Cumhuriyet Bayramı Krizini İktidar Yönetemedi
Cumhuriyet Bayramı ile ilgili ülkenin değişik yerlerinden Ankara'daki mitinge katılmak için yola çıkanların engellendiğini duyunca, insanların tepkilerini görünce aklıma 12 Eylül rejimi geldi. Ne zaman bir miting yapılmak istense, devletin resmi sözcülerinin söylemi belliydi: “İstihbarat bilgileri aldık, yasadışı örgütler olay çıkaracaklar.” Ya da “miting, eylem yasal değil” söylemi görsel ve yazılı medyada kulaklarımızı tırmalardı.
Ve işin en ilginci iktidar bu değerlendirmeyi hiç haketmemişken, bu noktaya gelmesi ise bir beceriksiz-liğin ortaya çıkışıydı.
****
Cumhuriyet Bayramı kutlama istemlerini bu noktaya tırmandıran AK Parti iktidarıdır. Krizi yönlendirememesi, bir bardak suda fırtına koparılmasına neden olmuştur.
Bu tepkilerin buraya gelmesinin nedeni, 30 Ağustos törenlerinde Atatürk anıtlarına devlet erkanı dışında çelenk bırakmak isteyenlerin engellenmesiydi.
Hangi akılla bu karar alınmıştı, anlamak mümkün değildi.
Sıradan bir yurttaş olarak, 29 Ekim törenlerinde bu krizin büyüyeceğini ben bile görürken iktidarın görememesini, 'iktidar sarhoşluğu' olarak değerlendiriyorum.
*****
Yıllardır Cumhuriyet ve diğer resmi törenlerde ilçelerde yapılan katılımlar ortada duruyor. Yurttaşların katılımı yoktur. Resmi bir tören olarak kutlanırdı. Atatürk anıtlarında sağdan sayın 50 bilemediniz 100, soldan sayın aynıydı. Ve bu katılımcılar da büyük oranda devletin temsilcileri ve siyasi partilerin temsilcileriydi. Statlarda yapılan törenlerde çocuklarının gösterilerini izlemek için gelmiş aileler ve bir de öğrencilerin askeri yürüyüşleri ile düzenlenen yürüyüş kortejleri olurdu.
****
29 Ekim Cumhuriyet törenlerine ve 10 Kasım Atatürk'ü anma törenlerine MSP, Fazilet ve Refah Partisi yöneticileri katılmamak için akla karayı seçerlerdi.
Türkiye nereden nereye geldi. Dün törenlere katılmamak için mazeret yaratanlar, dünün otoriter Cumhuriyetin sözcüleri de yasaklara karşı özgürlükleri savunanlara dönüştüler.
Dün yürüyüşleri engellenenler, yollardan geri çevrilenler, hakları için yürüyenlere emniyet güçleri şiddet uyguladığında 'oh iyi olmuş' diyenler aynı baskılara uğradılar.
İyi ki böyle oluyor. Değişim dediğiniz böyle oluyor. Bazen at izi ile it izinin karışması ülkenin geleceği için hayra neden oluyor.
****
Düşünün, 30 Ağustos törenlerinde çelenklerini Atatürk anıtlarına bırakmak isteyenler engellenmese; tartışmalar, tepkiler bu noktaya gelmeyecekti.
****
İstanbul CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'nın askerelere dönüp “Cumhuriyeti siz koruyamadınız biz koruyoruz” sözü ise Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP'sinin işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Kimse Midyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemez.
Bugün CHP'ye oy veren milyonlar darbe davalarının düzmece olduğuna inanıyor ve halen milyonlar askerden medet umuyor. İşte bu süreç CHP'nin sivilleşmesine de katkı bulunacak. Bakmayın siz, inanmayanlara rağmen böyle olacak.
Çünkü bugün sırtını devlete dayayan herkesin kaybedeceğini 90 yıllık Cumhuriyet tarih açık açık gösteriyor.
****
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyet Bayramı ile ilgili yaptığı açıklamalar ise, muhafazakar demokrat bir Başbakana yakışan açıklamalar değildir. Yürüyüşlerin engellenmesi talimatını kendisinin verdiğinin ortaya çıkması, açlık grevinde bulunanlar için “Aç kalan falan yok” diye açıklama yapması, Ankara'daki yürüyüşte emniyet güçlerinin barikatları kaldırmasından dolayı, kaldıranları eleştirmesi ise hiç hayra alamet değildir.
****
İstanbul'un merkezinde bile Ankara'ya gitmek isteyenlerin sudan bahanelerle engellenmek istenmesi anti demokratik bir davranıştır. Cumhuriyet Bayramını kutlamak isteyenler içersinde darbe heveslileri vardır. TGB ve Atatürkçü Düşence Derneği gibi derneklerin darbe olsa arkalarında duracağı çok açık. Ancak, onların illegal örgüt gibi görünmesi ise oldukça manidardır.
Başından da dediğim gibi bu kriz süreci 30 Ağustos törenlerinden beri doğru yönetilemiyor. Yönetilemediği de Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarına bakınca açık açık görülmektedir.
****
Fransa'da defalarca kurulan Cumhuriyet, bizim ülkemizde zamanın ruhuna göre onlarca yeniden kurulsa benim bir derdim olmaz. Ancak eski Cumhuriyeti kutlamak isteyenlerin de özgürce kendilerini ifade edebilecekleri koşulların engellenmesinin yasakçı bir zihniyet olduğunu bilerek karşı dururum.
Son söz: Bu ülkenin topraklarında, içersinde demokrasinin olmadığı bir Cumhuriyet kavramının bir anlamı yoktur. Demokrasi ile taçlandırılmayan hiçbir Cumhuriyetin anlamı yoktur.
Bugün esas olan, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla büyütmektir. Ve yaşananlara bakınca, demokrasi için biraz daha yolumuzun olduğu ve sancılı geçeçeği gözükmektedir.
Yine de yaşananlar olumsuz gelişmeler değildir, hayırlara vesile olacaktır.