Çok Şükür ki Gene Domuz Gribi Virüsü
Sivas’ ta bir vatandaşımızın “domuz gribinden ölmesi” medyamızda halkı endişeye sevk edecek başlık ve ifadelerle yer aldı.
Medya beş sene evvelki domuz gribi salgınında halkın korkutulmasında bilerek veya bilmeyerek başrolü oynamış; aşı, ilaç, dezenfektan tüccarlarının ekmeğine yağ sürmüş ve tabii kendi de nasibini almıştı.
Oysa “aşı yapılmazsa milyonlarca insan ölecek” tehditlerinin savrulduğu domuz gribi salgını bugüne kadar görülen grip salgınlarının en masumu olmuş, her sene klâsik grip yüzünden 250 bin-500 bin insan ölürken o pandemide (dünya çapında salgın) sadece yirmi bin kadar insan hayatını kaybetmişti.
Doğru dürüst bir sağlık danışmanı olan medya bu mevsimsel grip vakalarını “Çok şükür ki gene domuz gribi virüsü” başlığıyla verirdi.
Bu mevsimde adı ister domuz, ister deve, ister sırtlan olsun grip vakalarının görülmesinden daha tabii bir şey olamaz.
Tam aksine bu günlerde herhangi bir grip vakasının görülmemesinin haber olması gerekir.
Bu sene grip az görüldü, hafif seyretti
Üstelik “benim gözlemlerime göre” bu yıl ülkemizde grip hastalığı tam aksine geçmiş senelere nazaran daha az insanı hasta etti ve daha hafif tablolara yol açtı.
Bu sene de grip salgınının en çok rastlanan etkeninin domuz gribi virüsü olarak şöhret yapan H1N1 virüsü olmasını Allah’ ın bir lütfu olarak görüyorum.
Sağlık Bakanlığının verileri de bu görüşümü destekliyor (1).
USA ve Avrupa Birliği ülkelerinde gribin ağır seyretmesi ve çok sayıda ölümlere yol açmasının sebebi o ülkelerde H3N2 tipinin daha çok görülmesidir.
Grip neden öldürür?
Diğer grip virüslerinin yarattığı tablolarda olduğu gibi H1N1 virüsü de onlardan çok daha seyrek olarak ağır tablolara ve ölümlere sebep olabilir.
Bu durumlarda sebep çoğu zaman hastalanan kişinin “bağışıklık sisteminin zayıflamış olması” mesela kanser, ağır KOAH, diyabet, kanser gibi bir hastalığının bulunması ya da kortizon gibi “bağışıklığı baskılayan bir ilaç” almasıdır.
Burada esas ölüm sebebi olarak gribi değil altta yatan hastalığı göstermek daha doğrudur.
Bu kişiler grip virüsü olmasa bile başka bir virüs, bakteri, mantar veya parazit enfeksiyonu ile de hayatlarını kaybedebileceklerdir.
Genetik de çok önemli
Grip hastalığının ağır ve ölümcül seyretmesinde genetik faktörlerin de etkisi vardır.
Mesela, IFITM3 adı verilen genin özel bir varyasyonuna sahip olanlar gibi (2).
Bu gen, vücudu gribe karşı koruyucudur ve ender bir versiyonu insanları gire karşı daha “dayanıksız” kılar.
IFITM3 proteini yüksek miktarlarda ise virüsün akciğerlere yayılması mümkün olmazken bu proteinin eksik veya hatalı olması virüsün akciğerlerde hızlı yayılmasına, zatürre ve solunum yetersizliğine ve ölüme yol açar.
Buna göre domuz gribinden ölüm maalesef “genetik şanssızlıktan” başka bir şey değildir.
Gribin ensefalit, miyokardit gibi ağır komplikasyonlarında da benzer bir “genetik şanssızlık ihtimali” yüksektir.
Grip aşısı olalım mı?
Her sene 130 milyon insanın aşılandığı USA bu sene de gripten adeta kırıldı, keza Avrupa Birliği ülkelerinin de çoğu öyle.
Bizde gribin bu ülkelere göre daha seyrek görülmesinde “aşıya kollarını açanların” sayısının az olmasının önemli rolü olduğunu düşünüyorum.
Zaten grip aşılarının bu seneki etkinliği İngiltere’ de yapılan bir çalışmada “yüzde 3.4” olarak bildirildi; USA’ daki rakamlar da buna yakın (3, 4).
Bu sonuçlar grip aşılarının koruyuculuklarının pratik olarak “sıfır” olduğu anlamına geliyor.
Gerçek mânâda etkili bir aşıdan bahsedebilmek için “koruyuculuğun yüzde 90 üzerinde olması” gerektiğini hatırlatırım.
“Grip salgını nisan ayına kadar devam ettiği için gene de aşı yaptırılması gerekir” diyenlere ise “Hadi canım sen de” diyerek gülüp geçin.
Bu “bilimsel” değil tamamen “ticari” bir ifadedir.
Çünkü zaten bu sene koruyuculuklarının hiç olmadığı veya yok denecek kadar az olduğu anlaşılan grip aşılarının, yüzde 100 etkili olsalar bile bu etkinliklerinin ortaya çıkması için birkaç hafta geçmesi gerekiyor.
O zaman da grip mevsimine zaten “elveda” demiş oluyoruz.
Gelelim neticeye
H1N1, dünya tarihinin gördüğü en halim, en selim ve en munis grip virüsüdür.
H1N1 ile grip geçirenler de bence dünyanın en şanslı insanlarıdır.
Bu kişileri grip olmuş değil “ömür boyu süren çok etkili bağışıklık sağlayan bir aşı olmuş gibi” değerlendirmek gerekir.
Domuz gribinden değil “domuz gribini fırsata çevirmek isteyen endüstriden” korkmak daha doğrudur.
Kaynaklar
2. http://www.nature.com/nature/journal/v484/n7395/full/nature10921.html
3. http://www.eurosurveillance.org/ViewArticle.aspx?ArticleId=21025
4. http://www.cdc.gov/media/releases/2015/s0226-acip.html