Cumhurbaşkanı Gül Ne Demedi?
Anayasa değişikliği ile ilgili tartışmalarda son haftada oldukça farklı bir gelişme yaşandı. Daha doğrusu Sayın cumhurbaşkanın konu ile ilgili -Hindistan yolculuğu sırasında- yaptığı açıklama kimi çevreleri hareketlendirdi.
Bu hareketlilik beklenti içinde olanları oldukça sevindirdi. Bu yazıyı hazırladığım ana kadar (09 Şubat 2010) Sayın Cumhurbaşkanımızın konuya açıklık getiren bir açıklama yapmaması onu ve niyetini iyi bilenler için bir sorun teşkil etmemektedir. Ne var ki malum çevre;
“işte devlette çatlak”, “birbirlerini (Sayın başbakanı da kastederek) cumhurbaşkanlığı seçimleri için zorda bırakmaya başladılar” gibi temennilerini yazıp söylediler. Dedim ya bunlar temenni babında tespitlerdir.
Gerçekten durum ne?
Sayın cumhurbaşkanı ve sayın başbakan cumhurbaşkanlığı seçimleri için hem de iki yıl kala birbirlerini ekarte etmeye mi çalışıyorlar?
Daha düne kadar “kardeş”lik duygularıyla ülkeyi yönetmeye “ahd” edenler makam ve mevki hırsına mı kapıldılar?
Doğrusu bunlar yabana atılacak şeyler değil. Demokrasilerde en küçük birimden cumhurbaşkanlığına kadar yol vardır. Eğer bu mücadelenin içine girmişseniz hedefiniz en tepe, en zirve olmalıdır ki dinamizm ve şevkiniz bitmesin. Hedefi küçük olanlar da enerjilerini de ona göre ayarlarlar. Bu hedef sizi ya daha büyük başarılara sevk edecek ya da elinizle yetinmesini bilip şükr edersiniz.
Cumhurbaşkanı olabilecek insanlar bu büyük makamın mücadelesini verseler değer. Velev ki Tayyip ERDOĞAN ve Abdullah GÜL rekabeti olsa da…
Ancak bu iki şahsiyeti iyi tanımayanların bilmedikleri bir şey var. Bu da söz konusu şahsiyetlerin dünyadaki hiçbir mevki ve makam için birbirleriyle mücadele içine girmeyecek kadar farklı duygulara sahip olduklarıdır. En azında şimdilik böyle, (beşer-insanlık halli belli olmaz!)
O halde sayın cumhurbaşkanı ne dedi veya ne demek istedi?
“Anayasa değişikliği için fırsat kaçtı” derken ne demek istedi?
“Anayasayı bu meclis değiştiremez, sakın uğraşmayın mı”?
“Siz anayasayı değiştirerek cumhurbaşkanlığına göz koyduğunuz için aleyhime düzenleme yapmaya kalkarsanız ben de sizi böyle sıkıntıya sokarım” mı demek istedi?
Yoksa
“Seçimlerden sonra oluşan olumlu havanın kaybolduğu, artık bir konsensüsün sağlanamayacağını mı” kast etti?
Ya da
Başka bir şey mi?
Onu da ancak sayın cumhurbaşkanımız bir açıklama yapma gereği duyar ise anlarız.
Aslında anayasa değişikliği için fırsat oluşmuş değildi. Ak Parti yeterli çoğunluğa sahip olmadı. Muhalefet desteği ile ancak referanduma götürecek sayıya ulaşırdı. Referandumun akıbeti bilin(e)mediği için anayasa değişikliğinde ciddi risk oluşurdu.
Düşünün mecliste çoğunluğu sağlayamamış, referanduma gidip geri dönmüş bir anayasa değişikliği teşebbüsünden dolayı;
- İktidar bütün itibarını yerle ir etmiş olmaz mı?
- Böyle bir başarısızlık bu vesayetçi anayasanın daha uzun yıllar kalmasını sağlamaz mıydı?
Bence sayın cumhurbaşkanı açıklamalarıyla isabet buyurmuşlardır. Kişisel kaygılardan uzak, geleceği iyi okuyan bir devlet adamı olarak düşüncesini paylaşmışlardır. Bu nedenle sayın cumhurbaşkanımızın açıklamalarını farklı mecralara çekmenin tabanı bulunmamaktadır.
Umarım ki sayın cumhurbaşkanı konuya açıklık getiren bir açıklama yapacaklardır.
Not:
Yazıyı bitirdikten sonra bir arkadaşa gönderdim. Bana “sayın cumhurbaşkanının az önce açıklama yaptığını isterseniz yazıyı değiştirin” dediler. Ben de aynen kalmasını istedim. Demek ki neymiş?