content

31 Ara

Çocukluk Çağı Astımı Azalıyor

Yeni bir araştırmaya göre, USA’ da çocukluk çağı astımı fakir aile çocuklarıyla 10 yaşından büyük olanlar dışında azalmaya başladı.

Pediatrics’ de yayınlanan araştırma, National Health Interview Survey isimli anketin verilerinin analizi ile gerçekleştirildi.

Analizde, tüm ülkeyi temsil ettiği kabul edilen 150 binden fazla çocuğa ait kayıtlar değerlendirildi.

çocuk-astım-1-150x15018 yaşından küçük çocuklardaki astım prevalansı 1980-1995 arasında yüzde 3.6’ dan yüzde 7.5’ e çıkarak iki misli arttı.

2001-2010 arasında artış hızı yavaşladı ve 2009’ da yüzde 9.7 oranıyla zirve yaptı.

2013 e kadar artış göstermeyen oran geçen sene yüzde 9.3’ den yüzde 8.3’ e geriledi.

Astımın fakir aile çocuklarında daha fazla görülmesi, sigara, ev içi hava kirliliği, stres, kötü ev şartları yani daha fazla ev akarı ve hamam böceği maruziyeti gibi çevresel faktörlere bağlanıyor.

Bu araştırma ilaç şirketlerinin hesabını bozuyor

Astımın azalmasının ilaç şirketlerinin hiç de hoşuna gideceğini sanmıyorum zira bu ilaç satışlarının da düşmesi anlamına geliyor.

Endüstri aslında astımın da başka hastalıklarından olduğundan daha fazla gösterilmesini arzu eder.

Hastalık oranına göre ilaç satışlarının daha az olmasını hastaların birçoğuna gerekli ilaçları yazılmamasına bağlayarak doktorlara ve hükümete baskı yapar.

Çocukluk çağı astımındaki bu azalmayı yeni ilaçlarla ilişkilendirecek olan endüstri yandaşları çıkabilir ama bu mümkün değil.

Çünkü astım bulaşıcı bir hastalık olmadığı gibi mevcut hiçbir ilacın astımı kökünden tedavi etme özelliği bulunmuyor.

Astım bizde de azalıyor

Çocukluk çağı astımının bizde de azaldığına inanıyorum.

Bundan 20 sene önce İstanbul’ da ilkokul öğrencileri üzerinde yaptığım bir anket çalışmasında astım oranını yüzde 12 olarak belirlemiştik ama o zamandan beri köprülerin altından çok sular aktı.

Öksürük, hırıltı ve nefes darlığı ile karakterize astımın yerini çocuklarda sadece “kuru öksürükle” ortaya çıkan ve benim İstanbul Bronşiti adını verdiğim tablo almaya başladı.

İstanbul Bronşiti çok tipik bir tablo ve hastanın dikkatle dinlenmesi, sorgulanması ve muayenesi ile hiçbir tetkike gerek kalmadan teşhis edilmesi mümkün.

Yani ne alerji testleri, ne kan tahlilleri, ne röntgen ve tomografiler, ne reflü tetkikleri, ne solunum testleri ve hatta ne de endoskopilere hiç gerek yoktur.

Üstelik İstanbul Bronşiti tekrarlama özelliği olsa da neticede birkaç sene içinde atakların sıklığı ve şiddeti azalarak “tamamen geçen” ve “iz bırakmayan” bir hastalıktır.

Gel gelelim, İstanbul Bronşiti teşhisi göğüs hastalıkları dünyasının da ilaç şirketlerinin de işine gelmiyor.

Göğüs hastalıkları âlemi kör değil; İstanbul Bronşiti’ nin bal gibi farkında ama bu tabloyu hâlâ astım veya astımın bir formu olarak kabul etmek çok işine geliyor.

Bu sayede sürü gereksiz tetkikin yapılmasının, gereksiz ömür boyu ilaç kullanılmasının önü açılmış oluyor.

Astım tedavisindeki yanlışlar

BİR: Çocukluk çağı astımı tamamen geçen bir hastalıktır ve teşhisi klinik olarak mümkündür.

Alerji testi dışında hiçbir incelemeye gerek yoktur.

İKİ: Çocukluk çağı astımı çoğu zaman ilaçsız yani çevre ve kişisel olumsuzlukların düzeltilmesiyle bile yoluna konabilir.

ÜÇ: Çocuklarda astım için sürekli ilaç kullanılmasına gerek yoktur, ilaçlar ancak çevre kontrolünün yetersiz kaldığı durumlarda kullanılmalıdır.

DÖRT: İlaç tedavisi çocukların neredeyse tamamında yazın kesilebilir ve kullanılacak tek ilaç da sprey şeklinde kortizondur.

BEŞ: Çocukluk astımında doğru yapıldığı takdirde “aşı tedavisi” (immünoterapi) hastalığın tabii seyrini değiştirebilen tek tedavidir ama bu yöntem ilaç endüstrisinin işine gelmediği için karalanıp durulur.

ALTI: Çocukların astım tedavisinde, bazı erişkin astım ve ileri KOAH’ lılarda kullanılan kortizon ve nefes açıcı ilaçların birlikte bulunduğu kombine ilaçların, anti-lökotrinelerin, reflü ilaçlarının, balgam söktürücü ve öksürük şuruplarının asla yeri yoktur.

Gelelim neticeye

Çocukluk çağı astımının azalmakta olduğunu ortaya koyan bu araştırmayı çok önemli buluyorum ve aynı durum erişkinlerdeki astım için de geçerli.

Sıra inşallah astımın klinik tablosunun da değişmeye başladığını, nefes açıcı ilaçlara ve sürekli tedaviye gerek olmadığını ortaya koyan çalışmalara da gelir.

Unutmayın, astım ne korkulacak ve ne de kalıcı bir hastalık değildir.

Kaynak:

http://pediatrics.aappublications.org/content/early/2015/12/24/peds.2015-2354

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank