Çirkin Siyasete Kurban Edilen Ülke
Seçimlerden sonra bir süre yazı yazmamaya kararlıydım, ama çirkin siyaset senaryolarının yaşandığı ülkede daha fazla bu kararımı sürdüremeyeceğimi anladım. Büyük bir oy alarak yeniden iktidar olan AKP, kendi yarattığı kırsal kültür sendromunun getirisindeki toplum anlayışıyla. Nietzsche'nin dediği gibi ''Cahil bir toplum özgür bırakılırsa hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz''anlayışının yansımasındaki bir Türkiye'de siz kendi yarattığınız bu topluma, üstelik verdiğiniz korkuyla aldığınız oyların arkasında buna halkın iktidarı demek bana göre biraz haksızlık değil midir? Modern Türkiye, Atatürk devrimlerinden hızla uzaklaşan bir ülke, çağdaş düşünce anlayışının olmadığı bir ülke, cumhuriyetten öç aşma hırsında olan bir sistem anlayışı. Şimdi ne olacak dersiniz? Türkiye hızla Batı'dan uzaklaşarak Ortadoğu'nun kabile anlayışına teslim edilmek isteniyor, ayrıca Osmanlı ruhunun yeniden canlanması destekte olabilir. Bölünmüş bir Türkiye, sadece senaryoların hayata geçirilmesine çok az bir zamana proğlanmış bir Türkiye.
Haklarında verilmiş bir karar olmamasına rağmen seçilmiş haklarının verilmemesi tahliye edilemeyenlerin üstüne oynanan kirli oyunlar. Sırf kendi anayasasını yapmak adına bunu pazarlık yapmak siyasal anlayışa sığar mı dersiniz? Ama AKP mantığına göre bu mümkün sanırım. Peygamber, ikinci Atatürk, Dünya lideri, gelmiş geçmiş en büyük adam, Büyük usta, diye şimdiden sıfatlar takılan Başbakan, kim ne derse desin bana hala korku veriyor. Balkon konuşmasına bile inanmadığımı söylemek isterim, tıpkı polit büro liderlerinin andıran konuşmalardır bunlar. Sistemden beni yönetenlerden Başbakandan yargıdan her şeyden korkuyorum artık bu ülkede. Yargının bağımsızlığının kalmadığı bir ülke de hangi demokrasiden bahsedeceğiz dersiniz? Sadece Başbakanın konuştuğu bir Türkiye gerçeği, ülkedeki gelişmeler hakkında görüşü sorulan bir AKP milletvekilinin bile,''Ben bilmem büyüklerim bilir bu konuları''demesi, Türkiye'yi kimlerin nasıl yönettiklerinin bir gerçeği değil mi? Tek adam anayasası, sadece Başbakanın konuşabildiği bir Türkiye'de siz hangi demokrasiden bahsedeceksiniz? Dolaysız özde bir demokrasi anlayışının yok edildiği bir ülkede, söz de demokrasinin bile nasıl yaşandığını merak ediyorum doğrusu.
CUMHURİYETTEN ÖÇ ALMAK...
Cumhuriyet Atatürk devrimleri laik anlayış çağdaş değişim hepsinden nefret etmek, ama yerine ümmet anlayışının getirilmek istenmesi işte bura da düşünmek gerek. Türkiye şimdi nereye doğru sürüklenmek isteniyor? Ve geleceğin Türkiye'sinde nasıl bir tablo çıkacak ortaya? İşte bunu düşünmek bile istemiyorum. Batı'nın saygınlığını çoktan yitirmiş bir Türkiye gerçeği var önümüzde, kendi siyasal geleceklerini ve düşüncelerini yansıtmak adına sergiledikleri politikaların, şimdi ülkeyi nasıl bir tıkanmanın ortasında bıraktığını da görmemezlikten gelmek düşündürücü değil mi? Böyle siyaset olur mu, tüm kurumları kendi anlayışınızın etkileşiminde bırakacaksınız, korku siyasetinin içinde kalan toplumu çok iyi sürükleyeceksiniz,''Kırsal kültür toplumu'' üstünde hâkimiyetin getirdiği seçimle, buna da halkın söz hakkı diyeceksiniz, işte bu olmadı. Türkiye siyasal tarihinde hiç bir zaman böyle bir tıkanmayı yaşamadı, çirkin siyasetin içinde olmadı, şimdi cumhuriyetten öç aşma inadının sergilendiği ülke de yarın ciddi sonuçların yaşanmasında acaba kim sorumluluğu alacak? Yansıtılmayan 400 milyar dolara yakın iç ve dış borç var, işsizlik verileri gerçekleri yansıtmıyor, açlık ve yoksulluk aynı oranda, geleceğinden korkan kesim aynı sayıda, AKP sınırsız bir zenginler kulübü bana göre, zengin daha zengin oldu, fakirde daha açlık ve yoksulluk yaşıyor.
