Çocukla Çocuk Olmamalı…
Çocuklar... Çocuklarımız... Çocuklarınız... Çocuk muyum? Çocuk musunuz? Çocuklarımız mı? Çocuklarınız mı? Nedir çocuk? Kimilerine göre küçük afacandır tanımı kimilerine göre kendi çocuklarıdır.
5, 10, 15, 20, 25, 30, 35, 40, 45, 50, 55, 60. Bu sayılar çevremdeki çocuklardan sadece birkaçının yaşı. Çevremde 60 yaşında bir çocuk da var evet. Çünkü annesi hayatta ve yaşıyor. Annesine göre 60 yaşındaki neredeyse torun sahibi olacak bir adam daha çocuk. Peki nasıl iletişim kuruyor 60 yaşındakiyle? Bilgi ve birikimine göre, imkanları dahilinde. Bilen var, e bilmeyen de var. Yani buradaki öz oluyor çocuklarla yanlış iletişim kurma. Yaş ne olursa olsun farketmez modlarında.
Tüm bu yanlış iletişimin sebebi cehalettir. Bu cehalet denen öyle kötüdür ki Mehmet Akif cehaleti, milleti zillete düşüren illet İslam'ın sinesine çöken kapkara bir kabus, hakikatin hasmı, düşmanlara yardımcı bir araç olarak görür. Direkt olarak İslam'la da alakalıdır. Körü körüne İslam'a inanan, okumayıp araştırmayan bilmelidir ki çocuğuyla yanlış iletişim kuruyorsa günah işlemiştir. Günah ne bilinen klişe günahtır sadece sevap da bilinen klişe sevap değildir sadece.
Çocuklarla yanlış iletişimin en mühim ve zararlı noktalarından biridir çocukla çocuk olmak. Bu onlarla oyun oynanamak, onlarla eğlenmemek manasına çekilmemelidir. Bir bebekten örnek verelim. Bebeğe 'agu agu' yapmak kısacası Onun dilinde konuşmaya çalışmaktır yanlış olan. Onun 'agu agu' deyişi aslında 'agu agu' demek değildir. Senin söylediğin Ona göre de çıkardığın kelimeyi çıkarmaya çalışırken çıkan sestir. Yoksa sadece 'agu' bebek için de hiçbir anlam ifade etmez. Bir palyaço izler gibi seyreder senin en sevimli hallerini. İnelim aşağı paragrafa.
Burada da asıl konumuz çocukla çocuk gibi konuşmamaya olan çabamıza. Çocuğa sadece -bu standart çocuk- 'derslerin nasıl, okul nasıl gidiyor?' veya 'Hangi takımı tutuyorsun?' gibi kendini küçük duruma düşürecek cümleler sarfedilmemelidir. Susmak daha anlamlı ve hoş olacaktır çocuk karşısında. Söz gümüşse sükut altındır ne de olsa.
Diğer anne ve baba bazında hatta akrabalara yayılan 'çocuk' tanımlaması kendinden küçüklerin fikirlerini önemsememe psikolojisi ile birleşince haliyle bu malumaliniz olduğu gibi 'çocuk'lara da yansıyor ve 'çocuk' önemsenmiyor. Canlı tanıklık ettiğim bir olayı aktarayım. 23 yaşında bir genç 60 yaşını aşmış bir insanın fikirlerini saygı çerçevesinde alıyor ve 60 yaşını aşmış olan kişiye nazikçe kendisi gibi düşünmediğini iletiyor. 60 yaşını aşmış olan kişi gerek arkasından gencin gerekse önünde o kadar olmasa da 'çocuğun' daha genç olduğunu, hiçbir gerçekle yüzleşmediğini söylüyor. Ama ne suratla. Belki haklı ama yine de gencin fikirlerini olan umursamaz tavrı karşı çıkmayı gerektiriyor bu tarzdaki insan tiplerine. Meseleyse 'çocuk' özel sektörde çalışmak istiyor, 60 yaşındaki 'devlete kapağı at, sonra yat' diyor bir nevi.
Tüm bunlar sporda, siyasette, sanatta çocukları bir şey bilmemekle itham ediyor. Ancak gözlemlerim sonucunda aslında çoğundan çok şey biliyor 'çocuk'lar. Konuşturmuyor dahi 'çocuğu', beğendiğini takdir ederek beğenmediğine küfrederek siyasette ve sanatta hiçbir şey bilmediğini bariz açık ediyor. Bir futbol takımındaki adamın -Milan Baros- kariyerini ve Süper Lig'de kaç gol attığını bilmeden -bugüne dek 15- futbolcunun topçuluğuna laf ediyor.
Çocuklar... Çocuklarımız... Çocuklarınız... Çocuk muyum? Çocuk musunuz? Çocuklarımız mı? Çocuklarınız mı? Nedir çocuk? Kimilerine göre küçük afacandır tanımı kimilerine göre kendi çocuklarıdır.
Bir daha 'düşünmekte' yarar görüyorum.