmadı. Atatürk hatırasının hala sıcaklığını koruduğuna inandığım Dolmabahçe'yi, Başbakanın çalışma ofisi olarak kullanmasına gerek olmadığına inanan biriyim. Tarih burada farklı amaçların gölgesinde kalıyor bana göre. Yani tüm Atatürk'ün hatırasının yaşandığı izlerin tarihle birlikte teslim alınmasının bir adı. Cumhuriyetin 89'uncu yılını kutlamaya hazırlandığımız Türkiye'de, önümüzdeki yıllar içinde belki de CUMHURİYET bayramını da şimdi olduğu gibi tamamıyla yasaklayacaklar. Cumhuriyetin anlamı sadece bir yerde sınırlı kalarak kutlanmamalı, hiç kimse hiç bir kurum ya da zihniyet, cumhuriyetin nasıl kutlanması gerektiğini kendisi yazamaz. Atatürk devrimlerine inanan her kesimin bu heyecanı yaşama hakkı vardır, ancak tüm çağdaş değerlerden korkan bir zihniyetin gösterdiği tutumun, adı konulamayan demokrasinin hala gelmediği bir ülke de savunulacak bir tarafı var mıdır? THE GUARDİAN ''Erdoğan kavgacı bir tutum izliyor, tüm çağdaş değerlerden nefret ediyor, âdeta bir sokak kavgacısı, kibirli (HUBRİS) sendromu yaşıyor, insanı korkutuyor, ülkeyi sultanlıkla yönetmek istiyor, dünya siyasetinde tehlikeli bir adam'' Türkiye'nin kaderi tek bir kişinin ağzından çıkacak sözlerle çiziliyorsa, bu ülke de demokrasi den söz etmemiz mümkün mü? Cumhuriyetin 89 yılı işte bu korkuların gölgesinde kalıyor. Sessiz her şeye inanan gerçeği sorgulayamayan, eğitim akıl ve bilimden uzak kalmış, kültürel değerlerin dışında bırakılmış ve inanç siyasetinin etkileşimin de kalmış hala uyuyan bir toplum, şu anda Türkiye'yi yönetenlerin de işine gelmiyor mu? Batıdan koparılıp Ortadoğu bataklığına sürüklenen bir Türkiye gerçeği. Bu da kendi anayasasını yapmaya hazırlananların yazdıkları senaryonun bir başka tarafı. Yani yakında siz, Türkiye Cumhuriyetini unutun, âmâ Yeni Osmanlı Cumhuriyeti, ya da ılımlı İslam cumhuriyetine hazırlıklı olun demektir. CUMHURİYET 89 yılında işte bu sancılı bir döneme tanık olarak kutlanıyor. Tarihten ve Cumhuriyet devrimlerinden korkanların ülkeyi getirdikleri nokta ve sonrasında bu gidişatın uzantısında yaşanacak felaketin adı sultanlık.
CUMHURİYETE ATATÜRK'E karşı Sultanlık. Yaşasın Cumhuriyet.
Prof. Dr. Levent Seçer