Ama onlara göre Türkiye'de her şey daha farklı diyorlar, beni asıl korkutan şimdi bundan sonrası, Başbakan hala kin ve öfke içinde, bu beni korkutuyor, düşüncelerimi yazmaktan anlatmaktan korkuyorum, onların dediği ''ileri demokrasi'' sadece kendi anlayışlarına giren demokrasinin adı. Dünyanın hiç bir yerinde ben bu resmi veren başka bir Başbakan görmedim. Ama kendi yarattıkları toplum kültüründe bu seviliyor. Başbakanın her söylediğini sevinerek alkışlayan bir kültür anlayışındaki toplum var şimdi Türkiye'de. Türkiye'de 15 milyon kişi yoksulluk içinde, Nüfusun yüzde 40'ı kendisine ait olmayan bir konutta oturuyor. Her 100 kişiden 42'sinin oturduğu konut sağlıksız dayanıksız. Her yüz konutun 60'ında borçlu var.15 yaşın üzerindeki 62 milyon insanımızın sadece 22 milyonunun işi var. Her 100 kişiden 43'ü kayıt dışı sigortasız çalışıyor. Her yüz gencin 41'isokaklarda boş geziyor. Böyle bir toplum yaratmanın neresinde mutlu bir toplum arayabiliriz acaba? Ama baktığımda her yüz kişinin yarısı hayatından memnun bu ülkede, peki AKP şimdi diğer yüzde elliyi de kendi anlayışında bir toplum kültürüne mahkûm ederek dengeyi sağlayabilecek mi?
Bilimden, Atatürk'ten çağdaş kültür anlayışından, cumhuriyetten adeta nefret eden bir anlayışa teslim edilmiş bir ülke. Sanata ucube, sanatçıya müsvedde, diyen bir Başbakan, ama nedense bu ülke bu ağır sözler korkuların getirisinde tepkisiz kalıyor. Batı'da olsaydı yer yerinde oynardı. Ama Türkiye'de bu sistemden, yargıdan, polisten, jandarmadan korkan bir toplum kitlesinde sesinizi yükseltebilir misiniz? Bunun adımı demokrasi. Konuşamayan ama sadece Başbakanın konuşabildiği bir ülke. Şimdi merak ediyorum AKP'9 yıllık iktidarında tıkadığı kilitlediği kapıyı nasıl açacak? Asker, Ergenekon, tüm kendine karşı kurumlara yaratılan sevgisizlik duygusunu nasıl sevgiye dönüştürebilecek, kendi yarattığı bu yükün altından Başbakan özellikle nasıl bir çıkış yolu bulacak merak ediyorum. Bunları yazmaktan bile korktuğumu söylemek isterim, evet korkuyorum zira demokrasiyi ileri adına dillerinden düşürmeyenlere inanmıyorum. Peki, bir ülke de ben Başbakanı eleştirmekten korkuyorsam bunun adına demokrasi demek mümkün mü? Türkiye'yi bekleyen zor yıllar başladı bana göre. Başbakan ''Çağ atlayacağız dünyanın lideri olacağız, şehir üstüne şehirler yapacağız, Türkiye değişecek''dese de ben buna inanmadığımı söylüyorum. Atatürk devrimlerinin bile yok sayıldığı bir ülke de, ben gerçek dolaysız özde bir demokrasinin yaşanacağından kuşkuluyum. Şu anda ülke de yaşanan tabloya baktığımda yarını çok iyi görebiliyorum. Kendi anayasasını oluşturmak adına ülkeyi bir maceraya sürüklemekten sorumluluğu kimler kabul edecekler bunu da merak ediyorum.
merhaba sevgılı doktorum yazılarınızı ılgıyle takıp edıyorum ..dılerım en kısa zamanda sızı gorme şansına sahıp olabılırım .. saygılar
Ağustos 11th, 2011 at 01:14Sayin Secer, bu güzel yazilarinizi okuma keyfine nail oldum. Tabii ki,,, yanlis idare edilen bir ülkede yasiyoruz... Her türlü acimasizlik, dolandiriciliklarla, hirsizliklarla, yalancilik ve sahtekarliklarla karsi karsiya kaldigimiz bir sürecte yasiyoruz... Bu siyasette oldugu, toplumun her kesiminde mevcut olan, cok aci bir durum... Bunlarla mücadeleyi, bu kötü sifatlara sahip olmayan, mazisi temiz, iki yüzlü olmayan, dürüst insanlarin yapmasi gerekir. Insallah böyle insanlara tez zamanda kavusuruz... Tanismak ümidiyle,,, selamlar.
Ağustos 14th, 2011 at 15:06selam hocam görüşlerinizin benim kimyamla uyuşmadığı ortada ama anti irticai faaliyetler ve akp nin çirkin yüzü bizleri muhalefet konusunda aynı safhada kalmaya mecbur bırakıyor. durum bu kadar ciddi olduğuna rağmen sizler hala kemalizmin bir kurtuluş çaresi olabileceğini düşünüyorsunuz. oysa şunu unutmayalım ki bu ülke 1924 beri iç savaş halinden çıkmadı ha akp olmuş ve kemalist ideolojide başka parti sıkıntılar aynı olacak... hatta daha fazla da olabilir... unutmayın bu ülkede herkes birazcık kemalist...
Ağustos 19th, 2011 at 14:01