Cihan Gülü
Cennetten yetim bir damla yağdı dünyaya
Bu kutlu haberi alamadı Abdullah,
Ve sen geldin cihan gülü
Memba-ı lütuf olarak düştün kainata
Dünya seninle cennet bahçesine döndü.
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
Nur Dağı’ndan bir haykırış yükseldi
Kuran-ı Azimüşşan indi, Furkan geldi.
Batıl zail oldu, cehalet öldü.
Küfrün kararttığı perdeler kalktı
Şefkat kapıları birden açıldı,
Diri diri gömülen kız çocukları kurtuluşa erdi
Ve kadınlar baş tacı edildi.
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
Dişini kırdılar tebessümünü gösterdin onlara.
Başını yardılar önlerine serdin yüreğini.
Adını sildiler sineye gömdün.
Cenneti Zehra vücudunu taşa tuttular
Sen ki onların helakini isteyecekken
Ellerini açtın sevgiline,
Öyle bir hayattı ki yaşadığın
Hayatına kast etmeye gelenler
Sende hayat bularak geri döndüler.
Sen hep yol göstericiydin bu uğurda
Bir yanda sevdan bir yanda davan,
Yılmadan saadet tohumlarını atıyordun
Geçtiğin bütün yollara.
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
İlk defa bir şair olamadığıma üzüldüm.
En hoş besteleri, en güzel nağmeleri sana yazmalıydım.
Sana aşık olamadığıma yandım.
Ve sana ilk defa yazdım
CİHAN GÜLÜ
Hüsn-i cemalini görmek için sabırsızlandı bu gönül
Yemen’den Mekke’ye gelen Veys gibi,
Rüyasında sıratta bekleyen Said gibi,
Keşke hizmetçisi olayım diyen kral Tubba gibi
Anam babam sana feda olsun diyen Ömer gibi olaydım.
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
Öksüz doğdun yetim büyüdün
Yüce yaratıcının peygamberi oldun.
Hatice’ye eş, Fatıma’ya baba, Ebubekr’e dost, Ayşe’ye yar
Bu gönlüme sultan, aşkımın leylası doğdu
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
Kürrre-i arza insanlık doğdu.
Sevda mevsiminin en güzel iklimi oldun.
Vahşiler medeni, cahiller muallim oldu.
Sen ki Mekke’yi kansız fethettin
Yeşil bayrak şanlı bir zaferle dalgalandı Mekke sokaklarında
Ve adaletin bütün dünyaya aşikar oldu.
CİHAN GÜLÜ
Sen geldiğin zaman
Adem’in neslini küfürden kurtardın
Atamız İbrahim’in mirasıyla geldin.
Ümmetinin günahı için gözyaşı döktün
Biz yine de sana layık olamadık
Senin çektiklerini çekemedik
İnsanlık için gösterdiğin fedakarlıkları gösteremedik
Sen bize alıştın da biz sana yakışamadık
Necaşi gibi doğru Habeşi gibi dürüst olamadık
Ebüzer’in Bilal’a davranışını sergileyemedik
Dilin ve dinin rengini aradık.
Sabah ezanıyla bombalanan bağdata sahip çıkamadık
Bayrağı indirilmiş Gazze’yi, sesi kısık marş gibi Halepçe’yi
Selahaddin’in toprağını sahipsiz bıraktık.
Gaflet uykusundan uyanamadık.
CİHAN GÜLÜ
Sen gittiğin zaman
Çehresi değişti kainatın yeryüzüne bir volkan düştü.
Zulmetli münevverler dünyaya hakim oldu
Kimisi orta doğu, kimisi anadolu
Orta doğuda kanla barut kokusu karıştı birbirine
Kara bulutlar çöktü mescidi aksanın üstüne.
Can pazarı yaşandı ortadoğunun orta yerinde
İnsanlığın utanç tablosu kalmıştı geride
Ve de serpilmiş çocukların cansız bedenleri, anaları gözyaşları....
Mazlum insanların anlamlı bakışları kaldı geriye.
Annesi daha yeni kundaklamıştı yirmi günlük Emire’yi,
Öpücükleri daha ıslak kalmıştı kurumamıştı yanaklarında
CİHAN GÜLÜ
Sen gittiğin zaman
Çeçenya’da güller soldu, bu gönlüme hazan doldu.
Ölümü düğün gecesi gören genç kızları delikanlıları gördüm.
Beyrut’un orta yerinde
Sen gittiğin zaman
Anadolu’da nifak tohumları ekildi kardeşlik bahçesine
Zat-ı Zülcelal’in adına oyunlar oynandı
Sokaklarda, caddelerde ve de meydanlarda.
Habil ile Kabil’den farksız bir kavga
Bir dava ki kardeş kardeşi vurur
Bir kavga ki; “kız kardeşimin örtüsü batıyor iblisin gözüne;”
İşte aklım ermiyor bu zavallı insanların garip işine.
Şimdi bu insanlara ne demeli, ne demeli bu insanlara
Kimin fermanıdır bizden istenen, anlayamadım
CİHAN GÜLÜ
Sana layık olamadık şefaatını bizden esirgeme ne olursun
Biliyorum sen rahmet abidesisin
Hani Taif’te ayaklarını kanatan o müşriklerin helakini istemedin ya
İşte ümidimiz bundandır
Bir seni unutamadım bir de yaradana sığınmayı.
Sen bize şefaat eyle ne olursun.
Şefaatini bizden esirgeme
CİHAN GÜLLÜ
Sen gittiğin zaman
Hüzün sardı dört bir yanımı
Sana hasret ve özlemimle başbaşa bırakıp gittin
Ve cihan güllü sen gittin gideli, gurbette kaldım...
ŞİİR: CESİM İLHAN
çok güzel ne mutlu bizeki bu yorumları yazdırabilen bir peygamberin ümmetiyiz...
Mayıs 8th, 2010 at 00:07