Çukurova’nın Gururu Yaşar KEMAL
Bu dünyadan bir Yaşar Kemal geçti. Hani o güzel insanların güzel atlarına binerek çekip gittiklerine üzülen ve insanın puştuna demirin tuncuna kaldık diye yakınan o büyük yazar… Diğer güzel insanlar gibi o da terk etti bizleri… Şimdi Nazım Hikmet’in, Ahmed Arif’in, Orhan Kemal’in yanında…
Yaşadığı sürece görmek nasip olmadıysa da görüşmek nasip oldu. O sıralar Özgün Yayınevinden “Çiçek Açtı Yalnızlığım” adlı şiir kitabım yeni çıkmıştı. Yazı kurulunda bulunduğum Söylem Dergisi’nin sahibi Mehmet Çetinkaya, Yaşar Kemal’in ev telefonunu verdi bana… 2005 yılının baharında onu telefonla aradım, konuştuk. Hayranı olduğumu, özellikle İnce Memed romanından çok etkilendiğimi, benim de şiirler yazdığımı, kitabımın yayımlandığını anlattım. Çok memnun oldu. Ancak o tarihte Mehmet Çetinkaya’ya çok kızgındı. “Harika, bana ondan söz etme. Bir de bu benim özel telefonumdur, kimseye verme sakın.” dedi. Sonrasında birkaç kez daha aradım. Birinde eşi çıktı ve bana “Sakın Mehmet Çetinkaya’dan lütfen söz etmeyin. Çok sinirleniyor. Zaten çok hasta…” dedi.
O sırada çok yönlü sanatçı değerli dost Doktor Haluk Uygur, Altın Koza’nın düzenlediği etkinlikte Yaşar Kemal’i davet etmek istediklerini söyledi. Bende telefon numarası olduğunu söyledim. Eve döndüğümde Yaşar Kemal’i aradım. Etkinliğe onur konuğu olarak katılıp katılmayacağını sordum. “Harika, katılmam mümkün değil. Sağlık durumum maalesef kötüye gidiyor. Almanya’dan da davet ettiler. Bir ödül takdim edeceklermiş. Oraya da gidemiyorum.” dedi. Hem sağlık durumunun kötüye gitmesine üzüldüm hem de aramızda olamayacağına… Ne çare sağlık söz konusu ise akan sular duruyor elbette…
Zamanla cep telefonlarının modelleri eskiyor, bozuluyor, eski cep telefonlarımızı mecburen daha gelişmişiyle değiştiriyoruz. Yaşar Kemal’in numarası da eski telefon cihazımda kayıtlıydı. Yenisini alınca eskisini başkasına verdiğim için o numara da kaybolup gitti. Bir kâğıda da yazmıştım ama onu da bir türlü bulamadım. Bazen o kadar iyi saklıyorum ki gerektiğinde ben bile bulamıyorum. Mehmet Çetinkaya’dan tekrar istediysem de nedense numarayı vermekten kaçındı. Ben de çok üstelemedim. Hem de hasta bir insanı fazla rahatsız etmemek lazım diye düşündüm.
2012 yılında Türkiye’nin her tarafında şubeleri olan ve merkezi Ankara’da bulunan Çukurova Lobisi’nin düzenlediği “Yılın En İyileri” yarışmasında “Yılın Yazarı” Yaşar Kemal olmuştu. “Yılın Şairi” ise Harika Ufuk yani bendim. Adımın Yaşar Kemal ile yan yana düşmesi bile benim için onurların en büyüğüydü. 5 Mayıs 2012’de Ankara Hiltonsa’da yapılan muhteşem bir törenle ödülümü aldım. Benim için en büyük ödül aşar Kemal’i görmek olacaktı ama nasip değilmiş. Rahatsızlığı dolayısıyla gelememişti. Onun adına altın turaç ödülünü doktoru aldı. Bu arada Yaşar Kemal’in ödülle ilgili duygularını da bize aktardı. Bu ödülü almaktan onur duyduğunu, memnuniyetini belirterek bizlere sevgilerini, selamlarını yollamıştı.
Bundan sonraki üç yıl boyunca da sağlığı günden güne kötüye gitmişti. Basından takip ediyordum. 28 Şubat 2015’te onu kaybettik. Türk Edebiyatı’nın ulu çınarı Yaşar Kemal ardında birbirinden değerli pek çok eser bırakarak aramızdan ayrıldı. Büyük insanlar, sanatçılar ölümsüzdürler. Eserleri dünya durdukça yaşayacak, bizler de gelecek nesiller de onun ışığıyla aydınlanmaya devam edeceğiz.
İşte Yaşar Kemal de diğer güzel insanlar gibi güzel atına binerek bu dünyadan göç etti. Yüreklerimizde izi her zaman tazeliğini koruyacaktır. Hani demişti ya “Türk Edebiyatından Nazım’ı çıkarırsanız geriye Çukurova kalır.” Biz onunla hep iftihar ettik ve ediyoruz. Işıklarda uyu Çukurova’nın yüz akı…
HARİKA UFUK
ADANA
1 MAYIS 2015
SAAT: 12.30