Clinton Kalkanı Sokmaya Geliyor
15-16 Temmuz günlerinde, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton Türkiye’ye bir çalışma ziyareti yapacak.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı ve Türkiye Başbakanı ile görüşecek.
Görüşmede, Suriye ve Libya’nın görüşüleceği söylendi. Ancak asıl konunun, Füze Kalkanı Projesi olduğu yabancı basında yer aldı.
Zaten Trabzon Kadırga yaylasında ve Mardin’de yerleri hazırlanan, Füze Kalkanının sözleşmesinin imzalanması beklenmektedir.
Bildiğiniz gibi, Füze Kalkanının Türkiye’ye yerleştirileceğinin konuşulduğu günlerde, Erdoğan, önce silahın kumandasının Türkiye’de olacağını açıklamış, ancak, daha sonra NATO’dan yapılan açıklamada kumandanın NATO’da olacağı belirtilmişti.
Gene bir hatırlatma daha yapayım. Amerika Füze Kalkanını Çek Cumhuriyeti ve Romanya’ya koymayı planlamıştı. Hem Rusya’nın ağır baskısı, hem de Almanya’nın bu silahları Avrupa’yı çok güvensiz hale getireceği nedeniyle karşı çıkması sonucu, Silahların Türkiye’ye konulması kararlaştırılmıştı.
Şimdi silahların Türkiye’ye yerleştirilmesinin son finali gerçekleşecek gibi görünüyor.
Bu silahları Amerika İran için Türkiye’ye yerleştirmek istediğini Rusya’ya bildirmiş, Ruslar da daha yakın olan Romanya’ya konulmasındansa, Türkiye’ye konulmasını Amerika’ya önermişti. Ya da hikâye bize böyle anlatılmıştı.
Amerika’nın Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirmek için bundan daha iyi bir fırsatının olabileceği düşünülemez.
Nasılsa Türkiye ile Suriye’yi kolayca karşı karşıya getirdi. Şimdi sıra İran’dadır.
Her ne kadar Rusya’nın, Silahların Trabzon’a konulmasına hala itirazı devam ediyor olsa da, Amerika bu işte kararlı görünüyor.
Bir hatırlatmaya daha ihtiyaç var.
Amerika’nın talimatları gereğince, Erdoğan’ın Suriye’ye yapacağı muhtemel bir saldırının gündeme geldiği günlerde, İran resmi ağızlarından, ilk tepki gelmişti.
Ve denilmişti ki; Suriye’ye yapılacak bir saldırı halinde Türkiye’deki Amerikan Üslerini vururuz.
Tabi şunu demek istemiyorum. Silahların yerleştirilmesinin hemen ardından bir savaş olur.
Hayır, hemen savaş olmaz.
Şimdi Suriye ile olan ilişkilere benzer bir ilişki İran ile yaşanır. Anlaşmazlıklar Batı kaynakları ve onların gizli servisleri eliyle tırmandırılır.
Sonu ne olur ben de bilmiyorum. Ama iyi bir şey olmayacağını şimdiden söylemek mümkündür.
Peki, biz, Amerika’nın çıkarları için tüm dünya ile kavgalı hale mi geleceğiz?
Bir başka husus Türkiye’de genel seçimlerin bitmesini Amerika neden bekledi? Acaba bu silahların konulması anlaşmaları seçimden önce olsaydı, AKP seçimlerde bu sonucu alabilir miydi?
Önümüzdeki günlerin söylenecek yalanlarını bu günden açıklayayım. Efendim bunlar silah değil, peki ne? Bunlar İran ve Rusya’yı gözetleme radarları, dolayısı ile bize bir zararı olmaz.
Yalan. Onlarda biliyor ki bunlar silah ve tetiği de Amerika’dadır.
İran’ın istikrarsızlaştırılması, Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasıdır.
Aslında Amerika’nın derdi, Çin’in petrol yollarını kesmektir.
Peki, nerde Devlet, nerde bizim yöneticilerimiz derseniz. 12 Haziran sandığından çıkardıklarımızı arıyorsunuz demektir.
Sandığı önümüze Amerika koymuştu, içinden de Amerika’nın Füze kalkanının çıkacağı belliydi.
Bağımsızlık duygusu ne kadar da yakıcı değil mi?