Çin İşi, Japon İşi…
Yatırımcı gelsin mi? Aksi fikir hainliktir.
Yabancı gelsin mi? Zaten gelmeyen kalmadı.
İşsizliğe çare olsun mu? Seve seve.Peki nasıl? İşte mesele bu.
Şekil, şartları belirlemek.
*
İzmir’imize son gelen Çinli heyet…
Kardeş şehir Wuhan’dan.
Ticaret köprüsü kurulacak;
Çinli kardeşler ortaklık yapacak.
Bu amaçla Ticaret Odası Başkanı’nı ziyaret eder.
Başkan Ekrem Demirtaş mutludur, umutludur.
“ Buyurun, hemen gelin” der.
50 milyon doların üzerinde yatırımcıya…
Ücretsiz arsa imkânı tanınacağını söyler.
*
İyi de…
Nasıl, nerede, kimin malını, mülkünü?
Hangi yetkiyle, hangi güçle?
Hani, “ Mal olsa, dükkân senin…” hesabı.
*
Biz değil miyiz ki…
Yer bulamadığımız için lojistik köyden vazgeçtik…
Koca vatan toprağında 1,5 milyon metrekare alan yaratamadığımız için projeyi askıya aldık.
Üç yıl esnaf-tüccar herkesi ayaklandırıp…
Sonra “Kusura bakmayın, olmuyor” dedik.
Hani, “ Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” benzeri…
*
Çekik gözlü kardeşlerimiz, kim bilir ne kadar sevinmişlerdir.
Memleketlerinde “ İzmir’de yer bulduk, üstelik bedava” diye hava atmışlardır.
Bilmezler ki…
Kendi tarlamıza üniversite, devletin kırsalına köy kuramamışız.
Davalık olmuşuz, ortaklık bozmuşuz.
Lafa gelince, yüksekten atmışız.
*
Kimse kusura bakmasın.
Önce altyapı hazırlanır, sonra vaadi verilir.
Ehhh!
“Çin işi, Japon işi bunu bilen iki kişi” denecekse…
O zaman söylenecek lafımız yoktur.
**************************