Cumhuriyet ve Demokrasi (III)
Cumhuriyete dayalı demokrasilerde devlet düzenine ait oluşturulmuş tüm demokratik kurallar, dünya ölçeğine uygun çağdaş hukuk sistemi içinde oluşturulur. Onun için cumhuriyetin ruhuna bağlı olarak oluşturulan sistem, millete ait oluşturulan devlet gücünün bir elde toplanmasını önler. Bu ilkeden hareketle demokratik anayasal yapımız; üç erkten oluşturulmuştur.
Bunlar; Yasama, Yürütme, Yargıdır.
Anayasal sistem içinde oluşturulan bu üç erk, aynı zamanda devletin temel işlevine yönelik organlarını oluşturur. Oluşturulan bu organlar eliyle devlet işlerlik kazanır. Onun için devletin işlevine yönelik oluşturulan bu üç temel yapı organı, anayasal yapı içerisinde birbirinden bağımsızdırlar. Onun için devletin işlerliğine yönelik görevlerini yapıp yerine getirirlerken her üçü de anayasal yapıya uygun fakat birbirinden bağımsız hareket ederler.
Dolayısıyla devletin temel yapısına yönelik tüm işlevlerini millet adına temelde yapıp yerine getirecek olan bu üç organdır. Bu şekliyle sistem her ne kadar demokrasiye uygun, demokratik olsa da, yine de halkın çoğunluğunun katılımıyla oluşturulmuş hukuksal bir yapılanmaya dayanmadığı için burada çoğulcu bir demokrasiden bahsedilemez. Çünkü yasal çerçevede kamu yararına oluşturulup kurulmuş olan bir çok kamu kuruluşu ile sivil toplum örgütleri bu yapılanmanın dışında tutulmuştur. Örneğin üniversitesiz, basınsız, işverensiz, işçisiz, meslek odasız, borsasız, derneksiz kısacası yurt sathında halkı temsil eden tabana yayılmış tüm bu demokratik kurum ve kuruluşlar olmadan yapılıp düzenlenen bir sistem ne kadar demokratikse, bir o kadar çoğulcu olabilir.
Devlet insana benzer. Canlı bir organizma gibi çalışır. Organizma nasıl kendi içinde sağlıklı olursa, sağlıklı gelişir. Devlette aynısıdır. Onun için her ikisinde de bir çok şeyin değil, bir şeyin eksikliği hemen bünyede hissedilir. Organizma gibi devlet bünyesinde de eksikliği hissedilen şey giderilmezse, bir süre sonra anayasal sistemde hastalık baş gösterir. Sistem tıkanır. Devlet işlemez hale gelir.
Devletin sürekli işlemesi için demokrasiyi yaşatıp ilerletmek gerekir. Bunun için halkı özgürleştirip önünü açmak gerekir. Yasama organını sürekli halk yarına çalıştırmak gerekir. Aksi takdirde halk yatar. Devlet batar.
Onun için şimdi devletin lokomotifi olan bu anayasal üç ergi biraz tanıyalım. Bu üç erg aynı zamanda devletimizin üç temel organıdır. Bu organlar devletin temel sistemini oluşturur. Bütünlüğünü tamamlar.
Anayasa (denilen toplum yasası) devletin tarafsızlığıyla başlangıçta Kurucu Meclis tarafından oluşturulur.
1- Yasama organı (Meclis); Sistem içindeki yasama organını millet seçer. Seçildikleri süre içinde milletin vekaletini taşırlar. Millet adına görev yaparlarken, Millet adına halkın egemenlik hakkını kullanırlar. Millete karşı sorumludurlar. Çıkardığı yasaların anayasaya uygunluğu anayasa mahkemesi denilen, en yüksek yargı tarafından denetlenir. Yargı görevini millet adına yapar.
2- Yürütme organı (Hükümet);Yasama organına seçilen üyelerden seçilip oluşturulur. Göreve yönelik işlevlerini millet adına yaparlar. Onun için öncelikle millete karşı, sonra yasama organına karşı sorumludurlar. Uygulamadan doğan yanlışlıklar içinde itiraz halinde yargıya karşı sorumludur.
3- Yargı organı (Bağımsız Mahkemeler); Yasalar çerçevesinde sadece millet adına yargıç kendi vicdanına karşı sorumluluk duygusuyla görevini yapıp yerine getirir.
1- Başlangıçta Kurucu Meclis tarafından oluşturulan; Yasama Organı (Meclis) : Sistemin yeni baştan oluşturulup anayasal çerçeveye oturtulabilmesi için Anayasa denilen temel yasanın (toplum yasasının) oluşturulmasına yönelik millet adına halk uzlaşısıyla geçici bir yasama organı olan Kurucu Meclisin oluşturulması gerekir.
