Cumhurbaşkanından Çözüm Beklemeyin! Çözemez
Ülkemiz, büyüyen sorunlar sarmalında…
Hukukta sorun, parlamentoda sorun, devletin kurumlarında sorun, çalışma hayatında sorun!... sosyal yaşamda sorun… ülkenin beka noktasına kadar gelmiş sorun!...
Ülkenin başındaki “kör-sağır” yetkililer en büyük sorun!..
İmdat çığlığını duyan yok ülkenin!..
Her sorun, yeni bir soruna gebe!.. Babalığı üstlenen yok!.. Sorunlar sokak piçi gibi ortalıkta!..
Arızalı bir demokrasi ile girilen seçimden normal bir doğum zaten beklenmezken, bir ucubemiz daha doğdu. Seçilenlerin bir bölümü Meclis dışında kaldı!..
Mantığa ve de vicdana sığmayacak bu antidemokratik sonuç, “hukuktan bağımsız” yargı kararlarına sığdırılarak, vicdanlara dayatılmak istenmekte...
Sefer görev emri almış yandaş basın-siyasetçi-gazeteci-dönek-binek-biat ve sadakat erbapları bu demokrasi-hukuk ve insanlık ayıbını savunma cephesinde olmuşlar yek avaz!..
Komu oyu, kavramların içi boşaltılarak-çarpıtılarak aylar-yıllar öncesinden bu sonuçlara çoktan hazırlanmış da olsa; hiç bir vicdan sahibi bu kadarını beklemiyordu!...
*Cumhuriyeti ve onun temel ilkelerini aşağılamanın adı çoktan özgürlük olmuş;
*Birleşmekten söz ederken bile bölen, sandık çoğunluğunun adı milli irade;
*73 milyonluk ülkede, nereden kaynaklandığı belli olmayan 6-7 milyon fazlalıkla 80 milyon üzerinden girilen şaibeli seçimde, ilan edilen %50’lik seçim zaferinin(!) adı ustalık,
* Ülkenin en güvenilir kurumu-orduyu- itibarsızlaştırma ve zayıflatmanın adı vesayetten kurtuluş;
*Gizli tanıklarla, usulsüz dinleme ve ihbarlarla dalga dalga kamu vicdanında açılan yaraları ve çiğnenen insan haklarını hiçe saymanın adı normalleşme;
*Masumiyet karinesinin mahkumiyete dönüştürülmesinin adı bağımsız hukuk,
*Ayyuka çıkan bölünme eylem ve söylemlerinin adı da çoktan ileri demokrasi olmuş!..
…Ve noktası da “Başkomutanlık” eliyle çoktan konulmuş!... “Güzel şeyler olacak!...”
Çözüm müydü başlatılan; ç ö z ü l m e mi!?..
Tarih, hükmünü kayda geçmeden önce, vicdanlar verecek ilk kararı!..
----------------------------------------------
Olanlar, olacakların delili ise, diyoruz ki; Cumhurbaşkanı mevcut sorunları çözemez!.. medet de umma; çözüm de bekleme!.. Ç ö z e m e z !...
Bu bir yorum değil!... Saptama!..
Saptamamızın gerekçesini ilgili kavramları irdeleyerek başlayalım işe.. “sorun” “sorumluluk” “sorumlu” ve “çözüm” kavramlarını irdeleyelim öncelikle…
Sorun; çözülmeye, konuşulup bir sonuca bağlanılmaya gerekliği olan bir durum..
Çözüm; bir sorunun ortadan kaldırılmasıyla ulaşılan sonuç..
Sorumlu; bir sorunu ortadan kaldırmakla görevli-yetkili-yükümlü kişi…
Sorumluluk; bir sorunu çözmede duyulan vicdani duygu-algı-içses…
Sorun çözme “sorunun” varlığını kabullenme ile başlar…İkinci adımında, sorunun çözümü konusunda görüşme ve çözüm için düşünce üretme gelir…üçüncü aşamada ise, etkinlik, yetkinlik ve inisiyatif alma.. gelir ki; iş burada biter.
İnisiyatif sahibi olmak ise, bir konuyu, bir sorunu, ortaya atıp düzenleme, önceliğe alma, gerekli kararları verebilme yetisidir…
Ortada, tek seçici, tek kural koyucu, tek gündem belirleyici, tek izin verici, kısaca her konuda tek söz sahibi dururken, çözüme karar verip kurallarını belirlememişken, kim hangi sorunu hangi inisiyatifle çözecek ki!.. İşte asıl sorunumuz da burada!..
Tek sesli yetkinliği “ ileri demokrasi” olarak görme cehaletinden kurtulamadıkça, daha çok batar burnumuz kaoslara…sorunlara, …..lara!..
