Çok Eşlilik Teklifi Kıyamet Kopardı…
Resmi rakamlara göre; sadece İstanbul’da 19 bin homoseksüel, bunun yarısı kadar lezbiyen, Türkiye’de 56 genelevde yaklaşık 3 bin kadının çalıştığı, 12 bin tescil edilmeyen “seks işçisi” bulunduğu ve 85 bin kişinin de yasa dışı yollardan çalıştığı, 650 bin telekız, binlerce randevuevi, kaçak fuhuş yaptıran niceleri, bar, meyhane, disko, eğlence yerlerinde çalışan binlerce sicilli kadın, fişli fahişe ve medyada şehvet aracı olarak kullanılan kadınların yanında, kadın ve kadınlık nerede?
Evladının anasının baldırını göremediği bir inanç medeniyetinde, anaların kazandığı İstiklal Mücadelesinde, Harim-i İsmette analar nerede, sözüm ona erkek/kadın eşitliği nerede?
Cinsel taciz ve işkence girdaplarında boğulan, öldürülen, satılan, meta olarak araba lastiğinde, çiklet sakızında amaç olarak kullanılan kadınlık yanında, Medeni Kanun nerede?
Atatürk devrim ve ilkelerinde, Cumhuriyetin temel değerlerinde kadın hakları, sözde eşitlik nerede?
Sıcak yatağından kalkarak, sabahın kör ışığında sokaklara düşerek, akşam evine zor gelebilen kadın, analarımız, bacılarımız, kızlarımız nerede?
Mahkemelerde rekor kıran boşanma davalarında yıkılan yuvaların temel değeri analar nerede?
Her fırsatta Medeni Kanunu ileri sürerek, kadını peçeden ve kafeslemekten kurtarıp, ‘kadını kafesleyenler’ nerede?
Fatih ve Eyüp belediyesinin danışmanı Sibel Üresin isimli eğitimci bir kadın; çok eşlilik olursa, zina suç olur, kadın sokaktan, dayaktan, taciz ve tecavüzden kurtulur dedi, kıyamet koptu. Salyalar akmaya başladı, lağım çukurları patladı…
“Mal bulmuş mağribi” şövalyeleri, şaklabanları, şehvet tacirleri, iblisin arkadaşları ellerindeki medya ile tam gaz saldırıya geçtiler.
Kadını çıplak yerleri ile basarak tiraj sağlamak isteyen bir gazeteden alınan haber şöyle:
“Fatih, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp gibi birçok belediye ve kurumlar için aile içi iletişim seminerleri veren Sibel Üresin, hem yaşam koçluğu, hem de aile ve evlilik danışmanlığı yapıyor. Özellikle muhafazakâr kesim tarafından iyi tanınıyor. Başakşehir'de ofisi bulunan ve sivri çıkışlarıyla dikkat çeken Üresin, çokeşliliğin yasalaşması gerektiğini savunarak, "Zaten çokeşlilik var. Erkeklerin yüzde 85'i aldatıyor. Bu muhafazakâr kesimde 'imam nikâhlı eş', diğer kesimde 'metres' adını alıyor" diyor.
35 yaşındaki Üresin, çokeşliliğin neden yasalaşması gerektiğini anlattı:
"Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4'üncü kadına kadar imam nikahıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor. 'Boş ol' dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasalaşmak. Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek. Çokeşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana 'Niye yaptın?' diyemezsiniz, şirke girer. Kuran'da var."
"Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz. Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çokeşli olurdum."
"Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir. Boşandığında kaybedecekleri, kazanacaklarından fazla olan kadın, kalmayı tercih ediyor. Çokeşlilikte asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor. Açıkça çokeşli olduğunu itiraf edenleri alkışlıyorum ve kutluyorum."
"Erkek, eşleri arasında gerek maddi, gerekse manevi açıdan adaletli davranmalı. Erkek adaletsizlik yaparsa, kendi cehennemini hazırlamış olur. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman, dizide adaleti sağlayamıyor. Çokeşlilik, toplumdaki çarpık ilişkileri ve kızların evde kalma sorunlarının ortadan kalkması noktasında da ciddi rol oynayacaktır."
"Dayak ve aldatma bana göre boşanma sebebi değil. Türkiye'deki kadınların yüzde 80'i dilinden dayak yiyor. Yatak odasında mutlu olmayan kadın, her durumda problemlidir. Muhafazakâr kesimde kadın evde daha süslü, daha şık. Ailede mutluluğun sağlanmasının bazı şartları var. Kadın kocasına itaat etmeli. Erkek de karısına Allah'ın emaneti olarak davranmalı."
Haber böyle.. İçinden cımbızla alınacak önemli gerçekler ve odak noktası kurtuluş reçeteleri var. Günümüz insanına, beyinleri yıkanmış, şartlanmış kimselere ters gelebilir, şok dedikleri olay meydana getirebilir amma, madalyonun arka tarafı da var, görmek lazım…
Çeşitli kaynak, kitap, makale ve internet sitelerine girerek bu meseleyi derinliğine araştırdık. Alıntıları birlikte paylaşalım:
“Çok eşlilik Dünya tarihinin her döneminde vardır ve 21. yüzyılda ve 30. yüzyılda çok eşlilik mevcut olacaktır. Ama Bu belki fuhuşla da olacaktır.. "Kurumsal, Sözleşmeli ve Temiz" çok eşlilikle de olacaktır. Takva temelli Kurumsal çok eşliliğin "Tek" tarafı erkek, "çok" tarafı kadınlardır. Bu tamamen yaradılış, soy devamı, "Temiz-Malum-Bilinen- Nesil" ile ilgili temel bir olgudur. Kadın onlarca -Sünnetullah- nedeninden ötürü çok eşli olamaz.
Yüce Allah çok eşliliği asla yasaklamamıştır. Hatta kadın hakları konusunda mükemmel bir ivme olan "Kadına Miras"ın Ayete girmesindeki anlam ve hedef (Kadına eşit hak vermek, hakkını çoğaltmak, Cahiliye toplumuna zıt olarak Onu bir birey kabul etmek) bile çok eşlilik konusunda mevcut değildir. Yani tek eşliliğe (takva-ilerleme- anlamında) yönlendirme dahi mevcut değildir. Yönlendirme sadece eşler arasındaki "Adalet" Kavramınadır.
Hiç kimse kendini kandırmasın. Bu kanattan da İslam Dinine Kuran'a saldırmasın. "Çok eşlilik" sözde en gelişmiş toplumlarda dahi "ustaca gizlenen" bir realitedir.
Bu da Kuran'ı haşa küçültmez, İnsan psikolojisinin, girdaplarının, ihtiyaçlarının, kadın+erkek+cinsellik+zina+nesli koruma+adalet+dedikodu+saflık+temizlik gibi en karmaşık konulardaki yaklaşımın bir başka mükemmel yansıması halinde daha da Yüceltir.