Oluşacak olan Yasama organı ; sadece bu işe yönelik her guruptan, her meslekten tecrübe edinip kariyer sahibi olmuş akil insanlarla devletin temel işlevine yönelik temel yasasını yapıp oluşturmak için başlangıçta halkın seçeceği Kurucu Meclis bu sistemin temeli olan (temel yasasını, toplum yasasını) anayasasını oluşturur. Kurucu Meclisin görev ve sorumluluğu sadece bu işe yönelik ve sınırlı olduğundan devletin temel yasanın yapılıp yürürlüğe girmesiyle de son bulur. Onun için sistemin yasaları seçilmiş bu Meclisin özgür iradesiyle oluşturulur. Oluşturulan temel yasa Halk oyuna sunulur. Kabul görmesi halinde devletin organlarının görev ve sorumlulukları bu çerçevede işlevine yeniden başlaması için oluşturulan bu yeni temel yasa çerçevesinde yeniden devlet yönetimine yönelik seçime gidilir. Yeni Meclis seçilip devletin organları anayasal çerçevede görevine başlayınca Kurucu Meclisin görevi biter. Bu çerçevede oluşturulması anayasada yerini bulan üç temel organdan biri olan yeni meclis bu şekilde oluşturularak sistem içinde anayasal devlet kurumu olarak devreye girer. Milleti adına görev yapacak olan devlet denilen teşkilatlandırılmış yapı çalışmaya başlar. Bu yapı içinde oluşturulan yasama organı denilen meclis görevine başlar.
2- Yürütme Organı (Hükümet) : Göreve başlayan yasama organı denilen meclis, öncelikle kendisini seçip vekalet veren millete, sonra millet adına çağdaş hukuk çerçevesinde karar verip, adalet dağıtan yargıya karşı sorumludur.
Devletin başını oluşturan yürütme denilen idari yapı Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kabineyi (hükümeti ) oluşturan diğer kabine üyelerinden (Bakanlar Kurulu Üyelerinden) oluşur.
Bakanlardan oluşan anayasal çerçevedeki bu temel yapı yasama organı içinden oluşturulacağı için millet adına öncelikle yasama organına karşı sorumludur. Sonra hizmetinden dolayı kendisini seçip görev veren millete karşı sorumludur. Ancak bu sorumluluğunu anayasada görev ve sorumlulukları belirtilen yargıya karşı millet adına yasal çerçevede olacağından ancak yargıya müracaat edildiğinde de millet adına hesap vermek üzere yargıya karşı sorumludurlar. Bu görevlere ilişkin sorumluluklarından dolayı da yargı sonucuna katlanmak zorundadırlar.
Yargı organı (Bağımsız Mahkemeler); Seçilen yasama organı tarafından millet adına çıkarılıp oluşturulmuş çağdaş hukuk sistemi içerisindeki devlet yapılanmasına yönelik yürütme tarafından devletin kurumlarında hukuk adamı olarak yetiştirilmiş akil insanlar tarafından yerine getirilir.
Ancak yargı anayasal işlevlerine yönelik görevlerini, kendi içlerinde oluşturdukları hukuksal yapı içerisinde seçimle yapıp yerine getirmeleri gerekirken maalesef yürütme, bağımsız olması gereken yargının bazı organlarına atanan yüksek hakimlerin ve diğer mahkeme üyelerinin seçilip atanmalarına (bu ister yüksek yargıya ait mahkeme üyeleri olsun, ister yargıya bağlı diğer tüm mahkeme üyeleri olsun) müdahale edip karışmaktadır. Bu demokratik sistem açısından zararlı bir tutumdur. Bu konuda yargıya dışardan başka bir müdahalenin olmaması gerekir
Bir de yargı organlarının anayasal sistem içinde görevlerinin olmasına rağmen sorumlulukları yoktur. Sorumluluklarının olmaması vatandaşın özgürlüğünün korunması açısından sakıncalıdır. Halbuki, verilen her görev için sorumluluk haktır, hukuktur. Halbuki, kişisel hak ve özgürlükler açısından hukukta sorumluluk yasayla sağlanıp korunması gerekirken bu günkü sistemde hukukun bu işlevi yani kişinin hak ve hukukuna bağlı özgürlükte sorumluluk duygusu genelde yargıç vicdanına bırakılmıştır.
Vicdan ise, akıl, ilim, irfan, idraktir.
Sevgi ve saygılarımla. ./...
Cahit KARAÇ