İşte bu nedenle, Cumhurbaşkanı mevcut sorunlara çözüm üretemez!.. Bugüne kadar hangi sorunu çözmede inisiyatif kullandı da, bugünün kaosuna çare bulsun!?..
Oraya “evet” desin diye getirilmedi mi!?!...
“Kefilliklerini” gördük, “tatmin olma” dirayetine de şahit olduk!.. Ama bir çözümün parçası olduğuna…rastlamadık!..
Haksızlık edildiğini öne sürenler varsa, onlara tek söz var edilecek!..
Cumhurbaşkanı sorun çözme-belirsizlikleri ortadan kaldırma yeti ve inisiyatifine sahip ise, öncelikle kendi görev süresindeki belirsizliğin ortadan kaldırılmasını sağlasın!..
S o r u y o r u m: Cumhurbaşkanının görev süresi kaç yıl!? Kendisi dahil, bunu bilen koca ülkede kaç kişi var!?..
- Birtek kişi!... Kendisini o makama getiren!... “ tek yetkin kişi”.
--------------------------------------------
Sorunu yaratanlarla, çözüm beklenenlerin ayni safta yer alması durumu daha elim kılmakta.. Çözüm için gayret etmek dururken, bir inatla, yangına körükle gidenler neyin peşinde!...
Büyük badirelerle iç içe ülke!..
Cumhuriyetin bekasına yönelik temel ilkeler fütursuzca tartışma konusu yapılmakta..
Tartışmaların “ileri demokrasi”, özgürlük, kardeşlik, birlik ve beraberlik adına yapılıyormuş gibi gösterilmesi ise işin asıl acıtan yanı!.. Bu bir aymazlık mı, yoksa üstlenilmiş olan bir görevin gereği mi!?
Liderler kavgada bile söylenmeyecek sözlerle yüklenmişlerdi birbirlerine. Tekrarından bile hicap duyulacak söz ve davranışların sürüyor olması, Yüce Meclis çatısı altında bir araya gelmeyeceklerinin bir işaretiymiş!..
Aldatmacaymış o kucak açmalar, 73 milyonla sarmaş-dolaş olma söylemleri!.. Oysa, hani helallikler alınıp verilmişti!.. Yuh olsun bize!... Yine aldandık!..
Nerede Şeyh Edebali’nin oğul’a nasihatlerinin gereği!.. Gurur, kibir değil, mütevazilik hakim olacaktı hani!... Neyin nesi “gelmezlerse gelmesinler!”,“biz bildiğimizi okuruz!”, “tükürdüklerini yalayacaklar!” tahrikleri!..
Üstelik, bu acayip tahrik mesajlarının “geçmiş olsun”’a gidilen deprem bölgesinden ediliyor olması bir başka tarifsiz yürek burkan durum!..
Ülkede kaos yaratmanın, düşmanlar ve hainlerden başka kimsenin işine yaramayacağını kim anlatacak!.. Aldatmacalı demokrasi ile kazanılan zaferler nasıl kardeşlik ve barış getirecek!?
Bu ülkeye “sokakta bulunmuş” muamelesi yapmaya kimsenin hakkı yok!..
Yönetim,Bir süreliğine verilmiş bir emanettir!.. Emaneti, günü geldiğinde, daha iyi biçimde teslim etmek demokrasilerde esastır!.. Tersi durumları, tarih ak sayfalarına yazmaz!..
Ülkemizin yanmakta yıkılmakta-bölünmekte olduğunu illa ki hain olup görmezlikten mi gelelim!?.. Bir bölgede yapılan bir partinin grup toplantısı mı, parlamentosu mu!?..
Bu da mı normalleşme, bu da mı ileri demokrasi!.. Kim oynuyor Ülkenin genleriyle!?..
Tunus durup dururken mi karıştı!?.. Mısırın altını üstüne getiren güç kim!?..
Daha dün liderinin elinden ödüller alınırken, bugün, sırf Libya halkı daha özgür olsun diye mi atılıyor bombalar!?.. Irak’ı kim bu hale getirdi!?.. Daha düne kadar, yetkililerin günü birlik dostluk sofraları kurdukları Beşar Esad’a, birden ne oldu da “git” emirleri verilir oldu?
Suriye sınırındaki mayınlı araziler dostluk adına temizlenmemiş miydi!?.. Her noktadan kolay girilsin diye miydi yoksa o mayın temizlikleri!?..
Aklımızı başımıza alalım!... BOP işbaşında… Planını uyguluyor!..
Eşbaşkanlar görevini mi yapıyor; g e r e ğ i n i mi!?..